Nurdan Haber

Namaz, mü’minin mi’racıdır

Namaz, mü’minin mi’racıdır
06 Mart 2018 - 0:10

On Beşinci Şuâ (19.  Bölüm)

Fatiha-i Şerife’nin Bir Muhtasar Hülâsası

El-Hüccetü’z-Zehra’nın İkinci Makamı

İşte Arabî Hizb-i Nurî’nin hülâsatü’l-hülâsasından daimî, tefekkürî bir virdim ve Allahu ekber cümlesinin otuz üç mertebesinden üç mertebeyi beyan eden bu gelen Arabî fıkranın bir nevi tercümesi içinde kısa işaretlerle ulema-i ilm-i kelâmı ve akide ulemasını pek çok meşgul eden ilim ve irade ve kudret-i İlahiyenin kâinattaki cilveleriyle, onları aynelyakîn iman ile tasdik ve onlarla Vâcibü’l-vücud’un bedahetle mevcudiyetine ve vahdaniyetine ilmelyakîn tasdik ile tam iman etmeye yol açan bu Arabî fıkradır:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ وَ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذٖى لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ شَرٖيكٌ فِى الْمُلْكِ وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِىٌّ مِنَ الذُّلِّ وَ كَبِّرْهُ تَكْبٖيرًا ٠

اَللّٰهُ اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ قُدْرَةً وَ عِلْمًا اِذْ هُوَ الْعَلٖيمُ بِكُلِّ شَىْءٍ بِعِلْمٍ مُحٖيطٍ لَازِمٍ ذَاتِىٍّ ([3]*) لِلذَّاتِ يَلْزُمُ الْاَشْيَاءَ لَا يُمْكِنُ اَنْ يَنْفَكَّ عَنْهُ شَىْءٌ بِسِرِّ الْحُضُورِ وَ الشُّهُودِ وَ الْاِحَاطَةِ النُّورَانِيَّةِ وَ بِسِرِّ اِسْتِلْزَامِ الْوُجُودِ لِلْمَعْلُومِيَّةِ وَ اِحَاطَةِ نُورِ الْعِلْمِ بِعَالَمِ الْوُجُودِ ٠

نَعَمْ فَالْاِنْتِظَامَاتُ الْمَوْزُونَةُ وَ الْاِتِّزَانَاتُ الْمَنْظُومَةُ وَ الْحِكَمُ الْقَصْدِيَّةُ الْعَامَّةُ وَ الْعِنَايَاتُ الْمَخْصُوصَةُ الشَّامِلَةُ وَ الْاَقْضِيَّةُ الْمُنْتَظَمَةُ وَ الْاَقْدَارُ الْمُثْمِرَةُ وَ الْاٰجَالُ الْمُعَيَّنَةُ وَ الْاَرْزَاقُ الْمُقَنَّنَةُ وَ الْاِتْقَانَاتُ الْمُفَنَّنَةُ وَ الْاِهْتِمَامَاتُ الْمُزَيَّنَةُ وَ غَايَةُ كَمَالِ الْاِنْتِظَامِ الْاِنْسِجَامِ الْاِتِّسَاقِ الْاِتْقَانِ الْاِتِّزَانِ الْاِمْتِيَازِ الْمُطْلَقَاتِ فٖى كَمَالِ السُّهُولَةِ الْمُطْلَقَةِ دَالَّاتٌ عَلٰى اِحَاطَةِ عِلْمِ عَلَّامِ الْغُيُوبِ بِكُلِّ شَىْءٍ ٠ اَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَ هُوَ اللَّطٖيفُ الْخَبٖيرُ ٠ فَنِسْبَةُ دَلَالَةِ حُسْنِ صَنْعَةِ الْاِنْسَانِ عَلٰى شُعُورِ الْاِنْسَانِ اِلٰى نِسْبَةِ دَلَالَةِ حُسْنِ خِلْقَةِ الْاِنْسَانِ عَلٰى عِلْمِ خَالِقِ الْاِنْسَانِ كَنِسْبَةِ لُمَيْعَةِ زُجَيْجَةِ الذُّبَيْبَةِ فِى اللَّيْلَةِ الدَّهْمَاءِ اِلٰى شَعْشَعَةِ الشَّمْسِ فٖى رَابِعَةِ النَّهَارِ ٠

Gayet kısa bir nevi tercümesi içinde ilm-i İlahîye, bu pek ehemmiyetli hakikat-i imaniyeye kısacık işaretler edip tafsilatını Risale-i Nur’a havale ile deriz (Hâşiye[4]):

Evet nasıl ki rahmet, rızk-ı acayibiyle güneş gibi kendini gösterip perde-i gaybda bir Rahman-ı Rahîm’i kat’iyetle ispat ediyor; öyle de yüzer âyât-ı Kur’aniyede mevki alan ve kudsî yedi sıfattan bir cihette en birincisi olan ilim dahi nizam ve mizanın hikmetleri ve meyveleriyle güneş ziyası misillü kendini gösterdiği gibi bir Alîm-i külli şey’in mevcudiyetini kat’iyetle bildirir.

Evet insanın şuuruna, ilmine delâlet eden düzgün, ölçülü sanatı ile; insanın hâlıkının ilmine, hikmetine delâlet eden hüsn-ü hilkat-i insan muvazenesi; aynen yıldız böceğinin gecedeki ışığının lem’acığının, gündüzde güneşin ihatalı ziyasına nisbeti gibidir.

Şimdi ilm-i İlahînin delillerini beyan etmeden evvel, o kudsî sıfatın kâinatın envaındaki tecellileriyle Zat-ı Akdes’i pek zahir bir tarzda göstermesine delâlet ve şehadet eden mi’rac-ı Muhammedî (asm) gecesinde huzur ve hitab-ı İlahîye mazhar olduğu zaman, birden اَلتَّحِيَّاتُ اَلْمُبَارَكَاتُ اَلصَّلَوَاتُ اَلطَّيِّبَاتُ لِلّٰهِ diyerek bütün zîhayat ve enva-ı mahlukat namına bir mebus ve elçi olmasından, bütün onların sıfat-ı ilmin cilveleriyle Rablerini bildirdikleri tarzda, selâm yerinde umum zîşuur bedeline, Hâlık’ına umum zîhayatın hediyelerini takdim eder.

Yani اَلتَّحِيَّاتُ اَلْمُبَارَكَاتُ اَلصَّلَوَاتُ اَلطَّيِّبَاتُ dört kelimeler ile umum zîhayatın dört taifesinin ezelî, ebedî ilmin cilveleriyle Allâmü’l-guyub’a karşı tahiyyelerini, tebriklerini, ubudiyetlerini, güzel marifetlerini gösterdiğinden bu kudsî mükâleme-i mi’raciyeyi geniş manasıyla okumak, teşehhüdde umum İslâm’ın farz bir vazifesi olmuş. O kudsî mükâlemenin izahatını Risale-i Nur’a havale edip gayet kısa dört işaretle bir manasını beyan edeceğiz:

Birincisi: اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ dır. Kısacık meali şudur: Nasıl bir usta, pek hârika bir makineyi derin ilmi ve mu’cizekâr zekâsıyla yapsa o acib makineyi gören herkes, o ustayı takdirkârane tebrik edip alkışlar ve tahsinkârane medihlerle ve ihsanlarla ona maddî, manevî hediyeler, tahiyyeler verir; o makine dahi o ustanın istediği tarzda tam tamına, gayet mükemmel olarak arzularını ve hârika ince sanatını ve maharet-i ilmiyesini göstermesiyle, kendi ustasını lisan-ı hal ile alkışlar, tebrik eder; manevî tahiyyeler, hediyeler verir.

Aynen öyle de kâinatta bütün zîhayat taifeleri, her biri ve her bir ferdi, her tarafı mu’cizeli birer hârika makinedir ki ustasının her şeyin her şey ile münasebetini gören ve her şeyin hayatına lâzım bütün şeyleri görüp tam yerinde ona yetiştiren ihatalı ilminin derin ve ince cilveleri ile kendini tanıttıran Sâni’-i Zülcelal’ini hayatlarının lisan-ı halleriyle, ins ve cin ve melek olan zîşuurların kāl dilleri gibi tahiyyelerle alkışlar ve tebriklerle اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ derler. Ve hayatlarının fiyatını doğrudan doğruya bütün mahlukatı bütün ahvaliyle bilen hâlıklarına ubudiyetkârane takdim ediyorlar ki Mi’rac Gecesinde bütün zîhayat namına Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, Vâcibü’l-vücud’un huzurunda selâm yerinde اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ deyip bütün zîhayat taifelerinin tahiyye ve hediye ve manevî selâmlarını takdim etmiş.

Evet âdi bir muntazam makine, intizam ve mizanlı heyetiyle şeksiz bir mahir ve dikkatli ustayı gösterdiği gibi; kâinatı dolduran hadsiz zîhayat makineler de her birisi bin bir mu’cizat-ı ilmiyeyi gösteriyorlar. Elbette yıldız böceğinin ışığına nisbeten güneşin ziyası derecesinde ilmin cilveleri ile o zîhayatlar, usta ve sermedî sanatkârlarının vücub-u vücuduna ve mabudiyetine pek parlak şehadet ederler.

İkinci Kudsî Kelime-i Mi’raciye: اَلْمُبَارَكَاتُ dür. Madem hadîsçe namaz, mü’minin mi’racıdır ve mi’rac-ı ekberin cilvesine mazhardır. Ve madem dünya seyyahı, her âlemde, ilim sıfatıyla Allâmü’l-guyub Hâlık’ını bulmuş; biz dahi o seyyahla beraber, mübareklerin ve görenlere bârekellah dedirtenlerin ve اَلْمُبَارَكَاتُ nün geniş âlemine girip bütün zîruhun masum, mübarek yavrularını ve bütün zîhayatın mukadderat ve programlarının kutucukları olan tohum ve çekirdekleri başta olarak o mübarekât âlemini temaşa ve mütalaa ile kudsî sıfat-ı ilmin mu’cizatlı, ince cilveleriyle Hâlık’ımızı ilmelyakîn ile bilmeye o seyyah gibi çalışacağız:

Evet, gözümüzle görüyoruz ki bütün o masum yavrucuklar ve o mübarek mahzencikler, sandıkçıklar; bir Alîm-i Hakîm’in ilmiyle hem umumu hem her bir ferdi, birden bir uyanmak ve gaye-i hilkatine yürümek için bir hareket alırlar. Hakikat nazarıyla bakanlara “Bin bârekellah! Yüz bin mâşâallah!” dedirtirler.

Evet, mesela nutfeler, yumurtalar, tohumlar, çekirdekler her biri birden ilimden gelen bir ince nizam ve o nizam, maharetten gelen tam bir mizan içinde; o mizan, yeni bir tanzim; o ise taze bir ölçü ve tevzin içinde; o dahi bir temyiz ve terbiye ve müteşabih emsalinden kasdî farika alâmetleri içinde; o da sanatlı bir tezyin ve süslemek içinde; bu dahi hakîmane, lâyık, mükemmel cihazat ve tasvir içinde; bu ise kerîmane, rızık isteyenlerin zevklerini memnun etmek için o mahlukların ve meyvelerin etleri ve yenilen kısımları ihtilaf içinde; bu ise âlimane, mu’cizane, ayrı ayrı nakışlar, ziynetler içinde; bu da ayrı ayrı güzel, hoş kokular ve lezzetli tatlar içinde ki kemal-i intizam içinde; birbirinden mütemayiz, ayrı iken kesret ve sürat ve vüs’at-i mutlaka içinde sehivsiz hatasız, bütün onların suretlerinin inkişafları ve her mevsimde o hârika halin devamı içinde bütün o mübareklerin her biri ve beraber, bu mezkûr on beş dil ile ustalarının hârika maharetini ve mu’cizatlı ilmini göze gösterip Allâmü’l-guyub, Vâcibü’l-vücud Sâni’lerini güneş gibi bildiriyorlar.

İşte bu pek geniş ve parlak şehadetleri ve Sâni’ini tebrikleri içindir ki Mi’rac Gecesinde bütün mahlukat hesabına konuşan Zat-ı Muhammediye (asm) اَلْمُبَارَكَاتُ kelimesini selâm yerinde demiş.

Kaynak: Risale-i Nur

 

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )