Nurdan Haber

Eğitim Dosyası Yaratılış Raporu-3

Eğitim Dosyası Yaratılış Raporu-3
09 Mart 2018 - 7:00

 

EĞİTİM DÜNYAMIZIN YENİDEN İNŞASI DEĞERLENDİRME RAPORU

İSLÂM’A GÖRE İNSANIN TARİFİ

Yapan bilir, bilen konuşur” kaidesince, insanı yapan Cenab-ı Hak, onu en güzel şekilde Kur’an-ı Kerim’de tarif etmiştir. Nitekim insanın yaratılışı ile ilgili olarak Tîn suresinde şöyle buyrulur:

Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. Ancak, iman edip Salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır”[2].

Bu ayetlerin açıklamaları ise şu şekildedir:

İnsan ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet cami bir istidat verildiği için, esfel-i sâfilînden tâ âlâ-yı illiyyîne, ferşten tâ Arşa, zerreden tâ şemse kadar dizilmiş olan makamâta, merâtibe, derecâta, derekâta girebilir ve düşebilir bir meydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sukut ve suûda giden iki yol onun önünde açılmış bir mucize-i kudret ve netice-i hilkat ve acube-i san’at olarak şu dünyaya gönderilmiştir” [3].

İslam insana eşref-i mahlûkat ve halife-i zemin gibi en yüksek bir makamı vermiştir. İnsan şu kâinat sarayının, en şereflisi ve en mükerremidir. Meleklerin dahi kendisine secde etmesi emredilen, kâinattaki bütün varlıklar hizmetine sunulan ve bol bol ikramlar edilen bir misafirdir. Aynı zamanda insan, kâinat sarayında bulunan diğer varlıklardan faydalanmasına izin verilen bir memur ve Allah’a muhatap bir yolcudur.

İşte insan dünyada; hem bir misafir, hem bir yolcu, hem bir memur ve hem de bir halife makamındadır.

Öyle ise, insana verilecek eğitimin de onlara bu şuuru kazandıracak tarzda ve kendisine yüklenen ulvî görevleri yerine getirecek şekilde olması gerekir.

 

İSLAM MEDENİYETİ İLE BATI MEDENİYETİNİN MUKAYESESİ

Mevcut Batı medeniyetinde ve onu emsal alan eğitim sistemlerinde sosyal ve fenle ilgili ders kitaplarında insanın manevî yönü dikkate alınmamaktadır. Gaye ve hedef de sadece iyi bir dünya hayatı kazanma ve rahat içinde yaşama şeklinde tarifini bulmaktadır. Verilen eğitim de buna göre şekillenmektedir.

Şimdi İslam medeniyeti ile batı medeniyetinin esaslarını mukayese edelim.

BATI MEDENİYETİ İLE İSLÂM MEDENİYETİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR

Batı medeniyeti ile İslâm medeniyeti arasında insana ve toplum hayatına bakışta büyük farklılıklar vardır. Müfredat programlarında bunların bilinip nazara alınması, millî eğitim sistemimizin yeniden inşasında çok önemlidir. Bu farklılıklar:

 

1-Batı medeniyeti;

1-Dayanak noktasını kuvvet kabul eder. Hâlbuki kuvvetin gereği tecavüzdür.

2-Hedefini menfaat bilir. Menfaatin gereği her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır.

3- Batı medeniyetine göre hayat bir mücadeledir. Bu mücadelenin gereği çarpışmaktır.

4- Toplum fertlerinin aralarındaki bağları ırkçılık ve menfî milliyet kabul eder. Bu menfî milliyetin ve ırkçılığın gereği, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan tecavüzdür.

5- Bu medeniyetin gayesi; nefsin heveslerini tatmin ve insanlığın ihtiyacını arttırmak için oyun ve eğlencelerdir.

İşte batı medeniyeti benimsediği bu düsturları hayat tarzı yapmakla, bütün iyilikleriyle beraber insanlığın ancak yüzde yirmisine bir nevi geçici saadet verip, yüzde seksenini rahatsızlığa ve sefalete atmıştır.

 

2-İslâm medeniyeti ise;

  1. İnsanlık için dayanak noktası olarak kuvvet yerine hakkı kabul eder. Yani “Kuvvetli olan haklı değil, haklı olan kuvvetlidir” prensibini esas alır. Bu da insanlar arasında adaletin ve hukukun yerleşmesine sebep olur. O da huzur ve barışı netice verir.
  2. Gayede şahsî menfaat yerine fazileti ve Allah rızasını esas alır. Bu da insanlar arasında tesanüdü ve dayanışmayı sağlar.

3.Hayatta mücadele yerine yardımlaşmayı kabul eder. Bu da insanları birbirinin yardımına koşturur.

  1. Cemaatlerin rabıtalarında; yani birbirlerine bağlanmalarında ırkçılık ve menfî milliyet yerine, din birliğini, vatan ve sınıf birliğini kabul eder. Bu da cemiyet arasında uhuvvete, kardeşliğe, incizaba, yakınlaşmaya vesile olur.
  2. Hayatın hedefini yalnız nefsanî isteklerini yerine getirmeye bedel, ruhunu yükseltmeye, ulvî hislerini tatmin etmeye, insanı hakiki insanlığa çıkaran yüksek ahlak sahibi mükemmel insan olmaya sevk eder. Bu da nefsin kötü isteklerinin bağlanmasına, ruhun yükseltilmesine ve dünyada da ahirette de huzurlu, mesut bir insan olmasına yol açar[4].

Demek ki, bugün insanlığın huzur ve saadeti için İslam medeniyetinin koyduğu düsturlara şiddetle ihtiyaç vardır. Millî eğitimimizin yeniden inşasında bunun gözden uzak tutulmaması gerekir.

 

 

[2] Tîn Suresi, 4.,5.,6.ayetler.

[3]Nursi, Bediüzzaman, S.  Sözler. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları-600, Ankara, ikinci baskı, 2016, s. 382.

[4] Nursi, Bediüzzaman, S.Türkiye Diyanet Vakfı yayınları-600, Ankara, 2. Baskı, 2016,  S. 158-159, 495.

 

Yarın: EĞİTİM SADECE AKLI DEĞİL, KALBİ VE RUHU DA BESLEMELİDİR

 

 

Yarın:

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )