Avrupa Komisyonu’nun 17 Nisan’da yayımlanacak Türkiye raporuna ulaşıldı. Komisyon raporunda, Ankara’ya yönelik eleştiriler ölçülü ve diplomatik, övgüler ise gerçekçi bir şekilde dile getiriliyor.
Raporda FETÖ, ilk kez terör örgütü olarak tanımlanıyor. Darbe girişimini şiddetle kınayan Komisyon, Türkiye’nin suç örgütleriyle mücadelede AB müktesebatına önemli derecede uyum sağladığını belirtiyor.
Avrupa Komisyonu’nun 2018 yılına ilişkin Türkiye raporu açıklık kazandı. 16 aylık bir aranın ardından Avrupa Komisyonu AB’ye aday ve aday adayı ülkeler hakkındaki raporunu 17 Nisan’da yayımlayacak. Ulaşılan Türkiye raporu ile stratejik belgede, Türkiye’ye yönelik eleştiriler ölçülü ve diplomatik bir şekilde dile getiriliyor. Övgüler ise gerçekçi ve AB-Türkiye ilişkilerinin stratejik boyutunu teyit eder nitelikte.
Buna göre, 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle kınayan Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin demokratik kurumlarını koruma konusunda gereken önlemleri alma hakkının bulunduğunu hatırlatıyor. Ankara’nın Türkiye’nin demokratik kurumlarını koruma konusunda meşru bir şekilde önlem alma hakkının bulunduğunu ifade eden Avrupa Komisyonu bu çerçevede de ilk kez FETÖ’yü bir terör örgütü olarak tanımlıyor.
MÜKTESEBATA UYGUN
Ankara’nın bu konuda gerçekleştirmiş olduğu girişimler meyvesini vermeye başlarken, 15 temmuz darbe girişiminin arkasında FETÖ bulunduğu yönünde Türkiye’nin görüşlerine de nihayet yer veriliyor. Türkiye Raporu ile Stratejik Belge Avrupa Komisyonu’nun Balkan ülkeleriyle ilgili olarak kaleme aldığı değerlendirme ile aynı anda yayımlanacak. Buna göre Avrupa Komisyonu’nun, Balkan ülkelerinden çekindiği unsurlar arasında organize suç örgütleri konusunun bulunduğu aşikar. Bu hususta Türkiye’nin AB müktesebatına uyum konusunda Balkan ülkelerin açık ara önünde olduğu çok belirgin. Hatta Türkiye’nin organize suç örgütleriyle mücadele alanında AB müktesebatına önemli derecede uyum sağladığını hatırlatan Komisyon, organize suç örgütleriyle mücadele konusunda Ankara’nın yeni strateji belirlediğini kurumsal yapılanmanın güçlendirilmesi konusunda adımlar atıldığına dikkat çekiyor.
Avrupa Komisyonu, ülke raporlarıyla stratejik raporda AB’nin genişleme politikasının manasını hatırlatma ihtiyacını duymuş. Bu ihtiyaç, AB kamuoyunun genişleme politikasına karşı görüş bildirmesi, üye ülkelerin de genişleme politikaları konusunda ayak sürmelerinden kaynaklanıyor. Avrupa Komisyonu da bu çerçevede AB’nin genişleme politikasının amacının sadece birliğe yeni üye kazandırmak olmadığını, asıl amacın Avrupa kıtasına barış, güvenlik, refah ve istikrar getirmesi için uygulanan önemli bir politika olduğuna vurgu yapıyor.
Bu açıdan bakıldığı zaman Türkiye’nin terörle mücadele, yasadışı göçle mücadele ekonomik kalkınma gibi alanlarda AB’ye çok büyük bir katma değeri olduğunu ifade eden Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin ekonomik büyüme açısından çok büyük bir potansiyeli olduğunu ifade ediyor. 2017 yılında Türk ekonomisinin ciddi bir büyüme yakaladığını, büyümenin de işsizlik oranı üzerinde olumlu etkisi olduğu belirtiyor. Türkiye’nin işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olduğunu hatırlatan Avrupa Komisyonu, hükümetin teşvik paketleri sayesinde de canlılığını koruduğuna işaret ediyor. Avrupa Komisyonu’nun işaret etmiş olduğu bir başka olumlu unsur ise Kıbrıs sorununun çözüm süresi. Türkiye’nin, BM öncülüğünde Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki çalışmalara destek verdiğini de kabul ediyor.
KARŞILIKLI İRADE
Ankara ile Brüksel arasında çok sayıda üst düzey siyasi diyalog toplantılarının yapıldığını hatırlatan Avrupa Komisyonu, 18 Mart mutabakatı çerçevesinde gerek vize muafiyeti gerekse gümrük birliğinin güncelleştirilmesi ve genişletilmesi konusunda karşılıklı irade sergilendiğini ifade ediyor. Bu çerçevede de Türkiye’nin vize serbestisi konusunda eksik kriterleri yerine getirme konusunda Avrupa Komisyonu’na bir yol haritası sunduğunu, Avrupa Komisyonu’nun da bu yol haritasını değerlendireceğini ifade etti. Bununla birlikte bazı üye ülkelerin gümrük birliğini güncelleştirme konusunda dile getirmiş oldukları çekinceye rağmen Brüksel’in Türkiye ile gümrük birliğini güncelleştirmeye hazır olduğunu ifade ediyor.
Avrupa Komisyonu’nun Türkiye raporunda dikkat çeken bir diğer unsur Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn’ın raporda imzasının bulunmaması. Raporun Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Türkiye masası yetkilileri tarafından kaleme alındığının işaretleri yer alıyor.
‘TÜRKİYE MUTABAKATA SADIK KALDI’
Türkiye’nin yasa dışı göçle mücadele alanında son derece başarılı bir çalışma yaptığına vurgu yapan Avrupa Komisyonu, bu konuda Türkiye’nin 18 Mart mutabakatına sadık kaldığını belirtiyor. Bu çerçevede Türkiye’nin 3.5 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Komisyon, 2016’da Türkiye’den AB ülkelerine yasa dışı göçün yüzde 77 azaldığını, 2017 yılının sonuna kadar da yüzde 91’lik azalmanın söz konusu olduğuna işaret ediyor.
Türk Sahil Güvenlik yetkililerinin de yasa dışı göçle mücadele konusunda son derece etkin bir çalışma yürüttüklerine hatırlatan Komisyon, Türkiye’ye 3 milyarlık mali yardımın 1.9 milyarlık bölümünü fiilen harcadığını ıfade ediyor.
HAHN VURGUSU
Nitekim Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in Varna zirvesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile düzenlediği ortak basın toplantısında Türkiye raporuyla ve Stratejik belge ile ilgili olarak vermiş olduğu ip uçları taslak raporda aynen yer alıyor. Buna karşın Avrupa Komisyonu’nun komşuluk ve genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Johannes Hahn, Türkiye’ye yönelik olarak dile getirmiş olduğu eleştiriler ile AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği konusunda yapmış olduğu önerilerin hiçbirine yer verilmiyor. Hahn’ın imtiyazlı ortaklık önerisine yer vermeyen rapor, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakereleri sonlandırma yönündeki çağrısına da yer vermiyor.
Geleneksel olarak her zaman Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi tarafından sunulan aday ülkeleri raporları ilk defa ilgili komisyon üyesi tarafından Avrupa Parlamentosu’na sunulmayacak. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, AB’ye aday ülkelerin raporları ile stratejik raporun Avrupa Komisyonu’nun Başkan yardımcısı Frans Timmerman tarafından sunulması talimatını verdi. Juncker’e göre Johannes Hahn tarafsızlığını yitirmiş, kendi ülkesinin ajandasını ön plana koyarak Juncker ile Avrupa Birliği’nin ortak çıkarlarına hizmet etmediği düşüncesiyle kendisini izole etmeyi tercih ediyor. Nitekim Münih Güvenlik Konferansına katılan Başbakan Yıldırım, Juncker’le bir araya gelmişti. Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Hahn’ın konferansta bulunmasına rağmen Yıldırım-Juncker görüşmesine katılmaması dikkat çekici idi.
TAM ÜYELİK
Gerek Stratejik raporda gerek Türkiye raporunda Avrupa Komisyonu Türkiye’nin AB’ye aday bir ülke olduğunu ve tam üyeliği hedefleyen bir müzakere olduğunu hatırlatırken, Türkiye’nin de AB’ye üye olma niyetinde olduğunu ifade ederek, niyet yenilediğini de dile getiriyor.
Nitekim Avrupa Komisyonu Türkiye ile yakınlaşma süreci ile tam üyelik sürecini göz ardı etmiş olsa, başta temel hak ve özgürlükler olmak üzere Türkiye’nin kurumsal eksikliklerine işaret etmeden eleştiri dozunu sınırlı tutardı.
Başbakan Binali Yıldırım’ın da ifade ettiği üzere Avrupa Komisyonu’nun ilerleme raporu eleştirel nitelik de içeriyor. Temel hak ve özgürlükler alanında Türkiye’nin yerinde saydığı hatta bazı alanlarda da gerilemelerin yaşandığını açık bir şekilde dile getiriyor.
‘ENFLASYON 2 HANELİ RAKAMLARA ULAŞTI’
Avrupa Komisyonu’nun her yıl olduğu üzere daimi olarak yapmış olduğu eleştirilerin bazıları hâlâ devam ediyor. Örneğin azınlık hakları konusundaki eksikliklerden Ruhban okulunun açılımı, Yunanistan ve Rum kesimi ile iyi komşuluk, ek protokolün onay süreci gibi unsurlar. Ancak Komisyonun bütün bu eleştirileri, Türkiye’yi AB’ye daha yakın kılmak ve Türkiye’ye AB’ye tam üye olması için sürecin nasıl hızlandırılabileceğini dile getirmek için ifade edilen eksiklikler olarak değerlendirmek gerekiyor.
Ekonomik açıdan Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin 2017 yılındaki ekonomik performansını överken, 2018 yılında ise Türkiye’nin yükselen cari açığına ve enflasyonun 2 haneli rakamlara ulaşmış olmasına dikkat çekiyor.
Sert eleştirilere izin verilmiyor
Komisyonun Türkiye’ye yönelik eleştirileri diplomatik bir ifadeyle dile getirmesinin bir amacı yok değil. Komisyon, Brüksel’in Türkiye’yi sert bir şekilde eleştirmesi halinde Türkiye’nin reform sürecini canlandırması için bir neden kalmayacağını ve komisyonun sert eleştirilerinin AB içerisindeki Türkiye karşıtlarının ellerine koz verilmesine neden olacağını dile getirerek eleştirilerin Türkiye-AB ilişkilerini kopartılmasına neden olmasına izin vermediklerini dile getirdiler.
Varna zirvesinde AB-Türkiye ilişkilerinin çerçevesi çizilirken, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye raporunda da Brüksel, Türkiye’yi AB’ye daha yakın kılabilmek için Ankara’nın atması gereken adımların sırasını belirleyen bir yol haritası oluşturuyor. Eleştirilerin çoğu objektif Kopenhag kriterleri çerçevesinde dile getirilen yansız kıstaslara göre yapılmış.