Nurdanahber – Haber Merkezi
Özbekistan’da yeni yönetim yeni dönemin yol haritasını ‘dilekçe odası’ uygulamasıyla halka soruyor. Özbek muhalifler de uygulamayla önerilerini sunmaya başladı.
Özbekistan’da İslam Kerimov’un ölümünden sonra meclis kararı ile geçici Cumhurbaşkanı olan Şevket Mirziyayev hükümeti hazırladığı “dilekçe odası” uygulamasıyla yeni dönemde ülkede yapılacakları halka soruyor. Uygulamaya çok sayıda teklif ve düzenleme gönderilirken İstanbul’da yaşayan Özbek muhalif siyasetçi Dr. Namoz Normumin Mohammad de reform tekliflerini yeni başkana sundu.
Aynı zamanda Başbakanlık da yapan Şevket Mirziyayev’in yeni dönemdeki ilk icraatlarından biri İnternet üzerinden bir “Dilekçe Odası” (pm.gov.uz/uz/ ) açarak halka direkt olarak kendisine müracaat imkanı vermesi oldu. Bunun üzerine Dr. Namoz Normumin Mohammad, Kerimov sonrası dönemde uygulanması gereken kendi düşüncelerini ve önerilerini “Dilekçe Odası” üzerinden hükümete sundu. Dr. Namoz Normumin Mohammad hükümetin ilk icraatları değerlendirildiğinde, tekliflerinin müsbet bir karşılık bulacağına olan inancının arttığını ifade etti.
Özbek Muhalif Siyasi Dr. Namoz Normumin Mohammad’in reform programı ve Özbekistan’da yaşanması muhtemel yeni dönemi hakkında görüşleri:
Öncelikle Özbekistan hükümetinin gönderilen reform mektuplarını değerlendirmeye aldığını, tekliflerinizin geçici Cumhurbaşkanı ve Başbakan Şevket Mirziyaev’u ulaştığını düşünüyor musunuz?
Reform odası uygulaması olumlu ve önemli bir adım. İslam Kerimov döneminde Özbek muhaliflerin teklifleri değerlendirmeye değil, kendileri “içeriye” alınırdı. Yani muhalif görüşlere hiçbir önem verilmiyordu.
Benim mektubum için de, en azından kendisinin bilgilendirildiğini düşünüyorum. İnternetteki “Dilekçe Odası” sayfasında, gönderdiğim “Reform Programı”nın, şu anda Bakanlar Kurulu’nda değerlendirildiği gözüküyor.
Reform Programınızın ana hatlarını anlatır mısınız?
Benim Program yedi maddeden oluşuyor.
Birincisi: Toplumda fikir değişimi yaşanması. Buna siyasette ideoloji deriz. Biz Müslümanız, Rabbimizden iki dünya mutluluğunu isteriz. Dolaysıyla şu andaki laik görüşün maddi ve manevi değerlerin birliği görüşüyle değiştirilmesi lazım. Özbekistan halkının yüzde 90’ı Müslüman ve Özbek toplumunda her bir birey maddi değerlerden yararlandığı kadar manevi değerlere de sahip çıkmalıdır. Başka bir deyişle bireyde ve toplumda bugün tüm dünyada yaygın hale gelem maddeci, materyalist, çıkarcı, egoist anlayışı terk etmeli ve Müslümanlara yakışır şekilde dünya görüşüne sahibi olmalıdır.
İkincisi: Siyasi reformlar konusu. Şu anda Özbekistan batıda uygulanan çok partili açık seçimlere gidemez. Zaten 27 yıldır ülkede doğru dürüst bir seçim yapılmadı. Bir yandan özgür ve adaletli seçim geleneği yok, başka taraftan Kerimov ağır ekonomik ve siyasi miras bıraktı. Bu ortamda tam manada özgür seçimlerin yapılması, iktidar savaşının başlaması ki bunun sonu hiç şüphesiz kaostur. Ben bu durumda yeni yönetimin aşamalı olarak şekillenmesini öneriyorum. Yani önce her mahalle halkı kendi yönetimini özgür ve adaletli seçimle seçecek ve Mahalle Meclislerini oluşturacak. Bu Meclislerde seçilen temsilcilerden İlçeler Meclisleri, onlarda seçilen temsilcilerden İl Meclisleri ve sonunda bu şekilde Özbekistan Halk meclisi (Parlamento) oluşacak. Parlamentonun gösterdiği iki ya da üç adaydan birini halk Devlet Başkanı olarak seçecek. Bununla güçlü yasama organı Parlamento ve devlet başkanı yönetecek güçlü yürütme şekillenecek. Tabii yargı da bağımsız olacak.
Üçüncüsü: Ekonomi hemen üç kısma ayrılmalıdır: Devletin kontrol edeceği stratejik alan. Doğal zenginlikler, askeri sanayi vs gibi. Devletin kiralayacağı ya da ortak olacağı ekonomik alan. Bu yer ve orta ölçümdeki iş yerleridir. Ve küçük iş yerlerinin, bazı orta büyüklükteki iş yerlerinin özelleştirilmesi ve insanlarımıza tam manada girişimci ticaret ve ticari seyahat özgürlüğünün verilmesidir. Bununla ekonominin yüzde 70 alanı devlet kontrolünden çıkacaktır.
Dördüncü: Hemen Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerle ilişkilerin düzeltilmesi, sınırların kontrollü olarak açılması, devlet ve halk düzeyinde ekonomik ilişkilerin canlandırılması.
Beşinci: Eğitim reformu, yani okullarda dini ve fenni ilimlerin birlikte öğretilmesi. Bununla yeni nesillerin hem ahlaklı hem de uzman insanlar olarak yetişmesi sağlanacaktır.
Altıncı: Din konusunda hemen yurt içinde ve dışında olan ulemadan bir grup oluşturmalıdır. Bu grubun çalışmaları ile Müslümanlar için dengeli, dinimizin önem verdiği orta yolu esas alan bir program geliştirilmelidir. Bununla toplumda dini konuda ihtilafların ve anlaşmazlıkların önüne geçilecektir. Yani bu dönemde devletin kendisi din alanında ana öncü olmalıdır.
Yedinci: Söz, ifade, fikir ve basın özgürlüğünün sağlanması. Bu özgürlüklerin sınırı olarak insanların can, akıl, mal, nesil ve itibar dokunulmazlığının korunması.
Şu anda geçici Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyaev hükümeti, nasıl adımlar atıyor?
Ekonomide “Girişimciyi destekleme” özel kararnamesi imzalandı. Bir de Orta Asya Cumhuriyetleri, özellikle en fazla sorunumuz olan Kırgızistan ve Tacikistan ile ilişkilerin yumuşaması yönünde bir dizi adımlar atıldı.
Size göre Şevket Mirziyayev muhaliflerle diyaloga ve işbirliğine gider mi?
Biz bunu arzu etmekteyiz. Kerimov döneminde biz muhaliflere, hiçbir yönden kendimizi ifade etme ve gösterme imkanı verilmedi. Oysa şu anda kendi yetenekleri eski rejim tarafından kısıtlanan binlerce eğitimli ve deneyimli vatandaşlarımız yurt dışında hükümetin gerçek reformlara yönelmesini beklemekte.
Öte taraftan Özbek muhalifler de kendilerini yeniden değerlendirmeli, yeni gelişmelere hazırlıklı olmalılar. Başka bir ifade ile, muhalefetin de kendine yenilemeye ihtiyaç vardır.
Türkiye’den millet ve devlet olarak beklentileriniz nelerdir?
Türkiye bize kardeş ülkedir. Türkiye halkına bize sahip çıktığı için teşekkür ediyorum. Anadolu insanları büyük gönül insanlarıdır. Sadece 3 milyon Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkmaları bile bu insanların ne kadar derin ahlaki değerlere sahip olduğunu göstermektedir. Bununla beraber şimdi Özbekistan yeni yönetiminin Türkiye devleti ile ilişkileri tüm alanlarda de çok ileri seviyeleri getirmek için çaba göstereceği umudundayım. Türkiyeli kardeşlerimiz bizim için de dua etsinler, maddi ve manevi desteklerini esirgemesinler…
Dr. Namoz Normumin Mohammad kimdir?
1957 yılında Tirmiz şehrine yakın bir köyde doğdu. 1980’de Taşkent Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra genel cerrahi uzmanı olarak çalıştı. 1990’lı yıllarda önce Özbekistan’ın bağımsızlığı için sonra ise İslam Kerimov rejimine muhalefet etmek için siyasi hayata katıldı. 1993’te muhalefete karşı uygulanan baskıdan dolayı Türkiye’ye geldi.
Türkiye’de siyasi faaliyetini sürdürmekle beraber, İslam dini ve Türk dünyası tarihi konularında araştırmalarda bulundu. Özbekistan’daki siyasi durum ve toplumsal hayat hakkında kitaplar ve makaleler yayınladı.
Muhaceretteki Türkistan Müslümanlarının sivil kuruluşu olan “Türkistan-Der” kurucu üyesi olan Dr. Namaz N. Muhammed, Özbek dili yanında, Anadolu Türkçesi, Rusça, Norveççe, orta derecede Arapça ve İngilizce bilmektedir.
Kaynak: Dünya Bülteni