Nurdan Haber

“O”na hain diyenler asıl kendileri haindir

“O”na hain diyenler asıl kendileri haindir
10 Haziran 2018 - 10:22

Nurdanhaber – Atilla YAVUZ

SULTAN VAHDEDDİN KENDİ EMRİYLE BAŞLATILAN KURTULUŞ SAVAŞININ ZAFERİNİ AYASOFYA’DA KUTLAMIŞTI –  ONA HAİN DİYENLER ASIL HAİNLERDİR –

Sultan Vahidüddin (rahmetullahi aleyh), başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın zaferle neticelendiğini öğrenince bu saadetli günü Ayasofya’da kutlamak ister. Halbuki zaferini kutlamak istediği bu insanların niyetlerini iyi bilmektedir.

Tabloyu ecnebi Sinyor Piyetro Quaroni’nin kaleminden sunalım:

“Türk ordusu, her semti alevler içinde yanan İz­mir’e girmişti. Yunanistan’la yapılan harp, artık sona ermişti. (..) Sultan’ın Ayasofya’da Türk kuvvetlerinin zaferini tes’id (kutlamak) için, teberrüken mevlüd okutacağı duyulmuştu. Bu, cidden düşündürücü bir haberdi. Zira Ankara Hükümeti Sultan hakkındaki fikrini, ona karşı neler tasmim ettiğini artık gizlememekte idi. Ve Sultan, kendisini de devirecek olan kuvveti, zafere ulaştırdığından ötürü, Cenabı Hakka hamd edilmesini istiyordu. (..)

Büyük Camiye vardığım zaman hava kararmış, gece olmuştu. Ayasofya mü’minlerle dolup taşmakta idi. Büyük iç kapıdan girince, hemen loş bir yer seçip bir halı üstüne bağdaş kurdum. Bence Ayasofya’nın içi insan elinin yapabildiği şeylerin en güzellerinden biridir. (..) Binlerce kandilden ruha sükûn veren tatlı bir ışık dökülüyordu. (..) Mollalar, hafızlar sıra ile Kur’an okuyorlardı.

Mihrabın yanında, bu mü’minler kalabalığının önünde O, tek başına duruyordu. Başında gri bir kalpak vardı. İçine kırmızı çuha kaplanmış mavimtrak paltosunun yakaları cömertçe açılmıştı. O.. Majeste Altıncı Mehmed.. Osmanlıların İmparatoru, mü’minlerin emiri, zıllullahi fi’l-arz, krallar kralı, sultanlar sultanı, âlemdeki hüsrevlere taçlar da­ğıtan ve daha nice unvanların sahibi SULTAN…

Cemaat halinde eda edilen bir İslâmi ibadet, yani namaz kadar ihtişamlı bir manzara olamaz. (..) Ulemadan bir zat mihrapta birkaç basamak yük­seldi. (..) Arapçanın bazen peltek, bazen sert seda verişini, Türk dilinin kıvrak ahen­gi takip ediyordu. Kulaklarım arasıra bir kelimeyi farkedebiliyordu… Ama etrafımı saran halkın ne derece kendinden geçmiş ve alevlenmiş olduğunu hissediyordum.

Ve hutbe biter bitmez bu halktan korkunç bir haykırış yükseldi:

— ‘Kahrolsun gavurlar!’

Ve şu anda kendimi bilhassa yalnız ve daha da fazla gâvur bulan ben, itiraf ederim, hiç utanmadan itiraf ederim ki, ben de, tıpkı onlar gibi gırtlağım yırtıla yırtıla haykırdım:

— ‘Kahrolsun gâvurlar!’

Namaz, mevlüt ve duâ bitince sert bir kumanda duyuldu. (..) Majeste Sultan Ayâsofya’dan ayrılıyordu. Yanımdan geçerken dikkat ettim:

Başını biraz sağına eğmiş, gözlerini hafifçe yummuş, duâ okur gibi bir hali vardı. Dirsekleri hâlâ bükülmüş, avuçları hâlâ kıbleye doğru açıktı. Yüzü çok sararmıştı.”

 

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )