Nurdan Haber

Siz Yoksa Adâvete mi Muhabbet Ediyorsunuz?

Siz Yoksa Adâvete mi Muhabbet Ediyorsunuz?
10 Eylül 2015 - 4:48

 

-: O nasıl soru? Biz, nefsimizin ayıplarını görmekten, başkalarının ayıplarıyla uğraşmağa; dünyâmızla birlikte ebedî hayâtımızı mahvetmeğe çalışan içimizdeki düşmanımızdan başkasına düşmanlık beslemeğe me’zûn muyuz ki, böyle bir suâle muhâtap olalım! Azîz Üstâd’ımızdan “Adâvete adâvet, muhabbete muhabbet.” dersini almadık mı? Açıp okuduğumuz Risâle-i Nûr’larda bu dersi her vakit tekrarlamıyor muyuz? Bunlar gibi bir çok îtirâzın kafanızdan şimşek gibi geçtiğini görür gibi oluyorum…

  Nefsimiz bu konuda da bizi “uyutuyor” olmasın! Hele,  biz nefsimizi uyutup, hissiyâtımızı bir teftîş edelim. Hani geçen gün, dünyevî bir işte bizi aldatıp kandıran; bunu yaparken de, sanki özel bir lütufta bulunuyormuşçasına tavırlar takınan dostumuzu hatırlayın bakalım… Ha, haa… O içerimizde kıpırdanan duygunun adı nedir? Muhabbet mi?

-: Değil tabiî; ama, biz o dostumuzun samîmiyetsizliğine kızıyoruz! Şimdi, bu kızmanın adâvetle ne alâkası var? Fıkradaki gibi: “Hırsızın hiç mi kabāhati yok?” O dostumuz, kendisinden bekleneni mi yaptı ki, biz bu hareketini müsâmaha ve af nazarı ile karşılayalım? Hem, biz onun bütün insânî vasıflarına değil, ona yakıştıramadığımız kötü sıfatına kızıyor; düşmanlık ediyoruz!

  Acabâ öyle mi? Açalım Külliyâtı; bakalım bu konuda ne diyor? “Fakat fenâlığı için  yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslâhına çalışır.” Pekiyi, küsmek ve münâsebeti kesmek, bir çeşit tahakküm değil midir?

-: Farzedelim, bu davranışımız yanlış! Hatâsını bildirmenin yolu nedir, o zaman?

-: Gider yanına oturur, çayını içer, gerçek bir samîmiyet ve iyi niyetle – kimsenin olmadığı bir vakitte – yaptığı hareketin tarafımızca mı yanlış anlaşıldığını; yoksa işin aslının böyle mi olduğunu sorarız, olur-biter!

-: Çocuk musun? Bunu bilmeden yapmış olmak için, özel eğitim almak gerekir. Yaptığını kabul eder mi, sanıyorsun! Hemen, zeytinyağı gibi üste çıkacaktır…

-: Desenize, bu durumda, bahsi geçen dostumuzun aslında kötü niyetli olduğuna, işi bilerek yaptığına peşin bir hükümle karar vermişiz bile!

  Lafı açtık ve çâreyi bulamadan kaçtık! Ama, içimizde bir iz kaldı. Çabucak tedâvî edilmezse, zamanla derinleşip yara olacak… Başkasının nefsine kefîl olamayacağımıza göre; bahsini ettiğimiz konuda bizim nefsimizin kusurları ne olabilir? Buna bir göz atalım:

  1) O dünyevî işi yaparken, sünnet-i seniyye dâiresinde davrandık mı? Yâni, alış-verişse piyasa araştırması, pazarlık, şartların yazılıp-çizilmesi husûsunda âdetullâha ve örf-i nâsa uyduk mu?

  2) Bulunduğuna kàni’ olduğumuz, karşımızdakinin samîmiyetsizliği gibi, içimizde de bir samîmiyetsizlik yok muydu?

  3) Dostumuzu tarafsız bir ölçü ile tartıp, zaaflarını ve fazîletlerini tespit ettik mi? Bulmuşsak, zaaflarından istifâde, fazîletlerinden içtinâp etmeyi mi; tersini mi düşündük?

  4) Ucunda menfaat bulunan işlerle gerçek dostlukların devam edemeyeceği husûsunda, “Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekàbet, yavaş yavaş ihlâsı kırar.” şeklinde, başucu kitaplığımızda, yazılı bir kàide olduğunu hâtırladık mı?

  5) Kardeşliğe, samîmiyete, fedâkârlığa zararı olabilir endîşesiyle attığımız adımları ölçüp, söylediğimiz sözleri tarttık mı?

Gerçekten, ev sâhibinin hiç mi kabâhati yok?!.

(Mukaddesatı, vatanı, insanların huzuru için canını fedâ eden şehitlerimize rahmet; her türlü teröre ve âletlerine lânet!)

 

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )