Nurdan Haber

Bediüzzaman’la geçen esaret günleri

Bediüzzaman’la geçen esaret günleri
08 Temmuz 2018 - 7:57

Dervişoğullarından M. Asaf Dişçi, l884 yılında Erzurum’da doğmuş. Birinci Dünya Savaşında Ruslara esir düşmüştü. Bediüzzaman Said Nursî ile birlikte Kosturma’da esaret hayatı yaşamıştı.

Bediüzzaman’la geçen esaret günleri

“Esaretten önce beni Sarıkamış’ın Hamamlı köyüne götürmüşlerdi. Daha sonra ise Sibirya’ya sevk ettiler. İşte Bediüzzaman’ı orada gördüm. Kosturma eyaletinin Kilogrif kasabasındaydı. Daha sonra Onu içerlere, büyük esirler kampına, Kosturma içlerine sevk ettiler. Birlikte altı ay kadar kalmıştık. Bir odayı mescid yapmıştı. Kendisi alay komutanı olduğu için, maaş da alıyordu. Aldığı maaşları hep hayır hizmetlerine sarf ediyordu. Mescide harcıyor, çeşitli masraflar ediyordu. Esirler kendisine alay komutanı olarak çok hürmet ediyorlardı. Kendisi ise ‘Ben hocayım’ diyordu. Esirler iade edilirken de kendini hoca olarak tanıtmak istiyordu.

 

“Günlük yaşayışı da, çok sade idi; iki yumurta, bir dilim ekmekle günlerini geçirirdi. Benim anlattıklarım sadece gördüklerimdir. Yoksa bunlar Onun hayat ve hatıralarının yanında, pek ehemmiyetli değil. Sonra aradan yarım asır geçtiği için hep unuttum.

 

“Vakitleri hep dolu idi. Tefsir okur, esirlere ders verirdi. Esir askerler ve subaylar kendisine çok hürmet ederlerdi. Yanında kimse öyle rastgele konuşamazdı. Ayağını bile uzatan olmazdı. Şayan-ı hürmet bir insandı. Kaldığımız yer büyük bir sinema salonuydu. Salonun bir kısmını bölerek mescid yaptırdı.

 

“Dehşetli kışlar oluyordu. Kızaklarla nakliyat yapılıyordu. Bir gün koğuştan çıkmış, karargâha gidiyordum. Yolda tuvalete çıkmıştım. Sonra elimi karla temizliyordum. O sırada kendisiyle karşılaştık. Kar-tipi, göz gözü görmüyordu. Kış-kıyamet bütün şiddetiyle devam ediyordu. Bana doğru gelerek: ‘Sakın ellerini bir yere sürme.’ dedi, mahçup oldum. ‘Aman efendim ne münasebet, beni çok mahcup ettiniz.’ dedim. Gülerek, ‘Ellerini uzat, sen benim kardeşimsin.’ diye iltifat etti.

 

“Esarette boş zamanlarımız da çok olduğu için, her gün Kur’ân’dan yedi cüz okurdum. Onun iltifatlarını, iftiharla kabul ederdim. ‘Babana mektup yazarsan selâm yaz’ derdi. O zaman ne kadar kuvvetli bir imanımız vardı. Harplerde ne kadar korkusuzduk. Şehadeti canıma minnet bilirdim.

 

“Esaretim yirmi iki ay sürdü. Tekirdağ’lı bir arkadaşla esaretten kurtulduk ve İstanbul’a geldik. Daha sonra Üstad Bediüzzaman’la İstanbul’da yine görüşmelerimiz oldu.

 

“Onun gibi bir kimseyle birlikte esaret hayatı yaşamak, hayatımın en unutulmaz günleridir. Bu Allah’ın bir lûtfu ve ihsanı olmuştu benim için.”

 

Şiire de merakı olan Asaf Dişçi, bize bir şiirini okudu:

“Gelince vakti zamanı,

Erişir lütf-u Sübhani.”

 

“Olmazsa izn-i Rabbani

Edemez kimse ihsanı.”

 

“Bu da bir kerem-i Yezdani,

Diledi nasip etti imanı.”

Asaf Dişçi Bey’in hatırası, Sibirya buzullarından bir pencere açmıştı. Bu esaretin Şâhitler’in Dilinden Asaf Dişçi, Bediüzzaman’la geçirdiği günleri hayatının en tatlı ve şerefli anları olarak iftiharla yad ediyor.

 

(Necmettin Şahiner’in ‘Son Şahitler’ kitabının, birinci cildinden derlenmiştir…)

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )