PERTEV ZAPSU- 1925’de Van’ın Başkale ilçesinde dünyaya geldi. İslâmî sahada birçok eseri vardır. 1980’de vefat etmiştir.
“Büyük insanlarla ilgil hatıralar unutulmuyor”
Pertev Zapsu, Abdurrahim Zapsu’nun oğludur. Dedesi ise, Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin neslinden Seyyid Mehmed Pertev Beydir.
İlk olarak Bediüzzaman’ı babası ile birlikte, bir sabah namazı sonrası ziyarete gitmişler. Emirdağ’da yapılan bu ziyaret ve yolculuğu hiç unutmadığını söyleyen Pertev Zapsu, “Büyük insanlarla ilgili hatıralar unutulmuyor, insan hafızasında izler ve yankılar bırakıyor.” demekte ve o günleri tazeliği ve canlılığı ile anlatmaktadır.
Pertev Zapsu, Kabataş’taki ticarethanesinde, eski Van Müftüsü Muhammed Kasım Arvasî’nin de bulunduğu sohbetimizde, hatıralarını şu şekilde anlatıyordu:
“İlk ziyarete babamla birlikte gitmiştik. O zaman liseyi yeni bitirmiştim. Üstad’ın odasında bir döşek seriliydi. Bize çay ikram etti. Yanında gençler vardı. Hizmetine koşuyorlardı. Sohbet sırasında fizikten, elektrikten bahsetti. Elektriğin mahiyeti üzerinde durdu. 5-6 saat kadar yanında kalmıştık. Öğleye doğru ziyaretinden ayrıldık.
“İkinci ziyaretim”
“Daha sonraları, Emperyal radyoların mümessili idim. Afyon ve Emirdağ’a bunların ticareti için gitmiştim. O zaman da terzi çocuklar hizmetine koşuyordu. Onlara, Üstadı ziyaret edeceğimi söyledim. ‘Üstad rahatsız’ dediler. Bir haber vermelerini, ‘Abdürrahim Zapsu’nun oğlu Pertev Zapsu geldi. Ellerinizi öpecekler’ demelerini söyledim. Hemen kabul ettiler. Ellerini öptüm. Dualarını aldım. Pederimi ve İstanbul ahvâlini sordu. İşlerimizi sordu. Anlattım. Dua ettiler. Çayını içip, yarım saat ziyaretinde kaldıktan sonra ayrıldım. Gerçekten huzur içinde idim.
“Babamın anlattığı Bediüzzaman”
“Merhum babam, Üstad için, ‘Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuna mazhar olan bir zattır’ derdi. Ayrıca Van’da cereyan eden bir hadiseyi de anlatmıştı. Hocanın biri Üstad’ın hakkında ulu orta konuşurmuş. Bu durumu Bediüzzaman’a söylemişler. O da bir gecede bütün fen kitaplarını okumuş. Halk bu hoca ile Bediüzzaman’ı bir kahvehanede bir araya getirmişler. Müthiş kalabalık olmuş ve münazara başlamış. Üstad adama, tabiat, felsefe ve tarih dersi vermiş. Adam ilzam olmuş ve kalkıp Üstad’ın elini öpmüş.
“Babam gerek bu hatıraları, gerekse Üstad’ın esaretteki hatıralarını ve harika hallerini büyük bir sevgi ve hayranlıkla anlatırdı.”