بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, sebatkâr, fedakar, sıddık kardeşlerim!
Evvela: Gelecek bayramınızı tebrik ederim.
وَالْفَجْرِ ٭ وَ لَيَالٍ عَشْرٍ kasem-i Kur’aniyle fevkalade kıymetleri tahakkuk eden o mübarek gecelerde ve seherlerde mübarek kardeşlerimin mübarek duaları hem bana, hem ehl-i imana çok bereketli ve nurlu olmasını rahmet-i rahmandan niyaz ederim.
Said Nursi
Bizler de bütün kardeşlerimizin birlik ve beraberlik içindeki tesanütlerini, ittihat ile uhuvvetimizin teminini, Risale-i Nura sadakat ve kanaat ve ihlas ile hizmetlerimizin devamını, üstadımıza iştiraken kurban bayramlarını bütün ruh-u canımızla tebrik ederiz.
Vatan ve milletin selametine, dış ve iç düşmanların planlarının akim kalmasına ve sayın devlet başkanımıza ve muhafazasına ve beraberinde olanlara bu zor görünen şartları ve engelleri aşmalarını, istikametle hizmetlerinin devamını, devletimize karşı yapılan bütün hâinane planların akim kalmasını dua ile niyaz ediyoruz.
Hem Üstadımızın vefatından az evvel yazdığı müsbet hareket ve devletine sahip çıkmanın ehemmiyetinden bahseden mektubunda; bizler asayişi muhafazayı netice veren Risale-i Nurun iman ve Kur’an dersleriyle müsbet hizmetlerimizle dualarımızla fisebilillah devlet başkanımıza ve devletimize şer ve tahriplere karşı yardımcı olup; bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir, menfi hareket değildir.
Rıza-yı ilahiye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır. Menfi hareket vazifemiz değildir. Benlik ve enaniyetten muhafaza olunup, Risale-i Nurun bir esası, kusurunu bilmekle mahviyetkârane yalnız rıza-yı ilahi için rekabetsiz hizmet edip, yalnızca hizmetkâr olduğumuzu idrak etmektir.
Hem üstadımızın musibetler karşısında Kastamonu Lahikası’nda:
Mükerrer tecrübelerle Risale-i Nur inayet altındadır, hiç bir taife bu zamana kadar böyle ehemmiyetli hizmette bizler kadar az meşakkatle kurtulan olmamış.
“Risale-i Nur talebeleri içinde tesanüdü bozmak” Onsekiz seneden beri hakkımızda proğramları, has talebeleri bizden kaçırmak, soğutmak idi. Bu planları akim kaldı. Şimdi tesanüdü bozmak ve bazı menfaatperest fakat ehl-i ilim ve ehl-i dinden, Risale-i Nur’un cereyanına karşı rakib çıkarmak suretiyle intişarına zarar vermeye çalışıyorlar.
Hem Ramazan Risalesi’nin ahirinde nefs-i emmareyi her nevi azabdan ziyade, açlık ile temerrüdünü terkettiği gibi; şimdiki ehl-i nifakın mütemerridane sefahetinin cezası olarak umuma ve masumlara da gelen bu açlık ve derd-i maişet belasından ehl-i dalalet istifade edip, Risale-i Nur’un fakir şakirdlerinin aleyhine istimal etmek ihtimali var.
Madem şimdiye kadar ekseriyet-i mutlaka ile Risale-i Nur şakirdleri, Risale-i Nur hizmetini her belaya, her derde bir çare, bir ilaç bulmuşlar.
Biz her gün hizmet derecesinde, maişette kolaylık, kalbde ferahlık, sıkıntılara genişlik hissediyoruz, görüyoruz. Elbette bu dehşetli yeni belalara, musibetlere karşı da, yine Risale-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmemiz lazımdır.
Ben tahmin ediyorum ki:
Bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında, selamet-i kalbini ve istirahat-ı ruhunu muhafaza eden ve kurtaran, yalnız hakiki ehl-i iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır. Bunların içinde de en ziyade kendini kurtaranlar, Risale-i Nur’un dairesine sadakatla girenlerdir.
Çünki bunlar, Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkiki derslerinin nuruyla ve gözüyle, her şeyde rahmet-i İlahiyenin izini, özünü, yüzünü görüp, her şeyde kemal-i hikmetini, cemal-i adaletini müşahede ettiklerinden kemal-i teslimiyet ve rıza ile, rububiyet-i İlahiyenin icraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlahiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem ve azab çeksinler.
İşte buna binaen, değil yalnız hayat-ı uhreviyenin, belki dünyadaki hayatın dahi saadet ve lezzetini isteyenler, -hadsiz tecrübelerle- Risale-i Nur’un imani ve Kur’ani derslerinde bulabilirler ve buluyorlar.
Bu vesilelerle tekrar kardeşlerimizden alem-i İslam’ın ve memleketimizin muhafazasını ve devletimizin maddi ve manevi terakkisini ve hizmetlerimizin inkişafını istemeyen, daima menfi hareket edenlere ehemmiyet vermeden, hizmetimizde sadakat ve kanaatla devletimize desteklerle, Hac’da, Arafat’ta, kudsi makamlarda yapılan dualar hürmetine memleketimizin muhafazasını niyaz ile tekrar bayramlarınızı tebrik ediyoruz.
Ümitvar olunuz şu istikbal inkilabı içinde en gür sada islamın sadası olacaktır.
Üstadım Bediüzzaman hazretlerinin talebesi ve hizmetkârı
Hüsnü BAYRAMOĞLU
kaynak: www.nurdanhaber.com
17 Ağustos 2018 02:45