İngilizler Pay-ı taht-ı hilafet olan İstanbul’u işgal ettikleri zaman Anglikan Kilisesi Başpapazı Daru’l Hikmet’ten 6 sual sormuş 600 kelime ile cevap isterim demiş.. Mücahid Üstad Bediüzzaman 600 kelime değil 6 kelime ile de değil ancak bir tükürük ile cevap veriyorum! Diyerek İzzet-i İslamiyet’i o İngiliz müstemleke papazının yüzsüz yüzüne haykırmış! Hz. Üstad bu meseleyi şöyle naklediyor; “Bir zaman İngiliz Devleti, İstanbul Boğazı’nın toplarını tahrip ve İstanbul’u istilâ ettiği hengâmda; o devletin en büyük daire-i dîniyesi olan Anglikan Kilisesi’nin başpapazı tarafından Meşîhat-i İslâmiyeden dinî altı suâl soruldu. Ben de o zaman Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyenin âzası idim. Bana dediler: “Bir cevap ver.” Onlar altı suâllerine, altı yüz kelime ile cevap istiyorlar. Ben dedim: “Altıyüz kelime ile değil, altı kelime ile de değil, hattâ bir kelime ile dahi değil; belki bir tükürük ile cevap veriyorum! Çünkü, o devlet, işte görüyorsunuz; ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı, mağrurane üstümüzde suâl sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor. Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!..” demiştim. Mektubat/453
Hz. Bediüzzaman o lain’e cevap için değil fakat Hakkı tutup kaldırmak için ve Darül Hikmetin İzzet-i ilmiyesini muhafaza için bu gelen cevabı vermiş;
“Bir adam seni çamura düşürmüş, öldürüyor. Ayağını senin boğazına basmış olduğu halde; istifham-ı istihfafiyle sual ediyor ki;
Mezhebin nasıldır?
Buna cevab-ı müskit, küsmekle sükut edip yüzüne tükürmektir.
“Tükürün o la’înin o hayasız yüzüne!”
Ona değil, hakikat namına şudur:
-Birinci Sual: Din-i Muhammed nedir?
-Cevap: Kur’ân’dır.
-İkinci Sual: Fikir ve hayata ne verdi?
-Cevap: Tevhid ve istikamet.
-Üçüncü Sual: Mezahimin devası nedir?
-Cevap: Hurmet-i riba ve vücûb-u zekattir.
-Dördüncü Sual: Şu zelzeleye ne der?
-Cevap:
لَيْسَ لِْلاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰى وَالَّذ۪ينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ الخ
* * *
Asâr-ı Bedîiyye/85