Nurdan Haber

BEDİÜZZAMAN MİLLİ MECLİSTE!

BEDİÜZZAMAN MİLLİ MECLİSTE!
29 Ekim 2019 - 6:30

Bediüzzaman’ın Ankara’dakiHizmet ve Faaliyetleri

NurdanHaber-Özel

Burada Bediüzzaman Hazretleri’nin Ankara’ya teşrif ettiği günden, oradan ayrılıp Van’a gittiği tarihe kadar cereyan eden hadise ve hatıraları evvela Bediüzzaman’ın kaleminden, sonra da o günleri yaşamış, meb’usluk yapmış ve Bediüzzaman’la yakın alâka içinde sohbet etmiş mühim ba’zı şahsiyetlerin hatıralarından ta’kip etmek üzere, Ankara’da geçen şu yedi buçuk aylık hayatının seyrini temaşa edeceğiz.

İlk önce onun Ankara’ya varış tarihini belgeleyen meclis ceridesinin c: 24, sahife: 457 ve Rumi 9 Teşrin-i Sani 1338-Miladi 22 Kasım 1922 tarihli yevmiye tutanağıdır.

Bu tutanakta şunlar yazılıdır:

“Ulemâdan Bediüzzaman Said Efendi Hazretleri’ne beyan-ı hoşamedi:

Reis: Efendim, Bitlis meb’usu Arif Bey’le rüfakasının takriri (Önergesi) vardır:

Riyaset-i celileye!:

Vilâyât-ı şarkiye Ulemâ-i benamından olup, Anadolu gazilerini ve Meclis-i Âli’yi ziyaret etmek üzere, İstanbul’dan buraya gelerek, Sami’în Locası’nda bulunan Bediüzzaman Molla Said Efendi Hazretleri’ne hoş-amedi edilmesini teklif eyleriz.

Takriri (Önergeyi) veren meb’uslar:

Bitlis milletvekili Arif

Yine Bitlis milletvekili Derviş

Muş milletvekili Kasım

Muş milletvekili İlyas Sami(5)

Siirt milletvekili Salih

Bitlis milletvekili Resul

Ergani milletvekili Hakkı

Ve şiddetli alkışlar…”

Alkış ve hoş-amedi merasiminden sonra, Antalya milletvekili Rasih Efendi söz alarak: “Bediüzzaman’ın kürsüye teşriflerini ve dua etmelerini kendilerinden rica ederiz” şeklindeki talebi üzerine Bediüzzaman Hazretlerinin meclis kürsüsüne gelerek, Milli Hükûmeti tebrik edip dua ettiğini, aynı dönem Siverek milletvekili Mardinli- Yüzbaşı- Abdülğani Ensarî ile Bediüzzaman’ın talebelerinden Van meb’usu Tevfik Demiroğlu şahitlik etmektedirler.
LOZAN KONFERANSI

Ayrıca, Bediüzzaman Hazretleri Ankara’ya ilk teşrifleri sırasında, yani Meclisi ziyaret ettiği gün olan 22 Kasım 1922’de İngilizler, Türkleri Lozan Konferansı’na davet etmişlerdi. Lozan Konferansı’na Türk hükûmetini temsilen heyet baş murahhası olarak İsmet İnönü gönderildi.

Lozan Konferansı’nın ilk açılış konuşmasını yapan İngiliz heyeti başkanı olan, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Gurzun idi. Bu herif konuşmasında: “Türklere istiklâliyetin tanınması için dört şart lâzımdır” diyordu. şartlar şunlardı:

1- Hilâfetin tam manasıyla Türkiye’den ilga edilmesi

2- Halifenin hudut dışına sürülmesi

3- Halifenin tüm mal varlığına el konulup müsadere edilmesi

4- Türk Devleti’nin laikliğe dayandığını resmen ilân etmesi

Lozan Konferansı’nda, Türkiye hakkında ileri sürülen bu şartların, yani İngiliz Dışişleri Bakanı’nın gösterdiği doğrultuda, Türk heyeti orada iken benimseyip benimsemediğini, ayrıca Türk hey’eti başkanı İsmet İnönü’nün bu şartlara karşı tepki gösterip göstermediği, yahut da olduğu gibi şartları kabul edip etmediğini de bilemiyoruz. Lâkin takib eden aylarda Türk Hükûmetinde yapılan icraat, Lozan Konferansı’nda ileri sürülmüş mezkür şartların kabulü anlamını gösteren, çıkan kanunlar göstermiştir. şöyle ki: “Hilâfet Nasıl Yıkıldı” ve “Terbiyet-ül Evlâd fil-İslâm” isimli kitaplar bu konuda şu gelecek malûmatı vermektedirler:

“Lozan Konferansı’ndan dönen Türk heyeti ve başta İsmet İnönü Ankara’da uzun müşavereler ve mülâhazalardan sonra; evvela 3 Mart 1923 günü Meclis’ten Hilâfeti ilga kararını geçirdiler. Bu kanunla birlikte ve onun zımnında, dinin devlet işlerinden ayrılması da o kanunla hükme bağlanıyordu. ..
Üstâd’ın Ankara’daki Hizmetleri

Üstâd’ın Ankara hayatındaki hizmet ve hatıralarının bir kısmını evvela onun kendi kaleminden dinliyelim:

1- 26. Lem’a’nın Yedinci Rica’sı’nın başında şöyle yazılı:

“Bir zaman ihtiyarlığın başlangıcında, Eski Said’in gülmeleri Yeni Said’in ağlamalarına inkılâb ettiği hengâmda; Ankara’daki ehl-i dünya beni Eski Said zannedip oraya istediler. Gittim, güz mevsiminin ahirlerinde, Ankara’nın benden çok ziyade ihtiyarlanmış, yıpranmış, eskimiş kal’asının başına çıktım. O kal’a, tahaccür etmiş hadisat-ı tarihiye sûretinde bana göründü. Senenin ihtiyarlık mevsimiyle, benim ihtiyarlığım, kal’anın ihtiyarlığı, beşerin ihtiyarlığı, şanlı Osmanlı devletinin ihtiyarlığı ve hilâfet saltanatının vefatı ve dünyanın ihtiyarlığı bana gayet hazin ve rikkatli ve firkatli bir halet-i ruhiye içinde, o yüksek kal’ada geçmiş zamanın derelerine ve gelecek zamanın dağlarına baktırdı ve baktım…” Ve mevzuun sonuna kadar…

Az üstte de kaydettiğimiz gibi, Bediüzzaman Hazretleri Ankara’ya geldiği ilk günlerde Meclisi ziyaret etmeden önce, evvela Ankara kal’asının başına çıktığını bu ifadesi göstermektedir. Ankara’ya gelmesinden ondokuz gün önce de Saltanat hilâfetten tefrik edilerek ilga edildiğini bildiği için, Yedinci Rica’nın baş tarafında; “Ve hilâfet saltanatının vefatı” ifadesini bilerek kullanmıştır.

2- 1934’te te’lif etmiş olduğu Tabiat Risâlesi adıyla müsemma 23. Lem’a’nın baş tarafında Ankara’ya gelişiyle ilgili şunları kaydetmiştir:

1338’de (1922) Bundan on iki sene evvel Ankara’ya gittim. İslâm ordusunun Yunana galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zendaka fikri içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessasane çalıştığını gördüm. Eyvah! dedim. Bu ejderha imanın erkânına ilişecek. O vakit şu ayet-i kerime bedahet derecesinde vücud ve Vahdaniyeti ifham ettiği cihetle, ondan istimdad edip, o zendakanın başını dağıtacak derecede Kur’ân-ı Hakîm’den alınan kuvvetli bir bürhanı Arabî risalesinde yazdım. Ankara’da Yenigün matbaasında tab’ ettirmiştim. Fakat maatteessüf Arabî bilen az ve ehemmiyetle bakanlar nâdir olmakla beraber, gayet muhtasar ve mücmel bir surette o kuvvetli bürhan te’sirini göstermedi. Maatteessüf o dinsizlik fikri hem inkişaf etti, hem kuvvet buldu…”

Bediüzzaman’ın bu ikinci hatırasında belirttiği üzere, yeni bir İslâm Türk devletinin kurulması hengâmında onun temelleri atılırken; Ziya Gökalp ve benzeri mülhid zındıkların, gelip Ankara’da meclis içinde ve etrafında çöreklenmeye başlamaları ve İslâm-Türk ordusu ve milleti gâlibiyetin neş’e ve şadumanlığı içerisinde, sinsice bir zındıklık fikrini aşılamak için çalışmakta olduklarını.. Buna müvazî olarak da, yine bazı zındık herifler tarafından ortaya atılıp da, ona kapılan safdil bazı kasır idrakli âlimlerin de o günlerde dillerinde dolaşan “Din’de içtihad” namı altında, dinde reform fikrinin gerekliliği dedikodusu yaygın haldeydi. Az yukarda temas edildiği gibi, İstanbul’da da daha önce aynı şeyi ortaya atanlar olmuştu. Bediüzzaman Hazretleri Ankara’ya gelmeden önce; İçtihad nedir? İçtihadı kimler yapabilir? Hangi şartlar dahilinde yapılabilir? hakikatını din adına cevablandırmıştı. Ankara’ya geldiği zaman, yine aynı şeyi, fakat daha sistemli ve kandırmacalı bir şekilde ortaya atanların kökenlerini nâfiz ferasetiyle sezen Hazret-i Bediüzzaman, Ankara’da te’lif etmiş olduğu “Habab” ismindeki Arapça risalesinde; bu sinsi, sistemli ve maksatlı gizli faaliyetleri görmüş, hissetmiş ve onu çürüten ilmî ve burhanlı yazılara yer vermiştir. Hatta bu cümleden olarak, bir gün Bediüzzamanın da hazır bulunduğu kalabalık büyük bir mecliste, Ziya Gökalp denilen herif, ilhad namına bazı şeyler söylemek istemiş.. fakat Bediüzzaman ona tek bir kelime söyletmiyecek şekilde ilzam ederek susturmuştur.

İşte Bediüzzaman’ın Ankara’ya gelmesiyle birlikte, gelişen hadiselerin umumî manzarası böylece kaydedildikten sonra, mevzuun başına dönerek, mezkûr hadiselerin cüz’iyyatlarını da seyretmek üzere yine Bediüzzaman’ı dinliyoruz:
Eskişehir müdafaanamesinin bir bölümünde, evhamlı bazı iddialara karşı verdiği cevablardan birisi şöyle:

“…Ankara’ya dostane gittiğimde, Büyük Millet Meclisi’nin sami’in locasında görünmemle beraber, İngilizlere karşı Hutuvat-ı Sitte nâmındaki eserimle müdafaatımı takdir ile yâd eden meb’usların şiddetli alkışlar ile karşılamaları bunların bu yanlış manalarını kökünden keser.. Ve hem Van’da temelini attığım ve Harb-i Umumi gailesiyle geri kalan Darülfünunuma yüz elli bin liranın tahsisi hakkındaki layiha-i kanuniyeyi iki yüz meb’ustan yüz altmış üç meb’usun imza etmesi, hükûmetin bana karşı nazar-ı teveccühünü gösterip, kararnamedeki evhamı esasıyla keser…”

Üstâd’ın bu beyanında ve az üstte klişe ve metinleriyle bahsi geçen Büyük Millet Meclisi ceridesinin yevmiye tutanağında görüldüğü üzere, Bediüzzaman Hazretleri, Milli Hükûmetce defalarca Ankara’ya davet olunmuş, bilhassa M. Kemal Paşa’nın ısrarlı talebi üzerine Ankara’ya teşrif etmiştir. Meclis’i ziyareti esnasında bütün meb’uslar, kumandanlar ve hükûmet ricali tarafından sevgi, hürmet ve takdirlerle karşılanmış, bütün arzu ve isteklerinin yerine getirileceğine dair va’dler yapılmıştır. Ayrıca bir hürmet ve takdir ifadesi olarak, o güne kadar Üstâd’ın te’lif etmiş olduğu bütün eserleri iftihar, teşekkür ve takdirlerle Ankara Milli Kütüphanesi’ne alınmış ve gazetelerde büyük bir haber şeklinde bu hadise ilan edilmiştir.

Hülâsa: Bediüzzaman Hazretleri ilk başta adeta eller üstünde gezdirilircesine gayet dostane bir atmosferde hükûmet ricali, kumandan ve meb’uslarla ihtilât içinde samimi musahabeleri devam ediyordu. Ancak ne var ki; iki ay sonra, M. Kemal Paşa ile sert bir münakaşaları vaki’ oldu. Hadise şöyle cereyan etti:

Bir kısım meb’usların ve zabitlerin, İslâm Dini’nin en büyük şiarı, nişânı ve alameti olan Namaz’a karşı lâkaydlık ve tehavünlerini muşahede eden Bediüzzaman Hazretleri, onları namaza ve İslâm şearinin iltizamına davet edici on maddelik meşhur ve tarihî ve her zaman geçerli beyannamesini yazıp, meb’uslar ve kumandanlar arasında dağıttı. Bu beyannamenin dağıtılmasından sonra, namaz kılan meb’uslara bir o kadarı daha katıldı. Daha evvel namaz kılan meb’usların mescid olarak kullandıkları oda, namaza dar gelmeye başladı. Namazgâh için diğer büyük bir odayı mescid yaptılar. Üstâd’ın Büyük Tarihçe-i Hayat kitabında: “Bediüzzaman’ın neşrettiği o beyanname üzerine namaz kılan meb’uslara altmış meb’us daha katılır” şeklinde kaydedilmiştir.

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )