Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hac mevsimi dolayısıyla gittiği kutsal topraklar ve Haremeyn’de bazı açıklamalarda bulunmuş. Bunlar arasında mezhep kavgaları, mülteciler meselesi ve Kürtler arasına musallat olan ilhad ve şuubi karması hareket de var. Terörün bölgede dini dokuya zarar verdiğini de söylemiş. Esasen bu terör sadece fiziki terör değil aynı zamanda fikri yani metafiziki terördür. Kürtleri İslam haziresinden çıkarmayı amaçlıyor. Mehmet Görmez bölgedeki tedhiş hareketinin Kütleri İslam haziresinden çıkarmak olduğu gibi aynı zamanda Türklerden de ayırmak olduğunu söylemektedir.
Nitekim, Türkiye’nin ülke olarak büyük önem arz ettiğini anlatan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez sözlerini şöyle tafsil etmiştir, “Türkiye, son bütün savaşlarda olduğu gibi, mazlumların hala umut bağladığı bir ülke olmaya devam ediyor. Ancak Türkiye, kendi içerisinde onlarca yıldır devam eden bir cinayet şebekesinin, eli kalem tutan çocukları dağlara götürerek onlardan bir katiller güruhu oluşturması, şehirlere inerek insanları, askerleri, sivilleri katletmesi bu atmosferde aklımızdan çıkarmamamız gereken bir önemli bir konudur. İslam dini açısından meseleye baktığımızda, Türkiye’de tekrar harekete geçen bu üzücü hadiseler sadece bir terör meselesi değildir. Buraya gelmeden önce hayatlarını Güneydoğu vilayetlerinde ilme adamış, medreselerde yetişmiş 500 kadar din alimi ile bir çalışma yaparak geldim. Onlarla 4 gün boyunca yaptığımız müzakerede, bölgede başlayan olayların sadece bir terör hadisesi olmadığını mütalaa ettik. İslamiyet’e olan sadakati tartışılmaz olan Kürt kardeşlerimizin bu olaylarda sadece terör olarak değil, İslamiyet’ten de koparılma hareketi olarak planlandığını gördük…”
Elbette sözleri isabetli olmakla birlikte Kürtler adına hareket ettiği imajını veren tedhiş örgütünün amacı Kürtleri sadece İslam haziresinden ve ağılından çıkarmak değil İslam kardeşliğini de körlemektir. Kardeşlik hukukunu zedelemektir. İslamı karalamak ve Kürtleri İslam dairesinden çıkarmak olduğu gibi kardeşlik dairesinden de çıkarmaktır. Zira sahip oldukları ideoloji hem İslam’a hem de İslam kardeşliğine yabancılaşmaya amirdir. Bu ideolojiye inanan Kürtlerin kimyasını bozmaktadır. Ayrışmayı adaletin ve dinin bir rüknü olarak pazarlamaya çalışmaktadırlar. La darare vela dirar, su-i misal misal olmaz kurallarını çiğnemektedir. Olumsuzluklardan bir olumsuzluk ideoloji üretmekte ve türetmektedir. Hatta bu zehirli havalarını Risale-i Nur havzasına bile sıçratmak istiyorlar. Zira şuubilik damarı mutlak menfiliktir ve dinsizliğe köprü olmaktadır. Burada Mehmet Görmez’in isabetle teşhis ettiği meseleler gerçek olmakla birlikte ilave edilmesi gereken hususlar da vardır. Hiçlik veya tedhiş ideolojisi sadece Türkler ile Kürtler arasındaki İslam köprüsünü yıkmıyor; senelerdir müşahade edildiği gibi aynı zamanda İslam’ın ilk mayası ve taşıyıcıları olan Araplarla da köprüleri atmakta ve yıkmaktadır.
Irak’ta ve Suriye’de Kürt şuubilik damarı mayalanmış ve bunun sonucunda hem Suriye hem de Irak’ta ayrılma veya ayrışma eğilimi baş göstermiştir. Suriye olaylarında halk can derdine düşmüş iken PKK’nın yan kolları ülkeyi ayrıştırmanın hesaplarını yapmaya koyulmuşlar ve bu suretle zorba Esat rejimini güçlendirmeye katkı sunmuşlardır. Böylece zulmü zulümat kılmışlar, haline getirmişlerdir. İslamı yıkmak kardeş köprülerini yıkmaktır. Kardeş köprüleri yıkmak sadece Türk-Kürt beraberliğini değil aynı zamanda Arap-Kürt beraberliğini de berheva etmektir.
Asıl bayram bunun zararlarını görebilmek ve kardeşlik zeminini yeniden güçlendirmektir. Kardeşlik zemini, dalları göklere değen tuba ağacıdır. Şuubilik damarının zemini ise zakkum ağacıdır cehenneme köprü olur. İnşallah İslamı yeniden kuşanarak tuba ağacının dalları hükmüne geçer ve kaybettiğimiz asude iklimi ve baharı yeniden yakalarız. Bu sayede bayramlarımız yeniden bayram olur. Hakiki bayramları idrak etmek ve kardeşlik sıcaklığına yeniden hissetmek ve kavuşmak ümidiyle…