NurdanHaber-Özel
Dindar bir muallime, eski zamanın velileri gibi bakıyorum.
Bediüzzaman’ın talebelerinden Bayram Yüksel Ağabey Anlatıyor:
Üstad’ımız muallimliğe çok önem verirdi.
Yanına gelen kim olursa olsun, onları her zaman kabul etmezdi. Şeyhlerden, milletvekillerine kadar herkes gelir, çoğu zaman Üstad kabul etmez geri çevirirdi.
Fakat bir muallim geldiği zaman hemen kabul ederdi. Ona: “Muallimliğin ortası olmaz, muallim ya minarenin ucundadır veya kuyunun dibindedir. Eğer param olsaydı dindar muallimlere her gün için 10 altın verirdim” gibi nasihatler ederdi.
Üstad derdi ki:
Ben bugün dindar bir muallime, eski zamanın velileri gibi bakıyorum.
Çünkü eskiden bir çocuğun terbiyesini ebeveynleri yapardı, bugün ise daha çok muallimler yapıyor.
O masum çocuk, hocasından gördüğünü mıknatıs gibi çeker.
Onun için dindar bir muallim âlâ-yı illiyyinde, dinsizi de esfel-i safilindedir, ortası olamaz. Ya minarenin başındadır ya da kuyunun dibindedir.”
(Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1)