Nurdan Haber

Evrim Propogandası

Evrim Propogandası
20 Temmuz 2020 - 12:54

Belgesel Adı Altında Bir Filimle Evrim Propagandası

BELGESEL ADI ALTINDA BİR FİLİMLE EVRİM PROPOGANDASI

Gençlerden birisi internetten soruyor:

Siz niçin evrimle insanın maymundan meydana geldiğini kabul etmiyorsunuz. Ben belgesel seyrettim ve ara formların varlığına ve insanın maymun meydana geldiğine inandım. Siz niçin topraktan yaratıldığını ileri sürüyorsunuz?

Geçmişe ait belgesel adı altında bir filmi seyretmekle, ya da müzede sergilenen bir takım fosillere bakmakla insanın ve diğer canlıların geçmişi hakkında sıhhatli bir hükme varmak mümkün müdür? Asla mümkün değildir. Niçin mümkün değildir? Çünkü geçiş formlarıyla alakalı yaklaşık yüz elli yıldır ileri sürülen fosillerin hepsinin bir takım yanıltmalarla, sahtekârlıklarla takdim edildiği anlaşılmıştır. Ortada güvenilir tek fosil dahi yoktur.

Bunlarla alakalı sadece iki örnek zikredeceğim.

Birisi Nebraska Adamı’dır.

NEBRASKA ADAMI (HESPEROPİTHECUS HEROLDCOOKİİ)

1922 yılında Henry Fairfield Osborn tarafından Batı Neb­ras­ka’da büyük bir azı dişi bulunmuş ve bu diş, Hes­pe­ro­pit­he­cus haroldcookii (Nebraska Adamı) olarak adlandırılmıştır

Şekil 1. Nebraska Adamı (Hesperopithecus heroldcookii). Bir domuz azı dişine dayanılarak çizilmiş resim.

Günümüzden tak­riben 500 bin yıl önce yaşadığı tahmin edilen bu varlığın, insanın tarih öncesi atasına ait olduğu, yarı maymun, yarı insan özelliği taşıdığı ileri sürülmüştür ve bu düşünce ile yukarıdaki resim çizilmiştir.

Bu dişin 1926 yılında bir domuza ait olduğu ortaya konmuştur.

Belgesel adı altındaki filimler de hep bu fosile dayanarak yapılmaktadır. Bu işin başını da Fransa çekmektedir. Ressamlara, evrimcilerin hayallerindeki yarı maymun yarı insan resimleri çizdirilmekte ve bunlar daha sonra bir atlasta toplanarak basıp piyasaya evrimin delilleri olarak sürülmektedir.

Bir taraftan da bununla ilgili senaryolar yazdırıp, bu senaryolara göre maymun postu giydirdikleri insanlara bu rolleri oynatarak, evrim belgeseli olarak dünyaya servis yapmaktadırlar
(Şekil 2).

Şekil 2. Domuzun bir azı dişine dayanılarak çizilen ve Nebraska Adamı adı verilen bu senaryolar, insanın geçmişine ait belgesel olarak sunulmaktadır.

İkinci misal ise, Piltdown Adamı’dır.

PİLTDOWN ADAMI (EANTHROPUS DAWSONİ)

1912 yılında Londra Tabiat Tarihi Müzesi Müdürü Arthur Smith Wo­odward ile tıp doktoru Charles Dawson tarafından, İngiltere’nin Piltdown yakınındaki bir çakıl çukurundan bir çene ile kafatası fosili, bir merasimle çıkarıldı. Çene kemiği maymununkine, dişlerle kafatası ise insanınkine çok fazla ben­zerlik gösteriyordu. Bu materyaller, “Piltdown Adamı” (Eanthropus daw­soni) olarak adlandırıldı. Yaşı da 500 bin yıl olarak tespit edildi.

Yaklaşık 40 yıl bu fosilin insanla maymun arasında farklı ve benzer özellikleri hakkında ciltlerce kitap yazıldı.

Alman bilim adamı S. Zuckerman bir ekiple bu fosili araştırmak istedi. Önce müsaade edilmedi. Uzun bir gayretten sonra 1950 yılında bu izni alabildi.

Önce Piltdown Adamı’nın yaşını tespit için, kemiklerin top­raktan absorbe ettikleri fluorid miktarı testine tabi tutuldu. Şayet fosil iddia edildiği gibi toprakta 500 bin yıl kalmışsa, çok fazla flu­orid ihtiva etmesi gerekiyordu. Fakat bu fosilde hiç flu­orid yoktu.

Böylece Piltdown Adamı’na ait materyalin fosil olmadığı ve bulunduğu zaman toprakta bir yıldan fazla kalmadığı anlaşıldı.

Daha sonra ciddi bir incelemeye tâbi tutulan kemiklerin, eskiye ait olduğu görüntüsünü vermek için potasyum dikromat ile lekelendirildiği anlaşıldı. Çene kemiği üzerindeki dişler, yıpranmış ve aşınmış bir gö­rüntü verecek tarzda eğeylenmişti.

Bununla, 10 yaşındaki bir orangutan çenesi insan kafatasıyla bir­leştirilip insan dişleri de çene kemiğine monte edilerek, maymun-insan arası bir varlığa benzetilmek istenmiştir (Şekil 3).

Bu işin sorumluları arandığı zaman kimse suçu üzerine almadı. Bu işi tezgâhlayıp büyük bir merasimle çakıl çukurundan çıkaran Arthur Smith Wo­odward ile tıp doktoru Charles Dawson ise ölmüştü. Konuyu takdim eden dergi ve diğer yayın or­ganları da mesuliyeti kabul etmediler.

1930’lu yıllarda “İnsanın önce beyni mi, yoksa vücudu mu gelişti?” tartışmalarına, Piltdown Adamı’ndan delil getirilerek cevap veriliyordu. Nitekim Smith, bu konuya işaret ederek şöyle der:

“Piltdown Adamı’nın en ilgi çekici tarafı, ‘insanın evriminde ilk sırayı beynin aldığı’ yolundaki düşünceleri haklı çıkarmasıdır. ‘İn­sanın kafa yapısının gelişimi sayesinde maymunluktan kurtulduğu’ fikri en gerçekçi görüştür. İnsan, beyni aşırı şekilde gelişmiş bir orangutandan ibarettir. İşte, Piltdown kafatasının önemi, bu hükümleri kesin şekilde doğ­rulamasından gelmektedir.

Clark Howell ise, Piltdown Adamı’yla ilim çevrelerinin 50 yıl aldatıldığına dikkati çeker:   

“Piltdown Adamı, insan kafatası ve maymun çenesinden oluşan yaratıktan başka bir şey değildi. Bu, bilerek tezgâhlanan bir aldatmacaydı. Bunu, ‘insanın 500 bin yıl önce yaşamış maymunla ortak atası’ olarak takdim ettiler. Bu konu üzerinde yaklaşık 500 kitap yazıldı. Paleontologlar bu buluşla 50 yıl boyunca boş yere oyalanıp durdular”.

Yaklaşık 50 yıl, dünyanın en büyük otoritelerinin araştırmalarına rağmen, Piltdown sahtekârlığının anlaşılmaması, şimdi diğer fosiller hak­kındaki şüpheleri daha da artırmıştır. S. Zuckerman, Java Adamı’na ait Dubois fosillerinin ilim adamları tarafından ciddi bir araştırmaya tâbi tu­tulunca neticenin Piltdown Adamı’nınkinden farklı olmayacağı ka­naatindedir.

Şekil 3. PİLTDOWN ADAMI (Eanthropus dawsoni). İnsan kafasına orangutan çenesi takılmıştır.

“İnsanın atası” olarak kabul edilen bu fosilin çenesinin orangutan maymununa, kafatası ve dişlerin insana ait olduğu ve çeneye uydurmak için eğelendiği anlaşılmıştır.

SONUÇ

1-İnsanın Evrimi ile ilgili ileri sürülen 7-8 fosil vardır. Bunların hiç birisi gerçeği yansıtmamaktadır. Bunların çoğu evrimcilerin düşüncelerine göre alçı modellerle şekillendirilmiş ve yarı maymun ve yarı insan şekli verilmiştir. Bir kısmı da farklı canlı gruplarına ait kemik parçalarının birleştirilmesiyle teşkil edilmiştir.

2-İnsanın evrimi meselesi, masum bir ilmi çalışma olmaktan çıkarılmış ve tamamen ateizmin ideolojisine alet edilmiştir.

3-Evrim belgeseli olarak sunulan filmlerin gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.

4-Bu konu ile ilgili bazı müzelerde sergilenen fosillerin büyük bir kısmı alçı ile tamamlanmış, alçının rengi fosilin rengine uydurulmuştur. İşin içinde olmayanlar, hele hele bir metre uzaktan bakanlar bunların sırrını çözemezler.

5-Evrimcilerin kendi ağzından, evrimle ilgili ileri sürülen fosillerle alakalı değerlendirmelerinden birkaç tanesini aşağıda vermek istiyorum:

Pennsylvania State Üniversitesi’nden Antropoloji Profesörü Robert Eckhardt, Hominoid serisinde insanın atasının varlığını gösteren fosilin olmadığını şöyle ifade eder:

Hominoidler serisi, insanın hominid (insanımsı) atası olduğunu gösteren morfolojiye sahip bir fosil yoktur.

 

Ünlü paleontolog evrimci David Pilbeam, geçmişte ileriye sürdükleri teorilerinin ideolojik olduğunu dile getirir:

 

“İnsanın geçmişiyle ilgili, içimize yerleşmiş bulunan ön kabullerin farkındayım. Bunları zihnimden çıkarmak için gerçekten çaba gösteriyorum. Geçmişteki teorilerimiz, elde olan gerçek bilgimizden çok, bizim o andaki ideolojimizi yansıtıyordu!”

 

Arizona Devlet Üniversitesi antropoloğu Geoffrey Clark, 1997 yılında yazdığı eserinde, insanın geçmişini tespitte peşin bir kanaat ve hükümle hareket edildiğine dikkati çekerek şöyle der:                                                                                                                                                                      Bir asırdan fazla bir süredir bilim adamları, modern insanın kökenleri konusunda bir uzlaşmaya varmaya çalışıyorlar. Niçin başarılı olamadılar? Çünkü paleoantropologlar farklı eğilimlerden, ön yargılardan ve varsayımlardan yola çıkmaktadırlar. Bu nedenle insanın evrimini açıklayan modeller sırt sırta binmiş iskambil kâğıtlarına benzemektedirler. Bir kâğıdı hareket ettirdiğinizde, tüm yapı çökme tehlikesiyle karşı karşıya gelir.

 

Nature dergisi başyazarı Henry Gee, fosillerin yetersizliğine dikkati çekerek şunu söyler:

Hiçbir fosil, nüfus kâğıdıyla gömülmez. Fosilleri ayıran zaman aralıkları öylesine uzundur ki, ata ve soy yoluyla onların mümkün olan bağlantıları hakkında hiçbir şey söyleyemeyiz. Yazılı kayıtlarla bir insan tarihini birkaç yüzyıl öncesine götürmek bile hayli zordur. Yaklaşık beş ile 10 milyon yıl öncesi arasındaki birkaç bin canlı nesli, insan evrimine ilişkin tüm deliller küçük bir kutuya sığabilmektedir. Dolayısıyla, ata ve soy çizgileri şeklindeki hâlihazırdaki insan evrimi şeması, olgudan sonra yapılmış, tamamen bir insan icadıdır ve insanın ön yargılarına göre şekillendirilmiştir. Bir fosil dizisini alıp onun bir nesli temsil ettiğini savunmak, test edilebilir bir bilimsel hipotez değil, çocukları uyutmak için anlatılan masallarla aynı geçerliliğe sahip bir değerlendirmedir. Eğlendirici, hatta öğretici olabilir, ama bilimsel değildir.

Bütün bunlar, maymunla insanın arasında ortak bir bağ kurmaya çalışanların ne kadar bilimden uzak ve tamamen ideolojik davrandıklarının ve onlara evrim konusunda güvenilmemesinin en açık delilidir.

Bu neticeler, insanın hayvan neslinden gelmediğini, özel olarak doğrudan insan olarak yaratıldığını göstermektedir.

Kaynak

Gish, D.T. Evolution: The Fossils Say No! 1981. Terc. Â. Tatlı,  Fosiller ve Evrim. Cihan Yayınları, İstanbul. 1984.

Gee, H. In Search of Deep Time: Beyond the Fosil Record to a New History of life. New York: The Free Press,, s. 23, 32, 113, 116-117, 202, 1999.

http://www.history.com/news/piltdown-man-hoax-100-years-ago

Eckhardt, R. Population Genetics and Human Origins. Scientific American, sayı 226,1972, s.94.

Pilbeam, D. Rearranging Our Family Tree. Nature, Haziran, 1978.

Clark, A.G. Thtough a Glass Darkly: Conceptual Issues in Modern Human Origins Research, s.60-76, 1997.

Smith, G. S. Wood word’s tony. New Scientist. 1979, 5 April, p.44.

Howell, C. Early Man.New York: Time Life Books, 1973,s.24-25.

186. Zuckerman, S. Beyond the Ivory Tower. Top¬linger Publ. Co.New York. 1970, pp. 11-12,64,75-94.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )