Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyi itibarsızlaştırmaya çalışan küresel üst aklın gayesi ne?
Neden ağabey ile uğraşılıyor?
Büyük resme bakacağız!
…
Maddi alemde emanetleri bünyesinde barındıran ülkemiz, aynı anda manevi alemde de emanetleri bünyesinde barındırıyor. Mesela 20.yy’da Komünizm tehlikesi Rusya’yı ve Çin’i esareti altına almışken Türkiye’yi alamıyor. Son asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursi hazretleri komünizme karşı Türk milletini, yazmış olduğu eserler ile koruyor. İmam Gazali hazretlerinin kendi asrında ki felsefe tuzaklarına karşı mücadelesi gibi, Mevlâna Halid’in kendi asrında ki mücadelesi gibi, Mevlâna hazretlerinin Moğol istilasında ki mücadelesi gibi, Bediüzzaman hazretleri de son müceddid olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Komünizme ve Materyalizme karşı eserler yazıyor. Bu eserleri ile ehli imanının imansızlık cereyanına kapılmasına engel oluyor.
Üst akıl, bunu bildikleri için Bediüzzaman Hazretlerini yok etmek istiyorlar. Fakat Bediüzzaman Hazretleri Türk Milletinin gönlünde yer ediniyor. Buna cesaret edemiyorlar. Biliyorlar ki Milli iradenin önünde hiçbir güç duramaz ve duramıyor. Bediüzzaman hazretlerinin, savcının iddianamesinde ki ifadesiyle o dönemde 5 milyon(nüfusa oran ile her 3 kişiden 2sinin) gönül vereninin olması neticesinde idam edemiyorlar. Zahiren idam edilememesinin hikmeti bu gibi gözükse dahi, manevi alemde ki sebeplerini biliyoruz. Bediüzzaman Hazretlerini idam edemedikleri için tecrit hayatı yaşatıp etki alanını minimize etmeye çalışıyorlar. Fakat bundada muvaffak olamıyorlar. Bediüzzaman hazretleri, sürgün edildiği her yeri medreseye çeviriyor. İkamet ettiği beldelerin ahalileri, yazarak ve okuyarak Risale-i Nur hizmetinde bulunuyor. Üst akıl, bundada muvaffak olamayınca Bediüzzaman hazretlerini hapishanelere atıyor. Fakat o girdiği her hapishaneyi Medrese-i Yusufiye’ye çeviriyor. Katilleri, tahta bitini öldüremeyecek bir duruma getiriyor.
Bediüzzaman hazretlerine ne yaparlarsa yapsınlar etki alanını azaltamıyorlar. Kaderin üstünde ki kader tecelli ediyor. Bediüzzaman Hazretleri açık bir surette Adnan Menderes’i destekliyor. Adnan Menderes’i desteklemesi dilden dile yayılıyor ve Menderes iktidara geliyor.
Çok fazla uzatmadan Bediüzzaman Hazretlerinin, Yeni dünya düzenini oluşturmak isteyen üst akılların nasıl karşısında durduğunu ve onların planlarını nasıl bozduğunu göstermeye gayret ettim.
-Yazdığı eserler ile materyalizmi ve komünizmi çürütüyor. Küresel güçlerin “Türkiye’de komünizm tehlikesi var” diyerek ülkemizi fiili işgal etmelerini engelliyor.
-Dine büsbütün saldırı yapıldığı bir dönemde Kuran’ın Sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunu ispat ediyor.
-İnönü iktidarı karşısında Menderes hükümetini desteklemesi neticesinde Amerikan’ın her istediğini yerine getiren İnönü yerine ona nazaran müspet bir hükümet olan Menderes Hükümeti iktidara geliyor. Menderes Hükümeti gerek ezanın aslına çevrilmesi gerek diğer hizmetleri ile üst aklın karşısında duruyor. Bediüzzaman hazretleri rahmetli Menderes’e bazı nasihatlerde bulunuyor.
Allah, Bediüzzaman hazretlerinden ebeden razı olsun. O hayatıyla ve örnek şahsiyetiyle, üst aklın tüm dünyayı fiilen işgal ettiği bir dönemde, ülkemiz için adeta ruhundan bir şemsiye oluşturarak musibetleri üzerine alıyor. Hapishanelerde, sürgünlerde, hastalıklarla bir ömür geçiriyor.
Üst akıl, Risale-i Nur’da ki bu tesiri bildikleri için Bediüzzaman hazretlerinin vefatından sonra bazı oyunlar oynamaya devam ediyorlar. Bu oyunları, Risale-i nurların okunmasının engellenmesine vesile olmak.
Çünkü Risale-i Nur’u okuyan;
-müsbet hükümeti destekliyor,
-ırk taassubu yapmıyor,
-komünizm ve materyalizm tuzaklarına düşmüyor,
-güçlü bir Türkiye ve ittihadı islam için mücadele ediyor.
Bu hakikatleri bildikleri için bunları engellemek üzere oynuyorlar.
Nitekim Rahmetli Zübeyir Gündüzalp ağabey döneminde Yeni Asya adında gazetecilik faaliyeti yaparak Nur Hizmetini Bediüzzamanın tarz ve hareketinden uzaklaştırmaya gayret ediyorlar.
Rahmetli Sungur ağabey döneminde Feto Hain grubu, Risale-i Nur’u sadeleştirme ihanetinde bulunuyor.
Hüsnü ağabey döneminde ise üst akıl tüm kozlarını öne sürerek;
-Hem yeni Asya gazeteciliği ile müspet hükümeti iktidardan düşürmek için gayret ediyor,
-hem fetocu hainler başarısız bir darbe girişimi ve algı operasyonları ile hükümete zarar vermek istiyor,
-hem bir takım sahte mehdiler bu eserlerin kudsiyetine zarar veriyor,
-hem bazı gençlik grupları şeriata muhalif, Risale-i Nur meslek ve meşrebine aykırı tarz ve hareketlerde bulunup büyük bir kitleye kendilerini Nurcu olarak tanıtıyor ve hata yapıyorlar
-hem bir grup, hatıra Nurculuğu yaparak doğruluğu net olmayan hatıralar ile kafa karıştırıyor,
-hem bir grup korsan neşriyatta bulunarak lügat adı altında Risale-i Nurlar anlaşılmıyor algısı oluşturuyor
-hem, hem, hem; yüzlercesi!
Tüm bu oyunların karşısında dimdik duran Bediüzzaman hazretlerinin son mutlak vekili Hüsnü Bayramoğlu ağabeyden, ciddi manada rahatsız oluyorlar. Ağabeyi itibarsızlaştırmak ve saf dışı bırakmak istiyorlar. Biliyorlar ki eğer ağabeyi müspet hükümetten ayıramazlar ise muvaffak olamayacaklar.
Evvela ağabeyi saf dışı bırakmak için yanında hizmet eden ağabeylere çamur atıyorlar. “Hüsnümü aldatamayacaklar” diyen Bediüzzaman hazretlerinin vekilinin sanki başkalarının dolduruşuna geldiği algısını oluşturuyorlar. Fakat Hüsnü ağabeyi tanıyan herkes onun ferasetini, alim şahsiyetini, belagatını, ihlasını, zekasını gayet iyi biliyor. Şahs-ı maneviyi temsil eden has şakirtlerdir ve onlarla beraber olan kişilerdir. Bu hakikati bildikleri için ağabeyin yanında aslında her Nur talebesinin vazifesini üstlenerek hizmet eden ağabeyler hakkında algı oluşturuyorlar. Hüsnü ağabey “benim yanımdakiler en has Nur talebeleridir. Aksini iddia eden haindir. Gelsinler yüzüme karşı söylesinler” diyerek üst aklın bir planını daha bozuyor. Ağabey, aslında hizmetinde bulunan kişilerle uğraşanların asıl amaçlarının kendisi olduğunu biliyor.
Bununla beraber bazı WhatsApp gruplarında ağabey için suikast planlarının yapıldığı ortaya çıkıyor.Bu suikast planlarının ifşası ile aynı dönemde mutlak vekili iğne ile öldürün hatırasını(tamamen uydurma manalarla) küresel güçlerin elinde maşa olmuş bir fenomen paylaşıyor.
-Yeni Asya’nın müspet hükümeti devirme planları ağabeyin “bunlar Nurcu değil” açıklaması ile çöküyor. Zira halk nezdinde Nur talebesi deyince gönüllere Hüsnü ağabey geliyor. Müspet hükümet yeni Asya’nın tahribatından muhafaza ediliyor.
-Feto’nun algı operasyonları ağabeyin açıklamalarıyla tesirsiz kalıyor. Risale-i Nur’u küre-i arzda tamamen kaldırma projesi ve güçlü Türkiye’yi engelleme projesi olan fetocu hainler dini istismar edemiyor. Bazı yapılara sızan gizli fetocular, ağabeyin hikmetli açıklamalarıyla perişan oluyorlar. Planları akim kalıyor bir halt edemiyorlar.
-Bazı sahte Mehdiler tefrika oluşturmaya gayret ediyorlar. Fakat bu hususta da ağabeyin Risale-i Nurlar ile yaptığı videolu dersler ile planları akim bırakıyor.
-Korsan neşriyat çalışmaları ile Risale-i Nur’un tesirini kırmaya çalışanlara karşı dimdik durarak varis ve vekillik makamının gerektirdiği vazifeleri ifa ediyor. Böylelikle bu eserlerin kıyamete kadar aslen muhafaza edilmesini vesile oluyor. İsrail’in 5000 yıllık diline geri dönmesi, Japonların işgal halinde dahi dillerini değiştirmemek uğruna can verdiği gibi hadiseler dil ile milletin kaderinin doğru orantılı olması gerçeği, bu eserlerin orijinal olarak muhafazasının ne kadar ehemmiyetli olduğunu bizlere gösteriyor. (Dil ve Millet yazısında bunu açıklayacağız)
Hülasa,
Hüsnü Bayramoğlu ağabey Hem Türkiye’yi hem müspet hükümet yöneticilerinihem Nur talebelerini; KÜRESEL ÜST AKLIN planlarına karşı muhafaza ediyor.
Hüsnü Bayramoğlu ağabey küresel üst aklın YENİ DÜNYA DÜZENİNE biat etmiyor. Onların istediği gibi sömürülmüş ve özünden koparılmış bir İslam’a müsaade etmiyor!
Üstadı gibi Dimdik duruyor!
Helal olsun bu mücadelesinde ağabeyin yanında olanlara,
Yazıklar olsun bu mücadelesinde ağabeyi yalnız bırakanlara!
Mert Yeşilyurt