Nurdan Haber

“ BALTANIN SAPI AĞAÇTANDIR.”

“ BALTANIN SAPI AĞAÇTANDIR.”
01 Ekim 2015 - 7:03

Epeyce muğlak düşüncelerine çekidüzen vermesi gerektiğini hatırlayınca, bir iki öksürerek boğazını açtı İntikam Paşa:

“  Biliyorum.” dedi; “kısa bir zaman sonra başkanlıktan ayrılacak olmam,  beni titizlendirir sanırsınız. Hiç de öyle değil desem, bilmem bana inanır mısınız? Halbuki o kadar sakin bir ruh hâli içindeyim ki… Tam tersine, Reis’in o aceleciliğini ve telaşını anlamada zorlanıyorum. Hâdiselerin kötüleyebileceği kehanetini nereden aldığını hesaplayamam imkan dahilinde   görülmelidir.  Kaynaklarının hangi mahfiller olduğunu bilemem elbet, bunu benim gibi bir memurdan beklemeniz de boş bir iş olurdu.”

Bakışlarını odadakilerin üzerinde tek tek dolaştırdıktan sonra ekledi:

“  Bunun bir başlangıç olabileceğinden korkar o; düşüncelerdeki toz talaz  silkelenmeye durursa, hâdisenin nerelere kadar yuvarlanabileceğini kestirmek pek zormuş! Binleri, hatta on binleri bulan seneler boyu üst üste biriktirdiğimiz, en son elli küsur kadar yıl önce aralanan perdeyi,   bazen tekme tokat, bazen anlamada zorluk çektiğim telâş ve hız merakı, bazen de işi çığırından çıkarıp ona buna iyi görmenin, yani hayalciliğin iteklemesiyle zorla kapayabildiğimiz duvar, tekrar zangırdamaya durabilirmiş.”

Bir bardak su isteyip boca ettikten sonra elinin tersiyle bıyıklarından akanları silip ekledi:

 “ Dediklerini pek anlamadım, ama yine de aktarmak benim vazifem. O istikamette çizdiğimiz hareket tarzını, kendi yaratılışımız istikametine de yönlendirebiliriz pek tabii;  yok eğer, daha önceki sükûtunuz gibi,  Garaz Bey de itirazını geri çekerse, o ayrı mesele…”

 

Upuzun masanın ortasında duran garip görünüşlü şamdanlığa gözü kaymadan evvel, dediklerini şöyle bir tarttı İntikam Paşa; Reis’in kulağına ulaşınca kendine zarar verecek herhangi bir meselenin  olup olmadığını tekrar düşündü; rahat bir nefes alması, dediğinin kendi elinde bulunan  büyük bir kozu oynamak mânasına geldiğini anlamasındandı. Çünkü biliyordu ki onları endişelendirecek en büyük husus, bir ahtapotun kolları yerindeki adamlarının  kimliklerinin  ortaya çıkmasıydı.

Cehalet Ağa’nın kendisine bile yabancıymış hissini veren üst perdeden sesini işitince, salonun yan duvarını kapamış masayı incelemeyi bırakıp, başını çevirdi:

“Böyle ince ve karmakarışık meselelerle bizi ne oyalıyorsun Paşa; aklım almaz dolambaçlı işleri benim. Ne yapmam gerektiğini de bana; üstüne de karışma!”

“ Şimdiye kadar sanki bize maval okundu; istersen tekrar başa dönüp de, tekrar şişsin kafamız. Yahu, ismine de amma layıkmışsın sen…’

İnat Efendi’nin küçümser sözlerine, bel bel bakan gözlerini yumup açarak karşılık verdi sadece; ‘ git başımdan’ der gibi bir el hareketiyle devam etti:

“ Sadece şunu yap diye emredin bana; bin bir dereden su getirerek yaptığınız yorumlar çileden çıkarıyor beni.”

Asılmak sırası  Mösyö’deydi; hiç bir nezâket kaidesi dinlemeyen hafifseyici ve gürültücü gülüşü, insanın zıvanasını oynatmada birebirdi:

“ Hay var olun siz; gerilen sinirimi biraz da olsa gevşettiniz. Garaz Bey bir âlem, siz bir âlem. Paşa’ya bunca iş çıkaran bir ekip varken, emeklemeyi bırakıp doğrulmayı deneyen güruhun   varlığına hiç gerek yok; biz bize yeter de artarız bile. Daha doğru dürüst yapılması gerekli olan iş üzerinde anlaşamıyoruz, bir de kalkıp…”

İntikam Paşa cümlesini yarım bırakıp başını iki yana salladı, herhangi bir  bahanenin,  toparlamaya çalıştığı yumağı tekrar dağıtma fiilini  haklı çıkaracağını sanmıyordu: 

 

“Biz işimize dönelim arkadaşlar,” dedi ricacı sesiyle ve içerdekilerin hepsini birden şaşırttı.

Salon kapısından içerdekilere kulak misafiri olan uşak bile endişeye düştü bu alttan alma ile. İntikam Paşa, eğer ricacı ve iki büklüm ses tonuna kavuşursa, sonradan olabilecekleri hesaplamak pek zor olmazdı. “ Benden günah gider artık.” demenin Paşa’cası, ses tonundaki ifâdenin yumuşamasıydı. Bir nefeslenmenin ardından da, kapıda görünen Uşak’ı  çağırttı.

“  Kağıt kalemle şifre rehberini  al da gel ,” dedi; “ meseleyi Reis’e intikal zamanı geldi de geçiyor bile. Halbuki dostça bir gün geçirmeyi dilemiştim ben; ama neylersin ki, olmadı işte.”

Uşağının süklüm püklüm yürüyüşünün zoraki olduğunu anladıysa da ehemmiyet vermedi, sesi biraz kendini bulmuşa benziyordu, ardından seslendi:

“ Bekleme salonundaki misafirimizi de  çağır!”  diye seslendikten sonra içeridekilere döndü;” Beyefendi ile dostu Bizim Hoca taslağı. Onları dinleyerek,  hadisenin nereye kaymakta olduğunu ve bir yönünün de ne olduğunu onun  gözlemleriyle   dinleyip mevzunun hassasiyetini daha iyi kavrayasınız isterim.”

Uşağın ardından bakakalan gözlerin bir sahibi de Mösyö Geveze’ydi; kayıt tutulmanın ne mânaya geldiğini iyi bilmesine rağmen, yine de içindeki müzmin ümidini koruyordu.

İntikam Paşa,  olduğundan pek çabuk sâkinleşmişti; hem böylesi nazik günlerde kendilerini naza çekme fikri aklına pek yatkın görünmüyordu. Yine de endişelendi; adından da belliydi kiminle aşık attıklarının, adıyla sanıyla İntikam Paşa!..

 

 Kendi temennisini  fikir kıyafetine sarmayı pek becerirdi, bir tek pire için gerektiğinde bütün bir yorganı yakmayı bile göze alırdı.

Tarihin derinliklerindeki her merhalenin yosunlu taşında o kadar çok sahne hatırlıyordu ki, onları hayallemek bile vaziyetlerinin ipince bir pamuk ipliğine bağlı olduğu fikrini  veriyordu.

Sonuncu dünya savaşında insanlığı attıkları  melhame” çukurunda dalgalanan kanı,  bir barış pınarıymış gibi sunabilmişlerdi. Uyutamadıkları, gözleri bağlı biçimde uçuruma iteleyemedikleri, şu an kafalarını meşgul eden,  yine o çevre değil miydi? Asıl büyüğüne mi hazırlanmak; o da ayrı bir işti ve bu günleri onun peşrevi olarak biliyordu.

Salondan giren iki simayı farkedince hatıralarla uğraşmayı bıraktı Mösyö Geveze; hele o ikisinin konuşkanlığını ve cerbezelerle yanlışı doğru, haklıyı zavallı, sopalıyı abalı gösterebilecek dil yatkınlığındaki hâllerini düşününce, kendine isim diye takılan sıfatın aslında bunlara daha uygun kaçabileceğini her zamanki gibi  -tekrar- kabullendi.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )