Nurdan Haber

KAFKAS KARTALI

KAFKAS KARTALI
29 Ekim 2017 - 23:11

Dağıstanlı bir İslâm mücahidi. 1797’de Dağıstan’ın Avar köyünde doğdu. Küçük yaşlarında medrese tahsili gördü. Daha genç yaşlarındayken fizikî endamı, kartal bakışları ile dikkatleri üzerine çekiyordu.

O yıllarda Rus çılgınlaşıyor, uğursuz bir ahtapot gibi önüne gelene saldırıyordu. Firavun’u Musa’sız (as), Nemrut’u İbrahim’siz (as), Ubu Cehil’i Muhammed’siz (asm) bırakmayan yüce

Rabbimiz, Rus istibdadını da Şâmil’siz koymadı.

Kafkas mücadelesinin en muhteşem dönemi “imamlar devri”dir. Özellikle İmam Şâmil günleri bir başkaydı. Dünyanın gözü bu destanlık mücadeledeydi. Şâmil’in en büyük başarısı “Dargo Meydan Savaşı”dır. Bu çarpışmada Rus askerleri perişan edilmiştir. Şeyh Şâmil, çeyrek asırlık mücadelesiyle bayraklaşmış, kartallaşmıştır.

İmam Şâmil’in destanlaşan cihadı yıllarca devam etti. Fakat Rus istilası durmuyor, azgınlaşıyordu. Bir avuç inanmış insan en mükemmel silâhlar karşısında daha fazla dayanamayacaktı. Gerçi Şâmil, teslim olmayı aklına bile getirmiyordu. Âlimlerin ısrarlı fetvaları üzerine koca imam teslim olmak zorunda kaldı.

On senelik Rus esaretinden sonra 1870 yılında, zoraki bir müsaade ile hac için yola çıkar. Bu vesileyle İstanbul’a uğrar. Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz büyük ikram ve iltifatlarla onu ağırlar.

Sonra kutsal yolculuk için Mekke’ye gider. O sene hac, Cuma gününe rastlıyordu. Yani Hacc-ı Ekberdi. Dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar, Şâmil’in hacda olduğunu duymuştur. Onu görebilmek için insanlar dalga dalgaydı. Senelerce onun cihadını dinlemişlerdi. Büyük bir izdihamın neticesinden korkan yetkililer, şimdiye kadar olmamış ve -Allah bilir ya- olmayacak bir çareye başvurdular. Şeyh Şâmil’i Kâbe’nin damına çıkarıp “Şeyh Şâmil işte budur!” diye bütün Müslümanlara gösterdiler.

Hac görevini yerine getiren büyük imam, Medine’ye, kâinatın efendisine uğrar. Asırlık çınar, bu yüksek heyecana nasıl dayanacaktı? Nihayet şefkat Peygamberinin kucağına kendini bırakıverir.

Tarih, 17 Şubat 1871’i gösteriyordu. Cennetül Baki’ye defnedildi.

Şâmil, çok heybetliydi. Daha yirmisinde iki metreyi bulmuştu. Beyaz simasını kızıla çalan gür sakalları çevrelerdi. Kalpağının üstüne sarıp omzundan ta aşağılara salladığı sarığı ona ayrı bir heybet katardı.

Büyük imam şecaatinin yanında derin bir ihlâs sahibiydi. Çok dindardı. Kılıcı büyük bir ustalıkla kullanırdı. Aynı zamanda tam bir teşkilatçıydı. Bütün insanî önlemleri aldıktan sonra tevekkül ederdi.

Esaret yıllarında, kilisede namaz kılmak zorunda kalır. İçerdeki resimleri kapatmak isteyenlere şöyle der:

– Bırakın, onlar da benim kulluğuma şahitlik etsin!

Yakın mücadele arkadaşı Hacı Murad şehit olduktan sonra, sol elini kullanır olmuştu. Sebebini soranlara:

– O benim sağ kolumdu, derdi.

Yine esaret günlerinde imparatorun sofrasındadır. Çok acıkmış olacak ki iştahla yemeğe yumulur. Sofrada bulunan bir bayan:

– Ne oluyor Şâmil? Beni de yiyeceksin!

Şâmil’in cevabı gözleri kadar keskindir:

– Madam, bizde domuz eti yemek haramdır.

Kısacası Şâmil, hem bir imam, hem bir harp dâhisi, hem bir müdebbirdi. Ruhuna binler fatihalar…

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )