Nurdanhaber – Prof. Dr. Fatih SATIL

Hadsiz rahmet sahibi olan Rabbimiz, her mevsimi bir vagon gibi, bizler için hazine-i gaybından envai çeşit nimetlerle doldurup bizlere gönderir. Bizi gayet rahîmane beslettirir.

Yaz mevsimine girince kavun, karpuz, üzüm ve şeftali gibi su açısından zengin meyveler bizi karşılar. Tabiki bu bol sulu meyvelerin yaz sıcağında bizlere sunulmuş olmasının hadsiz hikmetleri vardır.

Kavunun %95’ini su oluşturur. Kavunda; A, B1 ve C vitaminleri ile meyve şekeri, selüloz, azotlu ve yağlı maddelerle birlikte Potasyum, Magnezyum ve Kalsiyum gibi oldukça zengin mineral de bulunur. 100 gramında 31 kalori taşıyan kavun zayıflamak isteyenler için de iyi bir besin kaynağıdır.

Kavun aşırı terlemeyi azaltır. Yazın çok terlemekten şikâyetçi olanlar, kavun yiyerek bu problemlerinin çözümüne yardımcı olabilirler.

Kavunda bulunan Niasin; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında önemli görevleri olan, enerji sistemimizi ayakta tutan sağlığımızın koruyucusu bir vitamindir. Folik asit ise hücre yenilenmesinde görevlidir, metabolizmayı koruyucu ve genç tutma özelliği vardır.

Kavunun letafetine dikkat edilirse, yemek için yaratılmış olduğu hissedilir. Kavun gibi meyvelerde şifa verici kimyevî maddelerin bulunması, tabiat sofrasının aynı zamanda bir eczahane olarak tanzim edildiğini bizlere göstermektedir. Her bir bitki, hayattar bir ilaç gibidir ki, çok çeşitli maddelerden, gayet hassas bir ölçüyle alınan maddelerden terkip edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de; “İnsan aldığı gıdalara bir baksın! Biz yağmuru gökten bol bol yağdırdık. Sonra (bitkiler bitsin diye) toprağı nasıl yardık. Kendinize ve hayvanlarınıza bir gıda ve fayda olması için yeryüzünde ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinler, hurmalar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik“(Abese Suresi, 24-32) buyrulmuştur. Doğada yaratılmış olan her şeyin bir anlam ve önemi olduğu gibi bu ayette bitki, meyve, sebze ve diğer gıdaların da aslında insanoğlunun yararlanması için yaratıldığı, hastalıklardan korunmasında ve tedavisindeki önemi ve gereği anlatılmaktadır.

Strese Karşı Kavun

Fransa Tarım Bilimleri Araştırmaları Enstitüsü’nden (INRA) bir grup bilim adamı, kavunun içerdiği antioksidanların strese karşı koruyucu olduğunu tespit etmişlerdir. Kavunun, antioksidan savunma enzimlerinden süperoksit dismutaz (SOD) açısından zengin bir kaynak olduğunu belirten bilim adamları, hayvanlar üzerinde yaptıkları araştırmanın sonucunda bu enzimin, sindirim sisteminde biriken stres proteinlerinin seviyesini düşürebildiğini gözlemlemişlerdir.

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Kavun Çekirdeğindeki Şifa

Kavunu yemeden önce çekirdeklerini genellikle ayıklar ve çöpe atarız ama unutmamamız gereken bir şey var, o da kavunun çekirdeklerinin de yenmesinin iç organlardaki yaralara iyi geleceğidir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) kavunu çok sever ve ondan şöyle söz ederdi: “O yemektir, o şerbettir, o çövendir, o reyhandır, o iç organları temizler.” Hz. Muhammed (SAV), “iç organları temizler” derken daha yüzyıllar öncesinde kavunun kanı temizleyici özelliğini anlatmıştır.

Risale-i Nur’da Kavunla ilgili geçen şu ifade dikkat çekicidir: “Evet bir kavun çekirdeğini halk eden zât, bilbedahe kavunu halk edendir; ondan başkası olamaz ve olması muhal ve imkânsızdır.”

Kavunu, İbni Sina ve Davudi Antaki gibi eski hekimler de övmüş ve faydalarını eserlerinde anlatmışlardır. Günümüzde doktorlar tarafından da yararları tescil edilen kavun, kandaki zehirli maddeleri temizlemesinde rol oynar.

Bu arada, kavunun fazla miktarda yenilmesi ülser, yüksek tansiyon ve şeker hastaları için zararlı olduğu da unutulmamalıdır. Ayrıca çok bekletilmiş ve yumuşamış olan kavunun asitleşmesinden dolayı bünyeye zararlı olduğu da bilinen bir gerçektir.

Renkleriyle gözümüze, tadlarıyla dilimize, kokularıyla burnumuza, zarafetleriyle iştihamıza hitap eden vitaminleriyle de bedenimizin imdadına koşan her bir meyve açıkça bize Hikmetli ve Rahim bir Yaratıcısının varlığını işaret eder.

“İnce bir sap ile koca bir kavunu bağlayıp çıkaran kudrete hiç bir şey ağır gelmez.”