Nurdan Haber

Çocukluğumun Ramazanları

Çocukluğumun Ramazanları
22 Haziran 2016 - 7:37

Nurdanhaber-Özel

 

Ekrem Kılıç

İlçenin yaylalarında ve yüksek dağlarında kışın yağan kar, çukurlara doldurup bastırılır ve üzerine saman sererek korunurdu. Yazın satılmak üzere bu kar, çullara sarılmış olarak, merkep sırtında kasabaya getirilirdi. Satınalınan kar bir şekilde muhafaza edilerek iftara yetiştiği takdirde hoşaf, ayran, şerbet gibi içeceklerin içine atılır; yaz sıcağının kavurduğu oruçlu sîneler bu şekilde serinletilirdi.

Sonraları bir buz imâlâthânesi ilçenin bütün soğutma ihtiyacını karşılar olmuştu. Ancak bunun kuruluş zamanlarını tam olarak hâtırlayamıyorum. İmâlâthâneden kalıp şeklinde çıkan buzlar, belli miktarlarda testere ile kesilerek satılırdı. Bunlar, ağzı kapalı kaplarda uzun süre erimeden kalabilirdi.

Buz imâlinden sonra kasabada dondurma imâli de yapılmaya başlamıştı. O dondurmada kullanılan bütün malzemelerin en tabiî hâlde olmalarından mıdır, yeni bir yiyeceğin farklılığından mıdır, çocukluğun verdiği lezzetten midir, bilmiyorum; tadını hâlâ unutamadığımı ifâde edeyim.

Medeniyetin mahsûlleri, yavaş yavaş tabiî olan besinlerin yerini almaya başlamıştı. İnsanlar süte, ayrana, hoşafa, çaya, kahveye doymuş; sun’î içeceklere meyletmişlerdi. İlk gazoz kahvelerde, dükkânlarda satılmaya başlamış; erkekler ve çocuklar eliyle evlere de girmeye başlamıştı. Halk, boyalı ve halkalı şeker, akîde, lokum, bisküvi derken çikolatanın varlığını da keşfetmişti. Ama, öyle hemen herkesin eline geçebilen bir nesne değildi. Yine de çocukların en imrendiği ve zengin – fakir demeden bütün çocukların sevdiği bir yiyecek mertebesine kurulmuştu.

Önce yakıtı ispirto olan, küçük ısıtma işlerinde kullanılan “ispirto ocağı” görülmeye başlandı. Bununla kahve yapılır, bebeklerin yiyeceği ısıtılırdı. Çok geçmeden gazyağlı “lüks” lambalarında olduğu gibi bir sistem ile çalışan, pompalı “gazocağı” evlerdeki maltızların, yer ocaklarının, kuzine tipi yerli imâl sac sobalarının yerini almaya başlamıştı. Bu güzel âlet ile yemekler daha çabuk pişiyor, hanımlar çalı çırpıya üfürmekten, is ve duman kokmaktan kurtuluyordu. Hele ramazanlarda bu mübârek îcâd ne büyük işe yarıyordu! Bilhassa sahûrda, geç bir zamanda bile kalkılsa, hamur işleri tavada birkaç dakîka zarfında kızarıyor, sofraya konabiliyordu.

Misâfirler için çay kaynatmak, kahve yapmak bu güzel ocakla artık çocuk oyuncağı olmuştu…

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )