Nurdan Haber

BM’nin tüm bu numaralarını bilirim…

BM’nin tüm bu numaralarını bilirim…
05 Ocak 2017 - 4:45

Rusya’nın Afganistan Özel Temsilcisi Kabulov ile röportaj (3)

Kabulov:

– “(Taliban) Küresel cihat iddiasından vazgeçtiler. Usame Bin Ladin’in yolundan gitmiş olmaktan dolayı mutsuz ve pişmanlar”

– “Afganistan için herhangi bir barış planımız yok”

– “Barış, Taliban ile Afgan hükümeti arasında olmalı”

– “Afganistan’da barış olabilmesi için uluslararası toplumun ülkenin ekonomisini, idari yapısını ve ordusunu yeniden inşa etme konusunda destek olması lazım. Bunlar olmadan Afganistan’ın geleceğinden söz etmek mümkün değil. Aksi halde Afganistan yok olacaktır. Bu senaryonun gerçekleşmesi, hem benim ülkemin çıkarları açısından hem de tüm bölgenin istikrarı açısından yıkıcı ve tehlikeli sonuçlara yol açar. Umudumuz barışın hakim olması”

– “El Kaide tehdidi bitmedi. Ama küçüldü. Rakibi DEAŞ ondan çok daha akıllı hareket ediyor. El Kaide’nin yaptığı hatalardan ders çıkardılar”

MOSKOVA (AA) – Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Afganistan Özel Temsilcisi Zamir Kabulov, Afganistan’da barışın sağlanabilmesi için uluslararası toplumun ekonomik, siyasi ve askeri destekte bulunması gerektiğine dikkati çekerek “Bunlar olmadan Afganistan’ın geleceğinden söz etmek mümkün değil. Aksi halde Afganistan yok olacaktır. Bu senaryonun gerçekleşmesi hem benim ülkemin çıkarları açısından hem de tüm bölgenin istikrarı açısından yıkıcı ve tehlikeli sonuçlara yol açar. Umudumuz barışın hakim olması.” dedi
Kabulov, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

AA: Taliban’a gelelim. Bölgesel bir oluşum olarak mı yoksa uluslararası yönetilen bir grup olarak mı düşünüyorsunuz?

Kabulov: Öncelikle Taliban’ın homojen bir yapı olmadığını söyleyerek söze başlamak istiyorum. Taliban içinde neredeyse birbirinden ayrı ideolojilere sahip diyebileceğimiz farklı kanatlar var. Ama temelde, ana liderlik, halihazırdaki liderlik ve üyelerinin büyük çoğunluğu, Afganistan’da edindikleri tarihi tecrübenin sonucu olarak artık yerel bir güç haline geldi. Küresel cihat iddiasından vazgeçtiler. Usame Bin Ladin’in yolundan gitmiş olmaktan dolayı mutsuz ve pişmanlar. Ve ben o yılları çok iyi hatırlıyorum, bire bir fiziksel olarak görüp şahit oldum. 1994’de, 1995’de Kandahar’daydım. Genç Taliban mensuplarıyla pazarlıklarda bulundum.

AA: Molla Ömer’le tanıştınız mı?

Kabulov: Evet, elbette. Bugün DEAŞ’in kullandığı dilin aynısını kullanıyorlardı. Hiçbir fark yoktu. Aynı senaryo, aynı ideoloji; ama farklı insanlarla… O yıllarda Kandahar Şurasıyla konuşmuştum. Çok iyi hatırlıyorum. Duvarda bir harita vardı. Suudi Arabistan’da basılmıştı. Her yer halifelikti. Orta Doğu, Afganistan, Hindistan’ın bazı kısımları, Orta Asya, neredeyse Moskova’nın banliyölerine kadar… Her yer halifelik toprağıydı. Duvarda böyle bir harita gördüğümü hatırlıyorum.

Bu siyasetin onlara zararı oldu. Dolayısıyla Taliban hayır dedi, biz artık yerel bir gücüz. Bizim bir davamız var, ülkemiz işgal edildi, haçlılar yurdumuzu işgal etti; biz İslam düşmanlarıyla ve işgalcilerle savaşıyoruz. Elbette İslam milletinin çıkarına çalışacak, şeriat kurallarına ve dini nizama uygun bir hükümet kurmak istiyoruz. Çok basit. Ana ekseni bu.

Fakat Taliban içinde Hakkani Örgütü gibi ideolojisi daha radikal, daha DEAŞ’e yakın gruplar var. Bunlar tüm o radikal fikirlerden henüz arınmış değiller.

Taliban’ı homojen bir yapı olarak görmememizi gerektirecek çok sayıda sebep var. Kabile unsurunu da görmezden gelmemek lazım. Peştun kabileleri… Biliyorsunuz Afganistan’da 200’e yakın boy ve aşiret var. Bunların birçoğunun arasında düşmanlıklar, geçmişi 300 yıl geriye giden mücadeleler var. Sorunuza verilecek kısa yanıtım, Taliban’ın bugün geldiği nokta itibarıyla artık büyük ölçüde yerel bir güç olduğudur.

AA: Rusya Federasyonu olarak Afganistan için bir barış planınız var mı? Bu konuda bir konferans organize etmek ister misiniz?

Kabulov: İki kısa yanıt verebilirim: Öncelikle, Afganistan için herhangi bir barış planımız yok.

AA: Neden yok?

Kabulov: Biz Amerikalılar gibi, başka ülkeler için barış planları yapmıyoruz. Öyle kötü alışkanlıklarımız yok. İkinci olarak ise, Afganistan için bir konferans organize etmeyi de düşünmüyoruz, çünkü bugüne kadar kimse bizden böyle bir şey yapmamızı istemedi. Konferansın içeriğinin ne olacağı önemli. Her yıl Afganistan’la ilgili konferans yapılıyor. Bu konuda uluslararası toplum olarak bayağı yetkinleştik. Son iki konferansın biri Amritsar’da diğeri Brüksel’deydi.

AA: Bence şu an bir barış süreci başlatmaya Amerikalılardan daha yakınsınız.

Kabulov: Barış Taliban ile Afgan hükümeti arasında olmalı. Bunun için uluslararası hukuka uygun hareket etmeli ve Rusya Federasyonunun dış politika ilkelerine uygun bir çözüm bulmalıyız. Bunun için her iki tarafından bu konuda bize başvurması ve “Sizin himayenizde bir barış yapabilmemiz için lütfen bir konferans tertip edin.” demesi gerek. Bize henüz böyle bir talep gelmedi. Size geldiyse bizi de haberdar edin!!!

AA: Röportajımızın başında, gelecekle ilgili öngörüde bulunamayacağınızı söylemiştiniz. Ama bir şeyleri öngördüğünüz kesin. Afganistan’ın sonraki 20 yılını nasıl görüyorsunuz? Savaş mı sürecek, yoksa barış mı gelecek?

Kabulov: Söz konusu 20 yıl ise, daha kendimden emin konuşabilirim, çünkü 20 yıl sonra beni burada hesaba çekmek için bulamayabilirsiniz. Bence Afganistan’da barış olacak, ama bazı koşulların oluşması kaydıyla. Afganistan’da barış olabilmesi için uluslararası toplumun ülkenin ekonomisini, idari yapısını ve ordusunu yeniden inşa etme konusunda destek olması lazım. Bunlar olmadan Afganistan’ın geleceğinden söz etmek mümkün değil. Aksi halde Afganistan yok olacaktır. Bu senaryonun gerçekleşmesi, hem benim ülkemin çıkarları açısından hem de tüm bölgenin istikrarı açısından yıkıcı ve tehlikeli sonuçlara yol açar. Umudumuz barışın hakim olması. Eğer önümüzdeki 20 yıl içinde belirttiğim koşullar gerçekleşirse Afganistan’a barış gelir. Umarım olur.

AA: Ya olmazsa?

Kabulov: Olmazsa, Afganistan yok olur.

AA: “Herkesin herkesle savaştığı” bir ihtimal öngörüyor musunuz?

Kabulov: Bazı aşamalarda olabilir. Ülkenin değişik vilayetleri bağımsızlıklarını ilan edebilirler. Ama kaynaklar bakımından diğerlerine bağımlı olacaklarından sonuçta bir on yıl sonra yeniden birleşeceklerdir.

AA: El Kaide hakkında ne düşünüyorsunuz? DEAŞ’ın ortaya çıkmasının ardından El Kaide tehdidi bitti mi?

Kabulov: Hayır, El Kaide tehdidi bitmedi ama küçüldü. Rakibi DEAŞ ondan çok daha akıllı hareket ediyor. El Kaide’nin yaptığı hatalardan ders çıkardılar. Siyaset ve planlama bakımından çok daha sofistike hale geldiler. Elbette her bakımdan başarılı değiller. Suriye’de ve Irak’ta kimsenin kendilerine meydan okuyamayacağını düşündüler ve hata yaptılar. Ama bu bittikleri anlamına gelmez.

DEAŞ’ın tek bir lideri olduğuna inanmıyorum. (Ebubekir) Bağdadi ya da başka biri sadece bir olgu. Merkezi olan liderlik değil, merkezi olan tek şey ideoloji ve bu ideoloji birçok insan tarafından paylaşılıyor. DEAŞ ve benzeri olgular dünyanın sorunları devam ettikçe var olacak. Demek istediğim, İslam dünyası Batı tarafından bastırılmış hissettiği, bazı Müslüman ülkelerde liderler çok zenginken halkın yoksulluk içinde olduğu ve bu eşitsizlik sürdüğü, herkes Batı’yı İslam alemini sömürdüğü için suçladığı sürece bunlar var olacak.
Bu sosyo – politik söylem, oldukça yaygın ve genç neslin kanaati de bu şekilde. Mesela “Neden televizyonda gördüğüm Avrupalı ve diğer insanlar gibi başarılı değilim? Çünkü onlar benim tüm servetimi yağmaladılar ve kullandılar.” Bu görüş Müslüman yeni neslin kalbinde ve beyninde. Sorun bu.

AA: DEAŞ’ın arkasında kimin olduğunu düşünüyorsunuz?

Kabulov: Şeytanın…

AA: Kesinlikle, kim bu şeytan, adını söyleyebilir misiniz?

Kabulov: DEAŞ’ın birçok babası var. Bu konuda güzel bir Rus atasözü bulunur. Belki aynısı Türkçede de vardır. Bir çocuğun çok bakıcısı varsa, çocuğun gözü çıkar. Çorbaya çok aşçı karışırsa çorba berbat olur gibi. Tabii ki siz bu durumu benden daha iyi bilirsiniz DEAŞ’ın çıktığı coğrafyaya daha yakınsınız.

AA: Rusya Federasyonu ve bölgeyi etkileyen bir diğer önemli etken de Afganistan’dan gelen uyuşturucu. Afganistan’daki uyuşturucuyla ABD arasında bir ilişki var mı? Çünkü ABD işgali sırasında Birleşmiş Milletler’in (BM) istatistikleri vardı. Taliban döneminin sonunda neredeyse afyon üretimi sıfıra düşmüştü, fakat ABD döneminde miktar ve ekili alan maksimuma ulaştı.

Kabulov: BM istatistiklerinden emin değilim çünkü kendi istatistiklerim var. BM’nin tüm bu numaralarını bilirim… Çünkü BM’nin Afganistan görevinde 2,5 yıl çalıştım yani bu işleri nasıl kıvırdıklarını çok iyi bilirim.

Amerika’nın Afganistan’daki uyuşturucu üretimiyle ilişkili kısımdan başlarsak. Neden ABD derseniz, cihat diye anılan dönem öncesinde Afganistan’da afyon üretilirdi, fakat oldukça az miktarda. Cihadın zirvesinde özellikle ekim yaygınlaştı. Afganistan’ın ilk ve en büyük uyuşturucu üreticileri oldular ve CIA, eroin üretimi ve satışı için koridorlar oluşturdu. Bu anlamda Amerikalılar, uyuşturucu kardeşliğinin mafya babası gibi oldular. Daha sonra büyük bir iş haline geldi ve herkes bu işin peşinden koştu.

“İyi Taliban afyon üretimini bitirdi, ondan sonra kötü Amerikalılar..” yaklaşımına itirazım var. Kötü Amerikalılar kısmına değil tabii iyi Taliban kısmına.

Kandahar’da Taliban gücü ele geçirmeden önce, Afganistan’da yaşanan büyük kuraklığın üçüncü yılıydı ve birçok afyon tarlası yok olmuştu. Sebep buydu, Taliban değil.

Taliban yönetime geldikten sonra tüm uyuşturucu baronlarını topladı ve “Bundan sonra uyuşturucu haram. Fakat biz bu haramı haçlılara gönderip kazandığımız parayı Müslümanlara harcayacağız. Bizim kontrolümüzde olacak. Kendi kendinize satma ve uyuşturucu trafiği yürütmeye hakkınız yok. Uyuşturucu işi tek elde toplanacak.” Uyarısını yaptı. Durumun ciddiyetini anlayamayan bazı uyuşturucu baronlarını öldürdüler. Bunu neden yaptılar? Çünkü uluslararası uyuşturucu mafyasıyla tanıştılar. O zamanlar kim bir numaraydı biliyor musunuz? Arnavutlar bu işi yürütüyordu.

AA: Arnavutlar mı?

Kabulov: Arnavutlar, Kandahar’dakilere gelip, “Bu kadar uyuşturucu üretip piyasa fiyatını aşağı çekmeyi bırakın.” dediler. Kuraklıktan dolayı, kuraklığa dayanıklı tohumlar sağladılar.
Arnavutlar sadece daha büyük bir mafyayı temsil ediyordu. Arkalarında kimler vardı bilmiyorum. Uluslararası uyuşturucu mafyasında emir komuta zinciri vardır. Arnavutlar sadece işin görünen küçük bir parçasıydı.

Yani bu yüzden istatistikler Taliban zamanında düşük görünüyordu. Oysa gerçek durum bu değildi. Taliban asla afyonu ortadan kaldırmadı. Onlar sadece “zekat ve öşrünü” vermeyen bazı uyuşturucu tacirlerinin afyon tarlalarını yok ettiler. Onları cezalandırdılar. Bu Taliban’ın bir miti, efsanesiydi.

AA: Bugün Sovyetler Birliği ile Rusya Federasyonunu nasıl karşılaştırıyorsunuz? Çünkü Dmitri Medvedev’in devlet başkanlığındaki son APEC Zirvesi’nden bu yana Rusya Federasyonu’nun “süper güç” olarak nitelediğimiz reflekslerini gözlemledik. Rusya Federasyonu en azından gözlemlerimize göre, Sovyetler Birliğinden daha etkili. Buna katılır mısınız?

Kabulov: Tabi ki, aslında ben ikisini de severim. Elbette bu konuda herkes sizinle hemfikir. Ruslar geçmiş hatalarından ders çıkardıkları için Rusya daha güçlü. Amerikalılarla konuşurken, “Arkadaşlar, sizinle bizim aramızdaki fark siz tarihten ders çıkarmayı değil tarih yapmayı seviyorsunuz.” derim.

Tarihi öğrenir ve aynı hataları yapmamaya, gelişmeye çalışırız. Geniş anlamda düşünürsek, biz Ruslar, Sovyetler zamanında hemen gerçekleşecekmiş gibi görünen fakat asla ulaşılamayan bazı altın fikirlerle yaşadık. İşte bu yüzden şimdi, Rusya’da yaşamayı beklemek değil, yaşamak istiyoruz.

AA: Çok teşekkürler

(Bitti)

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )