Nurdan Haber

Said Nursi ve talebelerine iftira..!

Said Nursi ve talebelerine iftira..!
Dr. Mehmet Rıza Derindağ( mehmetriza@nurdanhaber.com )
15 Mart 2016 - 14:43

 

Nurdanhaber-Özel

İsmini “sorularla said nursi” diyerek her zaman yaptıkları kötü taklitçiliği tekrar eden, fakat sorulacak soruları cevaplayanların, kifayetsiz ve şahısların ya yalan-yanlış yada farklı ve eksik cevaplayan bir güruh yine şeker yiyeceğim derken şap’ı altlarına ve üstlerine bulaştırarak ne yapacakların şaşırmış bir şekilde tepinip duruyorlar, şimdide Bediüzzamana ve talebelerine iftira atmaya başladılar.

Garazmı hamakatmi bilmiyoruz ama bildiğimiz yazılarında ipe sapa gelmez cümlelerle Risale-i nura müellifine ve talebelerine saldırmaları.

Şimdi herkes ne yazdılar diye merak edip araştıracak biz size yazının linkini vermiyoruz ki akşam sitelerine yapılan girişlerin çokluğu ile sevinmesinler. O saçmalığı aşağıya yayınladığımız gibi üstünede şu anda latin Amerikada olan Hüsnü Bayram Ağabeyin ses kaydının çözümünü sunuyoruz.

Selamünaleyküm

Ben Muhammet Rıza Derindağ şu anda şili’de Hüsnü Bayram abi ile beraberiz. sorularla Said Nursi. com da paylaşılan yazının çok kısımları Yanlış yalan ve iftira ile dolu. eğer yanlış değil yalan da değil diyorlarsa  o zaman Hüsnü ağbeye iftira ediyorlar. Hüsnü ağabeyin yanındayım şu anda.

üstadımızdan anlattığı hatıra İhsan Atasoy’un anlattığı gibi değil, Hüsnü ağabey bu hatırayı defaatle birkaç yerde anlattı, doğrusu şu:

Atıf Ural ağabey sözler basıldıktan sonra sözler ile birlikte üstadımızın yanına geliyorlar. odaya giriyorlar, odada atıf abiyle beraber Ankara’dan bir abi daha ve Hüsnü Bayram abi var Üstadımız var.

Atıf ağabey buyuruyor ki; üstadım sen bize müsaade ettin sözleri bastık büyük hizmet oldu vesaire bizde şimdi sizden bir şey istiyoruz. Üstadımız da böyle şaşırır bir halde, buyrun bakalım söyleyin manasında.

Atıf ağabey Diyor ki üstadım yeni nesil bazı Risale’i Nur’da geçen bazı lügatları anlayamayabiliyorlar, bilmedikleri kelimeler olabiliyor. Onun için biz böyle derkenar veya sayfanın altına Lugatname yapsak  her sayfanın altına orada geçen bilinmeyen anlaşılamayacak kelimelerin manalarını yazsak nasıl olur? diye ifade edince

Üstadımız Peki kardeşim diyor. Burada Hüsnü ağabey diyorki, ben ordaydım ve hadisenin 1. Şahidiyim Üstadımız orada peki demesinin manası peki lügat basın değildir. Tam aksine Atıf ağabeyin söylediği meseleler vardır kabul ediyorum, onlar vardır, onlar Tamam, fakaaaat bununla beraber Üstadımız buyurdular ki fakat Risale’i Nur’da yüksek marifetullah dersi ve ulvi velayeti Kübra dersi verdiğinden Ben müsade etmiyorum.

Hüsnü ağabeyin sesi: (elini sayfa gibi yaptı ve bu sayfanın altına herhangi bir şey yazılsa ve ona bakılsa huzur gider mana kayb olur feyiz azalır. Onun için izin vermiyorum. Dedi. Çünkü Risale-i nur yüksek marifetullah dersi veriyor, velayeti kübra dersi veriyor. Bunlar zaten mektubatta var. Kimse kendi kendine iş yapmak isteyenler bu işlerden vaz geçsinler, üstadımıza hakaret etmesinler, iftira etmesinler. Bu tür tahrib ve tahrifatların ben her zaman karşılarında olacağım.  )

M.Rıza Derindağ:

Lütfen Hüsnü ağabeyin ismini kullanmasınlar.

Mehmet Feyzi Efendi ile alakalı Mayısta Üstadımız zaman zaman bazı risaleleri bazı noktaları koymuş Sonra çıkarttırmış buna çok misaller var. mesela Maide-tül Kur’an Malumunuz Ahmet Feyzi Efendi’nin yazmış olduğu eser risale-i nurda var daha sonra Üstadımız onu çıkartmış. Sikke-i tasdik-i gaybiyede bir kere bastırmış daha sonra çıkartırmış. bunun gibi o lügatı da Asayı musaya mahsus, bir defa müsaade etmiş sonra Müsaade etmemiş 1956 dan sonra bütün risaleler üstadımız hayattayken basılmış emirdağı’nda veya Isparta’da Üstadımız varken yanına gelmiş hepsi üstadımızın bizatihi tashihinden nazarı dikkatinden geçmiş okumuşlar ağabeylerle beraber Hüsnü Bayram abi bunun bizatihi şahidi olmuş Eğer bu meseleyle alakalı bir soru Bir sorun varsa hiç kimseye gitmeden Hüsnü ağabeyimiz hayatta sorulabilir.

Hüsnü ağabeyin sesi:(İhsan Atasoy benim hatıratımı yazmış getirdi geldi. Bana tek bir soru sormadı. Hem o hem Necmettin Şahiner üstadımızın vefatından bu yana tek bir soru sormadılar. Atasoy benden habersiz toplamış hatıraları getirdi. Ben bunu kabul etmiyorum dedim. Bir sürü isimlerden toplamış gelmiş. Eğer bunu yazarsan dedim hakkında kanuni tahkikat açarım dedim. Ben öldükten sonrada yapsan varislerim senin hakkında dava açacaklar dedim. işte Mehmet rıza da varisimdir. Üstad hazretlerinin sözleri bizim hatıramızdır. Ne hatıra varsa Risale-i Nurdadır. Biz üstadın hizmetkarıyız, bizim hatıramız olmaz. Ne hatıra varsa üstadımızın hatırasıdır. Biz şahıslara bağlı değiliz, biz nurlara bağlıyız. Risalelerden uzaklaşılıp şahıslara bağlanınca cemaat bölündü 4-5 parça oldu. Huzuru ilahide ben şahidim üstad bunlardan davacı olacak.)

M.Rıza Derindağ:

Bu lügatla alakalı da orada bir şey geçiyor eğer sayfanın altına bakmakla huzur bozuluyorsa başka bir kitap huzur bozmaz mı diye bir şey geçiyor onada cevap verelim şimdi Risale’i Nur üzerinde tasarrufa Kimsenin hakkı yoktur. bu Şer i Şerife göre de şeriata göre de hukuku üstadın hukukunu zayi etmektir. bu Risale’i Nur Külliyatının müellifi Üstat Bediüzzaman hazretleridir. nasıl Arzu ediyorsa öyle neşredilir. Onun dışında sonradan gelenler buna bir ,şey eklemek çıkartmak salahiyetine sahip değiller ki naşir ağabeyler 17 tane Üstadımız varis bırakmış yani Hüsnü Bayram abiler, Hüsrev abiler, Tahir ağabeyler, Ahmet Aytimur ağabeyler, tillolu said ağabeyler, Abdullah Yeğin abiler, bunlarla beraber dört tane mutlak vekili bırakmış. Sonra 6 tane hizmetkarı üstadımızın yanında 10 sene 12 sene kalmış olan ağabeylerden böyle bir hareket südur etmişmi? Hayır etmemiş.

Üstüdımızın yanındaki talebeler bunu kabul etmiyor, üstadımızda kabul etmiyor, hizmetkarları, varisleri, vekillleri kabul etmiyor. O zaman bizde kafa fenerimizden bir şeyler uydurmaya çalışmayalım. Risale-i nur ustadımız zamanında nasıl neşredildiyse onun arzusu veçhiyle neşredilir. Kimki ona en ufak bir şey ekliyorsa şeriata muhalefet ediyor. İndi ilahide mesuldür. Çünkü üstadımızın vasiyetleride Arzusuda açıktır yani. Dolayısı ile bir insan anlamadığı bir kelimeyi dışardan bir lügata bakabilir, ama sen getirip o lügatı risale-i nur külliyatının içerisine sokarsan şayet Risale-i nura müdahale etmiş olursun. Müellifi muhteremin buna rızası yoktur. Selametle

Hüsnü ağabeyin kendi sesi (Evet Risale-i Nur size mükemmel bir me’haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, meselâ Kur’an kelâmullah olduğuna ve i’cazî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem’edilse ve hâkeza.. mükemmel bir izah ve bir haşiye ve bir şerh olabilir. Zannederim ki, hakaik-i âliye-i imaniyeyi tamamıyla Risale-i Nur ihata etmiş, başka yerlerde aramaya lüzum yok. Kastamonu – 56  Buna mümasil hangi konu olursa olsun, Risale-i nurda müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa o konu ile ilgili mükemmel bir şerh ve izah olmuş olur.)

 

İŞTE O HEZEYAN VE İFTİRA DOLU SAÇMALIK:

Risale-i Nur’daki hakikatleri okuyup anlamak, kabul edip amel etmek nefsimize zor geldiği için hatıralara yöneliyoruz. Hikâye gibi anlatıp dinletiyoruz.
Bir kısmımız da işine geldiği gibi yorumlayarak, anlatılan hatıralardan hüküm çıkarmaya, kendi haklılığımıza delil göstermeye çalışıyoruz.

Maalesef durum bu…

Hatıradan hüküm çıkarıp kafası karışan biri soruyor…

Üstad’ın hizmetkârı Hüsnü Bayramoğlu’ndan naklen: “Bir gün Üstadımızın huzuruna, Ankara’dan Atıf Ural’la talebeler geldi. Üstadımızdan gençlerin Risale-i Nur’u iyi anlamaları için sayfa altlarına kelime anlamlarını, lügatlarını yazsak olur mu diye sordular.

Hz. Üstad, “Risale-i Nur, yüksek marifet-i İlâhiye dersi veriyor. Risale-i Nur tahkiki, tefekkürî iman dersleri verdiği için o anda okurken bilemediği kelimeyi öğrenmek için sayfanın altına bakarsa huzuru bozulur, manayı dağıtır, istifade edemez. Feyiz alamaz. Tefekkürî iman derslerinin feyzine ve istifadesine mani olur. Onun için izin vermiyorum” dedi. (Kaynak: Risale Ajans)

Bu kaynak güvenilir mi? Yeni Asya Neşriyat’ın dipnotlu ve lügatli Risalelerinin durumu ne olacak?
Biz de diyoruz ki:

Değerli kardeşim,

Risale-i Nurlar bize hakikat dersi verir. Ancak anlatılan hatıralar dinleyerek anlatanların anlayışına ve ondan duyup anlatanlara göre değişiklik arz etmektedir. Anlatanlar kendi hissiyatlarına göre anlayıp anlatmaktadırlar. Bu sebeple anlatılan hatıralar Risale-i Nur hakikatleri ile çelişmediğine, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebine uygun olup olmadığına ve anlatanların Risale-i Nur meslek ve meşrebine sadâkatine göre değerlendirilmelidir.

Bu birinci husus…

İkincisi: Bediüzzaman Hazretlerinin hayatında Mehmet Feyzi Efendi’ye lügat hazırlamasını emir buyurmuşlar. O da, “Asa-yı Musa”nın arkasına 600’e yakın kelimeden oluşan bir lügat hazırlayarak Üstada gönderir ve duâsını alır.

Bediüzzaman Emirdağ Lâhikasındaki bir mektupta ondan sitayişle bahseder. (Emirdağ Lâhikası, 386.) İhsan Atasoy “Mehmet Feyzi Efendi” isimli kitabında bu hususa geniş yer verir. (Mehmet Feyzi Efendi, s. 35-383.)

Sayfanın altına bakınca huzur bozuluyor, feyiz kaçıyorsa kitabın arkasına bakınca daha çok bozulmaz mı? Mânâ dağılmaz mı? Ayrı bir lügate baksa Risaleden daha uzaklaşmaz mı? Bu durumda Lügat’e bakmanın yasaklanması lâzım! Bediüzzaman’ın talebelerinden Abdullah Yeğin “Yeni Lügat”ını neden yazdı acaba?

Üçüncüsü: İhsan Atasoy Ağabeylerin hatıralarını toplayıp kitaplaştırmıştır. Hüsnü Bayram Ağabeyin hayat ve hatıralarını toplamış, ama Hüsnü Ağabey, “Ben vefat edince bu kitabı bastırın” dediği için henüz yayınlanmadı. Bir gün Risale-i Nur dersinde bundan bahseden Atasoy yukarıdaki hatırayı anlattı.

Ancak şöyle:

“Üstadım sayfanın yanına bir çizgi çeksek, oraya kelimeleri yazsak veya altına bir çizgi çeksek ve oraya kelimeleri yazsak ne dersin?” deyince Üstadımız, “Olur kardeşim… Ancak lügatle fazla meşguliyetle manayı dağıtmamaya dikkat etmeli” demiştir.

İhsan Atasoy devamla: “Üstadımız buna karşı olsaydı ‘Olur kardeşim’ demez, ‘Olmaz kardeşim’ derdi. Bu sebeple Yeni Asya Neşriyat’ın yaptığı sayfa kenarına kelimeleri koyması doğrudur, güzel bir hizmettir” dedi…

Bu hatıranın İhsan Atasoy tarafından anlatılan şekli budur.

Son olarak…

Çeşitli kaygılarla Risale-i Nurlar devlet tekeline alınıp Diyanet’in uhdesine verildiği günlerde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez başkanlığındaki Risale-i Nur’ları neşreden yayınevleri toplantısına Yeni Asya Neşriyat Koordinatörü Abdullah Eraçıkbaş da katılmıştı.

Bu toplantıda M. Görmez, “Bir akademisyen olarak ben Risale-i Nurların dipnotlu ve lügatçeli olarak basımına taraftarım. Ancak ağabeyler böyle olsun istemiyorlar. Sizler ne diyorsunuz?” diye sorar…

Abdullah Eraçıkbaş da “Efendim onlar böyle diyorlar, ama onların bütün dijital ortamda hazırladıkları ve neşrettikleri Külliyatların hepsinde lügat ve âyetler ile hadislerin açıklaması bulunmaktadır. Buna ne diyeceğiz?” deyince hiçbirinden ses çıkmamıştır.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )