Nurdan Haber

Yargıtay’ın 150. Yılının kutlanması bizim hukuk tarihimize ters açıdan bakıştır

Yargıtay’ın 150. Yılının kutlanması bizim hukuk tarihimize ters açıdan bakıştır
07 Mart 2018 - 23:11

TÜRK HUKUK TARİHİNDE YARGITAY VE KANUN YOLLARI

Yargıtay’ın 150. Yılının kutlanması bizim hukuk tarihimize ters açıdan bakıştır. Çünkü 150. Yıl deyimi batı tarzı Yargıtay arayışlarından doğan ama Ahmed Cevdet Paşa’nın gayretleriyle millî köklere de dayandırılan son döneme yani Tanzimat sonrasına ait bir gelişmedir. Yoksa bütün hukuk tarihimiz açısından böyle bir şeyi düşünmek yanlış ve üzücüdür. Bilinmelidir ki, başkalarının kavramlarıyla kendi dünyanızı kuramazsınız. Köksüz ağaç meyve vermez. Köklere inemezseniz göklere yükselemezsiniz. Köklerle ilişki kurarken geçmiş de tartışılmalı ve sorgulanmalıdır.

Evvela şunu belirtmeliyim ki, Yargıtay’ın 150. Yılının kutlanması, hukuk tarihimiz açısından en azından aşağılık kompleksidir ve üzücüdür. Yukarıda izah ettiğimiz gibi, 1000 yıldır İslam Hukukunu hukuk sistemi olarak kabul eden Türk Hukuk Tarihinde bütün kanun yolları olduğu gibi, Temyîz kurumları da mevcuttur. Abbasilerdeki Dîvân-ı Mezâlim de Divân-ı Adl de ve elbetteki onların Kâdil-Kudâtlığını yapmış olan İmam Ebu Yusuf da, elbetteki Yargıtay görevini üstlenen kurumu temsil etmektedir. Selçuklularda ve diğer Müslüman Türk Devletlerinde bu kurum Kâdîleşkerlik ve Kâdîl-Kudâtlık gibi müesseselerle devam edegelmiştir.

Osmanlı Devletinde bu görev Kazaskerlik Müessesesi ile devam etmiş ve Rumeli Kazaskeri Yargıtay Birinci Başkanı gibi vazife ifa etmiştir.

Tanzîmât ilan edilmeden evvel, Osmanlı Devletinin hal-i pür melali ortadadır. Ancak Avrupa Devletlerinin baskısı ile hukuk sisteminde düalizm başlamıştır ve otomotikman Kazaskerlik makamının tek Yargıtay kurumu özelliği ortadan kalkmıştır. 1838 yılından sonra ihdâs edilen Meclislerle, Osmanlı Devleti kendi yürüyüşünü iptal etmiş; ama başkasının yürüyüşünü de öğrenememiştir. Her konuda olduğu gibi, Yargıtay konusunda da Batı Hukukunun taklidini isteyen arayışlara karşı, kıymetli hukukçu Ahmed Cevdet Paşa, Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye adıyla merkezde yüksek bir adlî mahkemenin kurulmasına vesile olmuş ve bununla iki mesaj vermiştir:

Birincisi, bizim tarihimizde bu kurumlar vardır. Nitekim Devvânî’nin konuyla alakalı Risâlesini tercüme ederek temyiz kurumunun Abbasilerden beri var olduğunu göstermiştir.
İkincisi, tıpkı şer’î hükümlere dayanan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye gibi yeni bir Yargıtay kurumunun şer’î hükümler çerçevesinde kurulması mümkündür.

Bu arada düalizm sebebiyle Kazaskerlerin yetkileri yok hükmüne inince, Şer’î Yargılama konusunda da adım atılmıştır. Şer’iye Mahkemelerinin sadece Ahvâl-i Şahsiyeye indirgenen dava konularında iki kurum teşekkül etmiştir:
Birincisi, Fetvâhâne-i ‘Âli’dir ki, son zamanlara doğru Şer’iye Mahkemelerinin kararlarını bozan yahud onayan Şer’î Yargıtay haline gelmiştir.

İkincisi, şer‘iye mahkemelerinin üstünde bulunan Fetvâhâne-i Ali de şer‘iye mahkemelerinin karârları hususunda temyîz ve istinâf yetkilerine sahip yüksek bir mahkeme olarak 1292/1875 tarihinde kurulmuştu. Zaten burada halledilemeyen da‘vâlar, Meclis-i Tetkikat’a havâle edilecekti.

 

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )