Nurdanhaber – Haber Merkezi
قَالُوا Bu unvan, onların sözleriyle kalpleri bir olmadığına ve söyledikleri sözler mahzan riya ve müdahene perdesi altında kendilerine yapılan ithamları def’ ve mü’minlerden celb-i menafi ile sırlarına vâkıf olmak azminde bulunduklarına işarettir.
اٰمَنَّا makamın iktizasıyla bu kelimenin tekidler ile müekked olarak zikredilmesi lâzım iken tekidsiz zikri, kalplerinde tahrik edici bir şevkin, bir aşkın bulunmadığından sözlerini şiddetsiz ve tekidsiz serseriyane söylemiş olduklarına işarettir.
Ve keza onların tekidleri, adem hükmünde olup mü’minlere inandıramadıklarına işarettir.
Ve keza اٰمَنَّا kelimesiyle; nifaklarına örttükleri perde pek zayıf olduğundan, tekid ve teşdid edildiği takdirde yırtılması ihtimali olduğuna işarettir. Çünkü tekid, teşdid, şüpheye dâîdir. Şüphe ise tahkikata bâistir. Tahkikat yapıldığı takdirde, boyaları meydana çıkar.
اٰمَنَّا nın cümle-i fiiliye ile zikri ise imanlarının sabit ve devamlı olduğunu, mü’minlere inandırmak imkânını bulamadıklarına; yalnız menfaatleri celb, esrara muttali olmak maksadıyla mü’minlere müdahene ve tasannu yapmakla ihdas-ı iman ettiklerine işarettir.
وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَيَاطٖينِهِمْ قَالُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ Evvelki âyetle bu âyetin birbirine olan atıfları, onların mesleksiz, sebatsız olduklarına işarettir.
اِذَا nın ifade ettiği cezmiyet, itiyad ettikleri fesat ve ifsad iktizasıyla şeytanlarına gitmelerini zarurî bir vazife bildiklerine işarettir.
خَلَوْا tabiri, cinayetlerinden korktuklarından tesettür ve gizlenmek istediklerine işarettir.
اِلٰى kelimesinin خَلَوْا kelimesiyle daha uygun olan مَعَ kelimesine tercihen zikredilmesi, iki şey içindir. Birisi: Acz ve zaafları yüzünden iltica etmeye mecbur olmalarıdır. İkincisi: Fitne ve ifsad iktizasıyla, mü’minlerin sırlarını kâfirlere îsal etmektir. Bu iki manayı مَعَ ifade edemez.
شَيَاطٖينِهِمْ Bu unvan, reislerinin şeytanlar gibi gizlenip vesveseleri ilka ettiklerine ve şeytanlar kadar muzır olduklarına ve şeytanlar gibi şerden maada bir şey tasavvur etmediklerine işarettir.
قَالُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ Yani “Sizinle beraberiz.” Bu cümle ile nefislerinin tezkiyesine, ahidlerinin tecdidine, mesleklerinde sabit kaldıklarına işaret etmişlerdir. Yalnız bu cümlenin muhataplarında münafıkların münkirleri bulunmadığı halde tekidleştirilmiştir. وَاِذَا لَقُوا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قَالُٓوا اٰمَنَّا cümlesinin muhatapları hep münkir oldukları halde tekidsiz bırakılmıştır. Bunun esbabı ise birinci cümleyi şevksiz, aşksız; ikinci cümleyi ise aşk u şevkle söylediklerine işarettir.
Şeytanlarına söyledikleri cümleyi ismiye şeklinde, mü’minlere karşı söylediklerini, cümle-i fiiliye suretinde zikretmeleri; maksatlarının burada ahidlerine sabit ve devamlı kaldıklarını ispat; orada ise yalnız imana geldiklerini ihdas ettiklerine işarettir.
اِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُنَ Yani “Bizler mü’minlere karşı, ancak istihza edici insanlarız.”
(İşârât’ül-İ’câz fî Mezann’il-İcâz Sh: 114 – 115) (Y)