Nurdan Haber

Kabirden ve kabre girip yatmaktan tevahhuş etme!

Kabirden ve kabre girip yatmaktan tevahhuş etme!
10 Eylül 2018 - 0:20

Şule

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan, büyük bir ölçüde tekrar ettiği ihya-yı arz ve toprak unsuruna nazar-ı dikkati celbettiğinden kalbime şöyle bir feyiz damlamıştır ki:

Arz, âlemin kalbi olduğu gibi toprak unsuru da arzın kalbidir. Ve tevazu, mahviyet gibi maksuda îsal eden yolların en yakını da topraktır. Belki toprak, en yüksek semavattan Hâlık-ı semavata daha yakın bir yoldur. Zira kâinatta tecelli-i rububiyet ve faaliyet-i kudrete ve makarr-ı hilafete ve Hay, Kayyum isimlerinin cilvelerine en uygun topraktır. Nasıl ki arş-ı rahmet su üzerindedir. Arş-ı hayat ve ihya da toprak üstündedir. Toprak, tecelliyat ve cilvelere en yüksek bir âyinedir.

Evet, kesif bir şeyin âyinesi ne kadar latîf olursa o nisbette suretini vâzıh gösterir. Ve nurani ve latîf bir şeyin de âyinesi ne kadar kesif olursa o nisbette esmanın cilvelerini cilâlı gösterir. Mesela, hava âyinesinde yalnız şemsin zayıf bir ziyası görünür. Su âyinesinde şems, ziyasıyla görünürse de elvan-ı seb’ası görünmüyor. Fakat toprak âyinesi, çiçeklerinin renkleriyle şemsin ziyasındaki yedi rengi de gösterir. اَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهٖ وَ هُوَ سَاجِدٌ olan hadîs-i şerif, bu sırra işareten şehadet eder. Öyle ise arkadaş, topraktan ve toprağa inkılab etmekten, kabirden ve kabre girip yatmaktan tevahhuş etme!

İ’lem eyyühe’l-aziz! Aklım yürüyüş yaparken bazen kalbimle arkadaş olur. Kalp zevkiyle bulduğu şeyi akla veriyor. Akıl bervech-i mutad bürhan şeklinde bir temsil ile ibraz ediyor. Mesela, Fâtır-ı Hakîm’in kâinattan sonsuz bir uzaklığı olduğu gibi sonsuz bir kurbiyeti de vardır.

Evet, ilim ve kudretiyle bâtınların en bâtınında bulunduğu gibi fevklerin de en fevkinde bulunuyor. Hiçbir şeyde dâhil olmadığı gibi hiçbir şeyden de hariç değildir.

Evet, âsâr-ı rahmetine mazhar olan sath-ı arzda mamulat-ı kudrete bak ki bir parça bu sırra vâkıf olasın. Mesela, biri arzda diğeri semada veya biri şarkta diğeri garpta iki şeyi bir anda yaratan Sâni’in, o yaratılan şeylerin arasındaki uzaklık kadar uzaklığı lâzımdır.

Ve keza her şeyin kayyumu olduğu cihetle de her şeyin nefsinden daha ziyade bir kurbiyeti de vardır. Bu sır, daire-i vücub, tecerrüd ve ıtlak hasaisindendir. Ve fâil-i aslînin mahiyetiyle, zıllî olan münfail arasındaki mübayenet-i lâzımesidir. Mesela şems, timsallerine kayyum olduğu için fevka’l-had onlara bir kurbiyeti vardır. Âyinedeki zıll ve gölge ile semada bulunan asıl arasındaki mesafe kadar da bu’diyeti vardır.

***

Kaynak: Risale-i Nur

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )