Nurdan Haber

Hârikaların nevileri

Hârikaların nevileri
23 Aralık 2018 - 0:20

İŞARATÜ’L-İ’CAZ

Sure-i Bakara 23-24. Ayetler

Nübüvvet Hakkında

وَاِنْ كُنْتُمْ فٖى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهٖ وَادْعُوا

شُهَدَٓاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ ۞ فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا

فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتٖى وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرٖينَ

 

Hülâsa: Mademki Kur’an, bütün zamanlardaki bütün insanlara nâzil olmuştur, şu şüphe addettikleri umûr-u selâse Kur’an’a nakîse değil, Kur’an’ın yüksek i’cazına delillerdir. Evet, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ı talim eden Cenab-ı Hakk’a kasem ederim ki o Beşîr ve Nezîr’in (asm) basar ve basîreti, hakikati hayalden tefrik edememekten münezzehtir, celildir, celîdir veya insanları kandırarak mağlatalara düşürtmekten meslek-i âlîleri ganidir, âlîdir, temizdir, tahirdir.

YEDİNCİ MESELE: Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın izhar ettiği mahsûs ve zahirî ve insanlarca meşhur ve malûm olan hârika ve mu’cizelerinin ekserisi, tarih ve siyer kitaplarında mezkûrdur ve aynı zamanda, muhakkikîn-i ulema tarafından izah ve beyan edilmişlerdir. Binaenaleyh tafsilatını o kitaplara havale ile yalnız o hârikaların nevilerini icmalen izah edeceğiz.

Evet, Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın zahirî hârikalarının her birisi âhâdî olup mütevatir değilse de o âhâdîlerin heyet-i mecmuası ve çok nevileri, mütevatir-i bi’l-manadır. Yani lafız ve ibareleri mütevatir değilse de manaları çok insanlar tarafından nakledilmiştir. O hârikaların nevileri üçtür:

Birincisi: “İrhasat” ile anılmaktadır ki Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın nübüvvetinden evvel zuhur eden hârikalardır. Mecusi milletinin taptığı ateşin sönmesi, Sava Denizi’nin sularının çekilmesi, Kisra Sarayı’nın yıkılması ve gaibden yapılan tebşirler gibi şeylerdir. Sanki o hazretin (asm) zaman-ı veladeti, hassas ve keramet sahibi imiş gibi o zatın kudum ve gelmesini şu gibi hâdiseler ile tebşiratta bulunmuştur.

İkinci Nevi: İhbarat-ı gaybiyedir ki bilâhare vukua gelecek pek çok garib şeylerden bahsetmiştir. Ezcümle, Kisra ve Kayser’in definelerinin İslâm eline geçmesi, Rumların mağlup edilmesi, Mekke’nin fethi, Kostantiniye’nin alınması gibi hâdisattan haber vermiştir. Sanki o zatın cesedinden tecerrüd eden ruhu, zaman ve mekânın kayıtlarını kırarak istikbalin her tarafına uçup gezmiş ve gördüğü vukuatı söylemiştir ve söylediği gibi de vukua gelmiştir.

Üçüncü Nevi: Hissî hârikalardır ki muaraza zamanlarında kendisinden talep edilen mu’cizelerdir. Taşın konuşması, ağacın yürümesi, ayın iki parçaya bölünmesi, parmaklarından su akması gibi… Tefsir-i Keşşaf’ın müellifi Zemahşerî’nin dediğine göre, o hazretin bu nevi hârikaları bine bâliğ olmuştur. Ve bir kısmı da mütevatir-i bi’l-manadır. Hattâ Kur’an’ı inkâr edenlerden bir kısmı, inşikak-ı kamer manasında tasarruf etmemişlerdir.

Sual: İnşikak-ı kamer bütün insanlarca kesb-i şöhret etmesi lâzım bir mu’cize iken âlemce o kadar şöhret bulmamıştır. Esbabı nedir?

Cevap: Matla’ların ihtilafı ve havanın bulutlu olmasının ihtimali ve o zamanda rasathanelerin bulunmaması ve vaktin uyku gibi gaflet zamanı olması ve inşikakın âni olması gibi esbabdan dolayı, herkesçe o vak’anın görünmesi ve malûm olması lâzım gelmez. Maahâzâ Hicaz matlaıyla matla’ları bir olan yerlerde, o gece yollarda bulunan kervan ve kafilelerden naklen, inşikakın vukua geldiği hakkında çok rivayetler vardır. (*[4])

Üçüncü nevi mu’cizelerin reisi ve en büyüğü, Kur’an-ı Azîmüşşan’dır ki yedi vecihle mu’cize olduğuna mezkûr âyetle işaret edilmiştir.

Arkadaş! Şu meseleleri az çok fehmettin. Şimdi bu âyetin mâkabliyle olan cihet-i irtibatına bakalım:

Evet, İbn-i Abbas’ın (ra) يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا âyetindeki “ibadet”i tevhidle tefsir ettiğine nazaran, evvelki âyet ispat-ı tevhid hakkındadır, bu âyet de ispat-ı nübüvvet hakkındadır. Nübüvvet-i Muhammediye (asm) ise tevhidin en büyük bir delilidir. Demek ki bu iki âyet arasında cihet-i irtibat, aralarındaki dâlliyet ve medlûliyet alâkasıdır. Yani biri delil, diğeri medlûldür. Nübüvvetin ispatı ancak mu’cizeler ile olur. En büyük mu’cizesi ise Kur’an-ı Kerîm’dir. Evet, Kur’an’ın mu’cize olduğu, âlem-i İslâmca kabul ve tasdik edilmiş bir hakikattir. Amma muhakkikîn-i ulema tarafından, Kur’an’ın vücuh-u i’cazı hakkında ihtilaf vaki olmuştur. Yani i’cazını intac eden cihetler çoktur. Her bir muhakkik, bir ciheti tercih ve ihtiyar etmiştir; aralarında muhalefet, müsademe yoktur.

 

 

Kaynak: Risale-i Nur

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )