Nurdan Haber

Beşerin aczini intac eden illet ve sebep nedir?

Beşerin aczini intac eden illet ve sebep nedir?
29 Aralık 2018 - 0:20

İŞARATÜ’L-İ’CAZ

Sure-i Bakara 23-24. Ayetler

Nübüvvet Hakkında

وَاِنْ كُنْتُمْ فٖى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهٖ وَادْعُوا

شُهَدَٓاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ ۞ فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا

فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتٖى وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرٖينَ

 

بِسُورَةٍ ilâ âhir… Bu tabirden anlaşılır ki onların ilzamları, aczleri son hadde bâliğ olmuştur. Zira dokuz dereceye bâliğ olan tahaddinin yani muarazaya davet etmenin tabirleri, tabakaları vardır.

1- Yüksek nazmıyla, ihbarat-ı gaybiyesiyle, ihtiva ettiği ulûmu ve âlî hakaikiyle beraber tam bir Kur’an’ın mislini, ümmi bir şahıstan getiriniz.

2- Eğer böylece mislini getirmek tâkatinizin fevkinde ise beliğ bir nazımla uydurma şeylerden olsun, getiriniz.

3- Eğer buna da kudretiniz olmazsa on sure kadar bir mislini yapınız.

4- Bu da mümkün olmadı ise uzun bir surenin mislini yapınız.

5- Eğer bu da size kolay değilse kısa bir surenin misli olsun.

6- Eğer ümmi bir şahıstan imkân bulamadı iseniz âlim ve kâtip bir adamdan olsun.

7- Bu da olmadığı takdirde, birbirinize yardım etmek suretiyle yapınız.

8- Buna da imkân bulunamadığı takdirde, bütün ins ve cinlerden yardım isteyiniz ve bütün efkârın neticelerinden istimdad ediniz. Neticeleri, tamamen yanınızda bulunan kütüb-ü Arabiyede mevcuddur. Bütün kütüb-ü Arabiye ile Kur’an arasında bir mukayese yapılırsa Kur’an mukayeseye gelmez. Çünkü hiçbirine benzemiyor. Öyle ise Kur’an ya hepsinden aşağıdır veya hepsinden yukarıdır. Birinci ihtimal bâtıl ve muhaldir. Öyle ise hepsinden yukarı, fevka’l-küll bir kitaptır. On üç asırdan beri misli vücuda gelmemiştir, bundan sonra da vücuda gelemeyecektir, vesselâm.

9- “Bizim şahitlerimiz yoktur. Eğer muarazaya girişsek bizi destekleyecek kimse yoktur.” diye gösterdikleri o bahaneyi de def’etmek için “Şühedanıza da müsaade edilmiştir. Onları da çağırın, size yardım etsinler.”

İşte bu tabakalara dikkat edilirse muarazanın şu mertebelerine işareten, Kur’an-ı Kerîm’in yaptığı îcaz ile gösterdiği i’caza bir şuâ görünür.

Arkadaş! Kur’an-ı Kerîm’den en kısa bir sureye muaraza etmekten beşerin aczi, mezkûr izahat ile sabit oldu. Amma i’cazın limmiyet ciheti kaldı. Yani beşerin aczini intac eden illet ve sebep nedir? Evet, Kur’an ile muaraza ve mübarezeye çıkan insanların kuvveti Cenab-ı Hak tarafından körleştirilerek, muarazayı yapabilecek kabiliyetten sukut ettirilmiştir. Fakat Abdülkahir-i Cürcanî, Zemahşerî, Sekkakî gibi belâgat imamlarınca beşerin kuvveti Kur’an’ın yüksek üslup ve nazmına yetişemediğinden, aczi tezahür etmiştir.

Bir de Sekkakî demiştir ki: “İ’caz zevkîdir, tarif ve tabir edilemez.” مَنْ لَمْ يَذُقْ لَمْ يَدْرِ Yani fikri ile i’cazı zevk etmeyen, tarif ile vâkıf olamaz; bal gibidir. Lâkin Abdülkahir’in iltizam ettiği veche göre, i’cazı tarif ve tabir etmek mümkündür. Biz de bu vechi kabul ediyoruz.

Sual: “Taife”, “necm”, “nevbet” kelimeleri “sure” kelimesinin vazifesini ifa edebilirler. “Sure” kelimesinin onlara tercihen zikrinde ne vardır?

Cevap: Onları şüphelerinin menşei ile ilzam ve boğmaktır. Şöyle ki:

Onları şüpheye düşürten, güya Kur’an’ın def’aten nâzil olmamasıdır. Demek Kur’an, def’aten nâzil olmuş olsaydı Allah’ın kelâmı olduğunda şüpheleri olmazdı. Lâkin parça parça nâzil olduğundan, şüphelerine bâis olmuştur ki “Bu, beşerin kelâmıdır, parça parça yapılışı kolaydır, biz de yapabiliriz.” diye şüpheye düştüler. Kur’an-ı Kerîm de onların kolay zannettikleri yolu, بِسُورَةٍ tabiriyle ihtar ve “Haydi mislini getiriniz de sizin kolay zannettiğiniz parça parça şeklinde olsun.” diye onları kolay addettikleri yolda boğmuştur. Ve keza Zemahşerî’nin beyanı vechiyle, Kur’an-ı Kerîm’in surelere taksim edilmiş bir şekilde nâzil olmasında çok faydalar vardır. Evet, çok garib letaifi hâvi olduğu için şu üslub-u garib ihtiyar edilmiştir.

مِنْ مِثْلِهٖ deki zamir ya Kur’an’a râcidir yani “Kur’an’ın mislini getiriniz.” veya Hazret-i Muhammed’e (asm) aittir. Yani “Bir sureyi o zatın (asm) misli olan ümmi bir şahıstan getiriniz.” Lâkin birinci ihtimale göre ibarenin hakkı مِثْلِ سُورَةٍ مِنْهُ iken iktizanın hilafına بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهٖ denilmiştir. Bunun esbabı: Çünkü birinci ihtimalde, ikinci ihtimalin de mülahazası ve riayeti lâzımdır. Zira yalnız Kur’an’ın mislini getirmekle mesele bitmiş olmuyor. Ancak ümmi bir şahıstan getirilmesi lâzımdır ve muarazanın tamamiyetine şarttır. İşte bunun için hem مِنْ مِثْلِهٖ deki zamirin Kur’an’a râci olması lâzımdır hem ibarenin tebdili lâzımdır ki her iki ihtimal mer’î olsun.

Ve keza muarazanın tamamiyeti, yalnız bir surenin mislini getirmekle olmuyor. Ancak Kur’an’ın tamamına misil olacak bir mecmudan, bir kitaptan alınan bir surenin mislini getirmek şart olduğuna işarettir.

Ve keza nüzulde Kur’an’ın emsali olan kütüb-ü semaviyeye zihinleri çevirir ki aralarında yapılacak muvazene ile Kur’an’ın ulviyeti anlaşılsın.

Kaynak: Risale-i Nur

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )