Nurdan Haber

Yeniden Nurdan Haber: “İman, Ümit, İhlas ve İttihad”

Yeniden Nurdan Haber: “İman, Ümit, İhlas ve İttihad”
Dr. Mehmet Rıza Derindağ( mehmetriza@nurdanhaber.com )
02 Ekim 2019 - 10:12

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

‎يُر۪يدُونَ اَنْ يُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ ِباَفْوَاهِهِمْ وَيَاْبَى اللّٰهُ اِلآَّ اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

“İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.” İlk Eserler/10

İslam memleketlerinin parça parça olduğu, her yerin Kerbelaya her günün aşureye döndüğü bir vakit diliminde, zulmetin, dalaletin, inkar ve küfrün bütün beşeriyeti karanlık bulutlarla sardığı bir hengamede Hazreti Bediüzzaman,Muazzez Üstad; Müceddid-i Ekber, Müşfik Muallim, Müellif-i Nur, “ey Burc-u Suad bilse ki dünya seni kimsin, Asara taşıp bin senedir beklediğimsin” hitabının muhatabı, asr-ı ahirin tercüman-ı hakikatı, iman muallimi, fedakâr ve vefakâr Üstad, bir iman fedâisi, bir islam mücahidi şu asrın minaresinin başında durmuş müminlere iman dersi veriyor, ümitvar olmayı talim ediyor, ihlas reçetesi sunuyor, ittihad’a davet ediyor… ye’s ve ümitsizliği parça parça ediyor, küfrün belini kırıyor, münafıkların ve masonların planlarını darmadağın ediyor…
Necib Üstadımızın serapa hakikat talim ve daima tazelenen tedrisleri aynı manayı, aynı ruhu, aynı iklimi her ne şart altında olursa olsun sadık talebelerine ifaza ediyor.
Bu Nur İkliminin baharını, bu Nuristanın güllerini, ve nihayet herseyde Cenab-ı Hakk’ın Esma-i Hüsnasının izini, özünü ve yüzünü gören ve gösterebilen muharrirlerin bizleri davet ettiği sanal dünyanın Nurdanhaber’inin yeni başlangıcını sürur ve şükürle öğrenmiş bulunuyoruz.
Müsebbiblerini tebrik ediyorum. İnşaallah zaman zaman müjdeli ve nurlu Ahbar-ı Nuriyeyi paylaşacağımız bir zemin olacak burası.
Ve işte o haberlerin en güzeli, aylardan beri beklediğimiz, hasretle yolunu gözlediğimiz güzel bir günün muştusuyla Nurdanhaber yayına başlıyor; Bediüzzaman Hazretlerinin hayattaki son varisi,  manevi evladı ve hizmetkarı Hüsnü Bayramoğlu ağabeyin tertib ve takip ettiği;
Aylık, umumî İhlas-Uhuvvet dersleri 6 Ekim Pazar günü Esenyurt Hizmet Vakfı Medresesinde başlıyor.

Başlığa dört nokta yazdım. Belki herbiri ayrı bir makalenin başlığı olacak mevzuları bir yazıya sıkıştırmak insicama muvafık gelmeyecek. Fakat vahdet-i mesele cihetiyle aralarındaki münasebetin vücudu okuyucuları usandırsa da ve uzun olsa da nihayeti nihayet derecede mühim olduğundan bir yazıda hepsini içtima etmeyi münasip gördüm. Okuyacakların sıkılmamaları temennisiyle arzediyorum;
Evvela: İMAN; Bütün Peygamberlerin ve Peygamberimiz, Önderimiz Muhammed Mustafa’nın (sav) ve Onların varisleri olan hakiki ulemanın ve Bediüzzaman Said Nursi’nin en büyük davası iman davası olmuştur. İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi iman’dır. Bu hayat seyahatında bize elzem en mühim azık iman’dır. Saadet-i ebediyenin anahtarı iman’dır.
– îmân bir mânevî Tûba-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Sözler/18
– selâmet ve emniyet, yalnız İslâmiyet’te ve îmandadır Sözler/18
– her hakiki hasenat gibi cesaretin dahi menbaı; îmândır, Sözler/20
– zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız îmân ve itaat iledir.” Sözler/156 gibi binlerle vecizeleri imanın ehemmiyet ve kıymetini ifade etmekle beraber Bediüzzaman’ın asrın hekimi olarak asrın hastalığını za’f-ı iman olarak teşhis etmiş ve tedavisini de Eczahane-i Kuraniyeden almış olduğu edviyelerle asrın hastalıklı vicdan ve dimağına sunmuştur.
– “ İmân ve İslâmiyet’in ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve bir âlimin gizliden gizliye dahi bir tek dîni eser neşredemediği fecâat devrinde, Bediüzzaman nefyedildiği yerlerde, zâlim müstebitlerin tarassudat ve tazyikatı içinde, gizliden gizliye yüzotuz adet îmânî eser telif ve neşretmiştir. Bununla beraber, geceleri pek az bir uykudan sonra, esaret altında inleyen İslâm Milletleri’nin necat ve salâhı için dualar etmiş, dergâh-ı İlâhiye’ye iltica ederek yalvarmıştır. Sözler/816”
NurdanHaber zamanımızın bu amansız derdi olan ve farklı hallerde- bazen ibadet noksanlığı, bazen vurdumduymazlık, bazen hadis ve sünnet düşmanlığı ve hatta bazen bid’alara tarfgirlik suretinde kendisini gösteren imansızlık salgınına Risale-i Nur’dan ilaçlar ve reçeteleri sunacak bir eczanene vazifesi görmesi dua ve niyazındayım.
Saniyen; “ümit”…
mümin ‘in dünyasında ye’se yer yok. Hz. Üstad “Âyâ görmüyor musun ki, bir adamın cüz’î bir emirden me’yus olması ve vehmî bir emelden ümidi kesilmesi ve ehemmiyetsiz bir işten inkisar-ı hayale uğraması sebebiyle tatlı hayaller ona acılaşıyor. Şirin vaziyetler onu tâzib ediyor. Dünya ona dar geliyor, zindan oluyor. Mesnevi-i Nuriye/147” buyuruyor. Bu bir vesvese ve şeytan işidir. Mümin ümitli olacak. Hz. Üstad başka bir yerde “Onları canlandıran emeldir ve bizi öldüren yeistir. Meşhurdur ki, biri demiş: “Eğer bir nokta-i istinad bulsam, küre-i zemini yerinden oynatırım.” Bu faraziyede acib bir nokta vardır. Demek bu küçücük insan, nokta-i istinad bulsa, küre gibi büyük işleri çevirebilir. Asâr-ı Bedîiyye/160” diyor. O nokta-i istinad Kur’an ve sünnettir ve bu asırda onların bu asrın fehmine dersi Risalei Nur’dur. Bizim elimizde emelimize kuvvet verecek böyle bir nokta-i istinadımız var.
Bu gelen sual ve cevap fezlekem de arza çalıştığım manayı fevkalade izah ve isbat ediyor;

{Dehşetli ve hakikatlı bir sual. -Müellif-}

Sual: Heyhat! Bize teselli veren şu ulvî emeli ye’se inkılab ettiren etrafımızda hayatımızı zehirlettirmek ve devletimizi parça parça etmek için ağızlarını açmış o müdhiş yılanlara ne diyeceğiz?

C- Korkmayınız!. Medeniyet, fazilet, hürriyet; âlem-i insaniyette galebe çalmağa başladığından, bizzarûre terazinin öteki gözü şey’en fe-şey’en hafifleşecektir. Farz-ı muhal olarak, (Allah etmesin) eğer bizi parça parça edip öldürseler; emin olsunlar, biz yirmi olarak öleceğiz, üçyüz olarak dirileceğiz. Başımızdan rezail ve ihtilafatın gubarını silkip, hakikî münevver, müttehid olarak kervan-ı benî beşere pişdarlık edeceğiz. Biz en şedid, en kavî ve en bakî hayatı intac eden öyle bir ölümden korkmayız. Biz ölsek de, İslâmiyet sağ kalır.

‎فَكُلُّ اٰتٍ قَر۪يبٌ
Asâr-ı Bedîiyye/328

Yani rahmet-i İlahiyeye kuvvetli ümid beslemek. Bu ümidimize şevk verecek ve bizleri sa’y-u gayrete getirecek ve himmetimizi pervaz ettirecek haberleri Nurdanhaber’de okuyacağımız umudu beni heyecanlandırıyor.

İman ve ümit dedik… bu iki kanada hayat verecek husus ise ihlas’tır. “

Salisen ; “ihlas”
“Hem ihlâs ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmaktır. Lem’alar/171
Biz Nurdanhaber’e rızay-ı ilahi noktasından bakıyor ve bir ibadet neşvesi içinde yazıları kaleme alıyoruz. “İbadetin ruhu, ihlâsdır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faideler, hikmetler yalnız müreccih olabilirler; illet olamazlar. İşârât-ül İ’caz/95” Cenab-ı Hak şu ihlas-ı tammeye hepimizi muvaffak eylesin. Bediüzzaman’ın ihlas risalelerine havale edip şimdilik mevzuun dördüncü ayağına geçiyorum.

Rabian; “ittihad”!
Mikro planda ferdler ve cemaatler bazında, makro planda devletler milletler muvazenesinde gayemiz, hedefimiz, şaşmaz rotamız “ittihad’tır”.
İttihadımızın sınırları bellidir. Önderimiz Efendimiz (sav)dır, kitabımız Kur’an’dır. Davet Kur’an ve sünnetedir. Bediüzzaman Peygamberimizin vekilidir. Risale-i Nur ise Kur’an’ın bu asra bir dersidir. Bizler de hizmetkarız. Hizmet ile mahkumuz. Benlik, enaniyet, liderlik, önde görünmek gibi hodfuruşane ve sakil ahval-i süfliyeden kaçıyoruz. Hizmetkarız. Hademeyiz. Hademe’nin gemide ne kadar iddiası varsa o kadar iddiamız var.
İttihad yanlış anlaşılmamalıdır. Mesela makro planda sırf müslümanım diyor diye bir zalimle ittifak edemeyiz, bir eşkıya ile eli kanlı bir diktatörle faraza ittihad edemeyiz, darbecilerle ittihad edemeyiz. Velhasıl münafıklarla, müşriklerle, kökü dışarda dal ve budakları içimizde küresel güçlerin piyonlarıyla nasıl müttefik olunabilir. Aynen öylede bu Anadolu’nun DNA sı olan Anadolu Kültür ve Medeniyetinin ehl-i sünnet anlayışını yok etmek isteyen, Hadis düşmanları, sünnet düşmanları, bid’a taraftarlarıyla ittihad edemeyiz. Ve nihayet müsbet iman hizmetini baltalamak, sadmelere maruz bırakmak isteyen, Muazzez Üstad’ımızın meslek ve meşrebini tağyir etmek isteyen, kafa fenerlerini Nurun Nur ve Nurani desatirinden üstün gören ve ulvi addedenlerle de ittihad hak ve hakikate zulüm olacağından elbette ittihad’tan kasdımız bu da değildir.

O halde ehl-i sünnet çizgisinde bütün cemaat-i İslamiye ile ve lahikalar ile desatiri tayin olunan meslek ve meşrebin müsbet tabileri mabeyninde ittihad nasıl olmalıdır;

Evvela; “Hakkı Bulduktan Sonra Ehak İçin İhtilafı Çıkarma

Ey tâlib-i hakikat, mâdem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır. Bâzen hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen.

* * *

İslâmiyet, Selm ve Müsâlemettir: Dahilde Nizâ’ ve Husûmet İstemez

Ey Âlem-i İslâmî! Hayatın ittihatta. Ger ittihad istersen düsturun bu olmalı:

“Hüve’l-Hakku” yerine “Hüve Hakkun” olmalı. “Hüve’l-Hasen” yerine “Hüve’l-Ahsen” olmalı…

Her müslim kendi meslek, mezhebine demeli: “İşte bu haktır; başkasına ilişmem; başkaları güzelse, benim en güzelidir.”
Dememeli: “Budur hak, başkaları battaldır. Ya yalnız benimkidir güzeli; başkaları yanlıştır, hem çirkindir.”

Zihniyet-i inhisar, hubb-u nefisten geliyor, sonra maraz oluyor, nizâ’ ondan çıkıyor. Derd ile dermanlar,

Taaddüdü hak olur, hak da taaddüd eder. Hâcât ve ağdiyenin tenevvüü hak olur, hak da tenevvü eder.

İstîdad, terbiyeler tekessürü hak olur, hak da tekessür eder. Bir madde-i vâhide, hem zehir ve hem panzehir.

İki mîzâca göre.. mesâil-i fer’îde hakikat sabit değil, izâfî ve mürekkeb. Mükellefîn mîzaclar,

Ona bir hisse verip ona göre ederek tahakkuk ve terekküb, her mezhebin sahibi mühmel mutlak hükmeder.

Mezhebinin hududu ta’yinini bırakır temayül-ü mizaca; taassub-u mezhebî tâmime sebeb olur.

Tâmimin iltizamı sebeb olur nizaa. İslâmiyet’ten evvel tabakat-ı beşerde derin uçurumlar…

Hem tebâüd-ü acîbi istedi bir vakitte taaddüd-ü Enbiya, tenevvü-ü şerâyi’, müteaddid mezhebler.

Beşerde bir inkılâb İslâmiyet yaptırdı, beşer tekarüb etti, Şer’ etti ittihad, vâhid oldu Peygamber.

Seviye bir olmadı, mezheb taaddüd etti. Terbiye-i vâhide kâfi geldiği zaman ittihad eder mezhebler…
Sözler/776
Biz de sadakte Ey Muhterem Üstadımız diyoruz.
Bütün naks ve kusur ve hata leim olan nefsimin varsa bir hüsün ve cemal Kur’an lemaatı olan Risale-i Nur’larındır.
Herkes yahşi men yaman
Herkes buğday men saman
Vesselam….

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )