Bir Dünya Cenneti Tanzanya; Faaliyetlerimiz ve Türkiye
Dr. Mehmet Rıza DERİNDAĞ
Ey evliya-yı umûr! Tevfik isterseniz; kavânin-i âdetullaha tevfik-i hareket ediniz. Yoksa; tevfiksizlikle cevab-ı red alacaksınız. Zira, mâruf umum enbiyanın memalik-i İslâmiye ve Osmaniyeden zuhuru, kader-i İlâhiyenin bir işaret ve remzidir ki; bu memleket insanlarının makine-i tekemmülâtının buharı diyanettir. Ve bu Asya ve Afrika tarlasının ve Rumeli bostanının çiçekleri, ziya-yı İslâmiyetle neşv ü nemâ bulacaktır.
(Tarihçe-i Hayat/59)
Çare Derneği gönüllüleri ve dernek başkanımızla çıktığımız Afrika seyahatimizin Tanzanya durağındayız.
Çare Derneği Kenya, Burkina Faso ve Uganda’dan sonra Gana İstanbul Başkonsolosumuzun çağrısı ve arsa bağışı ile Gana’da, yetimlerin arzusu ve müderrislerin talepleriyle Kamerun ve Çad’da yetimhane, cami, medrese ve okul inşaatlarına başlıyor. Kıtada 16 ülkede çeşitli faaliyetler yürüten derneğin sahada ne kadar etkin ve müessir olduğunu, devlet kurumlarından elçiliklerimize mahalli halktan kanaat önderlerine kadar geniş bir kitlede kabule mazhar olduğunu müşahede etmek bizim için şükre vesile bir haldir.
Cenab-ı Hak dernek yönetiminden de; Afrika’da, Asya’da ve Uzakdoğu’da sahada koşturan kardeşlerimizden de ve bu hizmetlere sahabet eden gönüllülerimizden de razı olsun. Filipinler Moro bölgesinde dört yetimhane ve medreseler, Pakistan’da yetimhane ve medreselerle Yemen’de, Filistin’de sürekli devam eden projeler, Türkiye’de ihtiyaç sahiplerine mütemadiyen yapılan yardımlar ve nihayet Suriye’de kurulan köyler, evler, çadırlar, gıda yardımları ile külli bir insani ve İslami muavenet seferberliğinin adı oldu Çare…
Gelelim Tanzanya’ya…
Tanzanya diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi misyonerlik faaliyetlerinin yoğun yaşandığı; kiliseler, yurtlar ve fakir halkın maddi ihtiyaçları deruhte edilerek STK’lar yoluyla Hristiyanlaştırılmaya çalışılan bir ülke. Başbakan Julius Nyerere’nin zamanındaki sosyalist politikalar da Tanzanya’nın yatırımcılar (sömürgeciler yani) ve misyonerler tarafından açık pazar haline gelmesinde etkili olmuş. Tanzanya esasen iki devletin birleşmesinden oluşmuş bir yapı; Tanganyika, 1961’de İngiliz sömürge hükümetine karşı bağımsızlığını kazanmış ve üç yıl sonra da Zengibar adasıyla birleşerek Tanzanya adını almış. Ülkenin resmi dili Sewahili olmakla beraber lisans eğitiminde ve ticarette halen İngilizce geçerlidir.
Tanzanya’da nüfusun yüzde kaçının Müslüman olduğu yahut diğer dinlere mensup bulunduğu sorusu tam bir muamma. Mihmandarımız ve Çare Derneği Tanzanya Sorumlumuz ülkede Müslüman nüfusun kesinlikle diğer din nüfusundan çok yüksek olduğunu bu oranın neredeyse %65 civarında olduğunu devlet ve istatistik kurumunun nüfus sayımında din sorgulaması yapmadığını ifade ediyor. Yani ülke bilinçli olarak Müslüman nüfusu %30’larda gösteriyor ki bu 80’li yılların nüfus sayımlarına dayanan bir bilgi. Resmi kaynaklar ülkenin üçte birinin Müslüman üçte birinin Hristiyan ve geri kalanın da kabile dinlerine mensup olduğu görüşünde ve detayları vermekten çekinmekte. Öyle veya böyle kafirler ve münafıklar ne kadar rakamlarla oynasalar da değişmeyen hakikat şu ki İslamiyet yeniden Afrika’da hızla yayılıyor ve bu yayılışta Türkiye ve Türk STK’ların ciddi gayret ve saha çalışmaları var! Bu Asya münafıklarını ve Avrupa kafirlerini çileden çıkarıyor.
Tanzanya’da Müslümanların din yaşamı beni bilhassa sevindirdi. Müslümanlar ehli sünnet akidesine hüvesi hüvesine bağlı, Şafi mezhebini takip eden insanlar. Ayrıca Tasavvuf ve Tarikat çok yaygın. Camilerde ekseriyetle namazların akabinde uzun uzun tesbihat, tahmidat, tehlilat ve evrad u ezkar ile naşidler okunuyor. Cehri zikirleri görülmeye değer.
1958’den beri düzenli olarak Doğu Afrika’yı ziyaret eden Hindistanlı Şeyh Ahmed-Şah Kadiri Buhari’nin önderliğinde Kadiri tarikatı yayılmış mesela. Tanzanya’da bu tarikatın temeli, Somali şeyhi Üveys bin Muhammed’in 1880’de Zengibar sultanının daveti üzerine adaya gelmesiyle başlamış. Sevahililer arasında “Şehu Awesu” olarak bilinen Şeyh Uveys, Zengibarlılara ve oradan da ana kara Tanzanya’ya Kadiriyye yolunun usullerini tanıttığı pek çok ziyaret yapmış ve bu tarikat, Tanzanya içlerinden Kongo’ya kadar ulaşmıştır. Çare Derneği olarak medreselerini tefriş ettiğimiz, eğitim programları sunduğumuz, başta gıda yardımı olmak üzere çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığımız medreselerden birisinin de bu tarikata mensubu olduklarını öğrendik. (Ekteki videoda bu tarikatın müntesibanı tarafından karşılanışımız ve oradaki faaliyetlerimiz vardır.)
Hamd olsun şu anda Türkiye’den birçok STK Tanzanya’da programlar düzenliyor, Çare Derneği de ülkedeki faaliyetlerini arttırmış durumda. Bu gelişimizde kırsal bölgelerde su kuyuları açılışları yaptık. Bu su kuyuları sadece bölge halkının su ihtiyacını karşılamakla kalmıyor misyonerlik faaliyetlerinin de önünü alıyor. Su kuyusu açılışı sırasında içinden geçtiğimiz bir köyde etrafı çalılarla çevrilmiş bir medresede 60 kadar küçük çocuğun sıcak kum üstünde tedrisatta bulunduğunu görünce gözlerimiz nemlendi. (Köyde 90 çocuk varmış orada eğitim alan) Aman Ya Rabbi dedik. Mehmet Südlü Abi fasih Arapçasıyla Müderris’e bizden bir isteğiniz var mı deyince o zatın tebessümle ve utangaç bir hal ile üstü kapalı bir yer ve küçük bir mescidimiz olsa burada 90 çocuk var hem namazlarını kılar hem medrese hem okul olarak kullanırız demesi bizleri duygulandırdı. Oracıkta birkaç gönüllü abimize durumu mesaj attık. Ve hamd olsun cami projesine başlandı. Yani daha biz ülkeden ayrılmadan çalışmalara başlanmış oldu… Akademisyen bir hocamız ve bir doktor abimiz medresenin bir aylık gıdasını daha biz oradayken yetiştirdiler bizlere. Allah kabul etsin.
Ülkede faaliyet gösteren İslami STK’lar tarikatlar yanında Müslümanları muhafazaya matuf çalışmalar yapan bazı kurumlardan da bahsedeyim:
1. The Dar es-Salaam University Muslim Trusteeship (Darüs-Selam Üniversitesi Müslümanlar Vakfı): Akademik İslami çalışmaları teşvik etmekte çeşitli istatistik çalışmalarla hükümet kararlarında söz sahibi olmaya çalışarak Müslümanların hukukunu muhafaza etmekteler.
2. Baraza Kuu la Jumuia na Taasisi za Kiislam (İslami Kuruluşlar Üst Konseyi):
1992’de akademisyenler tarafından kurulmuştur. Müslüman kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak ve faaliyetlerini birleştirmek amacıyla çalışmalar yapar.
3. Warsha ya Waandishi wa Kiislam (İslami Yazarlar Çalışma Grubu):
1975’ten Müslümanların eğitimine yönelik çalışmalar yapmaktalar.
4. BALUKTA Baraza la Uendelazaji Koran Tanzania (Tanzanya Kuran Konseyi):
1987’den beri faal bir cemiyet. Özellikle Kur’an öğretimi ve Hafızlık üzerine çalışıyorlar. 90’lı yıllarda hükümetin bazı eylemlerini protesto eden kuruluşun liderleri hapis cezası da almış ama faaliyetlerini durdurmamışlardır.
Türkiye STK’larının yanı sıra ülkede büyük devlet ihalelerini alan inşaat şirketleriyle de sokaktaki çocuklardan devlet erkanına kadar tanınırlığı artmış bir ülke konumunda. Bilhassa Demiryolu Projelerini üstlenmiş olan Yapı Merkezi ülkede adeta Türkiye’nin bayraktarı olmuş.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Merkezi de Tanzanya’da tebliğ ve temsilde mühim vazife ifa ediyor. Geçtiğimiz sene Juma Yasaıle ve Musa Kımamıle adında iki kardeşimiz bu merkezde Müslüman olmuşlardı.
Elhasıl: Afrika’da Tanzanya ve Swahili (sahilliler) toplulukları Hicri birinci yüzyıldan itibaren İslamiyet’i kabul etmiş ve Afrika’da İslam’ın yayılmasına öncülük etmişlerdir. Türkiye’nin Tanzanya ile ilişkileri artarken bu bölgenin tarihi ve Afrika’daki önemine dair çalışmaların hiç yok denecek kadar az olması bir eksiklik olarak göze çarpıyor. Ankara Üniversitesi ilahiyattan bir kardeşimizin burası ile alakalı bir yüksek lisans tezini bitirmiş olduğunu öğrenmek beni sevindirdi. İnşAllah bilhassa akademisyenlerimiz bu konulara eğilirler. Çünkü İslam Tarihinde Doğu Afrika çok önemli bir yere sahiptir ve İslam koca kıtaya Tanzanya’dan bilhassa Zengibar’dan yayılmıştır.
Tanzanya inşaAllah Afrika İslam Kimliğinin öncü süvarisi olacak. Tanzanyalı Müslümanların takvası, samimi din hisleri, ümmet şuuru ve ehli sünnet akidesine bağlılıkları kara kıtayı nurlandıracak. Türkiye’nin Afrika’ya sahabetini ittihad-ı islam vizyonuyla okuyunca istikbalin nurlu Afrikası’nda hakim İman ve Kur’an hakikatlerinin ışığında hürriyet-i şeriyye, meyl-i insaniyetkarane, huzur-u daimi ve kalkınma olacaktır. Afrika asırlarca köleliğin sonrasında sömürgenin adresi olmuş ikisinin de kökünü İslamiyet kazımıştır. Hakiki medeniyetin menbaı olan İslam bize beşerin esir de ecir de edilemeyeceğini öğretmiyor mu?
Tanzanya’nın sömürgecilikten bağımsızlığa giden yolunda istinat ve istimdat noktası hep hiss-i dini olmuştur. Şimdi Türkiye’mizle Afrika arasında mili, dini, maddi ve manevi köprüler kuruluyor! Afrika ise özüne dönmeye gayret ediyor! Bu köprüler üzerinden dünyanın neresinde mazlum Müslüman varsa onlara destek konusunda, hepimize, tüm Müslümanlara, tüm gayrete aşık müminlere, gönül erlerine, ilim ve irfan neferlerine ihtiyaç vardır. O halde iştiyak ile koşmak aşk ile koşturmak vaktidir!