Nurdan Haber

Okumak bilgiye ulaşmanın en sağlam yoludur. Dinlemekten daha üstündür.

Okumak bilgiye ulaşmanın en sağlam yoludur. Dinlemekten daha üstündür.
07 Ocak 2017 - 12:47

OKUMAK

Okumak bilgiye ulaşmanın en sağlam yoludur. Dinlemekten daha üstündür. Dinlerken kaçırdığımız bir ayrıntıyı tekrar duymak ihtimali azdır. Okuma sayesinde, en ufak teferruatı istediğimiz zaman, istediğimiz müddette incelemek, üzerinde düşünmek, diğer kayıtlarla karşılaştırmak daima mümkündür. Anlatan, bir süre sonra karşımızda olmayacaktır. Okuduğumuz metin, kaydedildiği sayfa, kitap ve benzeri maddi vasatta durmaktadır. Minnetsiz, zahmetsiz, külfetsiz bir şekilde ona müracaat edilebilir. O mana, yazı ile tespit edilmiş şekilde, emrimize amade olarak bizi beklemektedir.

Bizim milli kültürümüz, daha çok, sözlü temele dayanmaktadır. Halkımızın ekserisi dinî konularda da kulaktan bilgi sahibidirler. Camide hocalardan, tekkede şeyhlerden, mahallede büyüklerden alınan bilgiler duyarak edinilmiştir. Çoğunluğun mektep ve medrese tahsili görmek imkânı olmamıştır. Okuma ile arası iyi değildir. Milletimizin büyük bir kısmının evinde kitap olarak yalnızca Kur’ân-ı Kerîm bulunmaktadır. Okuma deyince de yine Kur’ân tilâveti anlaşılmaktadır.

İlmî kültürümüzde ise yazı ve kitap esastır. Medrese ve mekteplerde ilmin öğrenildiği vasıtalar, yazılıdır. Orada da ezbere dayalı bir yol takip edilmişse de, netice itibariyle işin temeli yazı ve kitaba dayanmaktadır. “İlmî meseleleri halka benimsetmek için en uygulanabilir yolu, Üstad Bedîüzzamân Saîd Nursî açmıştır.” desek boş bir iddia olmaz… Eski usulde on beş yılda ancak elde edilebilen dinî ilimleri, zamanımızda – hem de her seviyeden muhatabına – on beş haftada kazandırmak maharetini gösteren başka biri var mıdır? Bu Zatın ortaya koyduğu sistem sayesinde ücra köylerde, yazı bilmeyen şahıslar bile, kısa zamanda yazar ve okur hâle gelmişlerdir. Ciltlerle ifade edilebilecek sayıda kitap, el emeği göz nuru ile yazılmış ve okunmuştur.

Acı da olsa, itiraf etmek zorunda olduğumuz karanlık dönemlerden biri de Cumhuriyetimizin inşa ve tahkim edildiği yıllarda geçmiştir: halkımızın yüzyıllar boyu kullandığı yazı değiştirilip; okur yazarlık seviyesi bir an içinde sıfıra indirilmiştir. İnsanları korkutup ürküterek, medeniyet sandıkları sahaya sürmek isteyenler öyle büyük bir hata işlemişlerdir ki, hâlen tesiri devam etmektedir. İşte böyle sıkıntılı günlerde bile insanlara hak ve hakikati, din ve dünya saadetini sağlayacak bilgileri vermek için cansiparane çalışan Risale-i Nur şakirtlerinin gayretlerini ancak Cenab-ı Hakk’ın rahmeti değerlendirebilir…

Hz. Üstad ve talebeleri, “Benim ücretim ancak Allah’tandır (cc).” diyen peygamberlere ittibaen, hiçbir dünya çıkarı düşünmeyerek hizmet etmişlerdir. Kâğıdın, mürekkebin güçlükle bulunduğu; yazılan sahifelerin imkânsızlıklar içinde elden ele aktarıldığı bir zamanı göz önüne getirelim… Devleti arkasına almış bir zihniyetin insafsız, izansız, mizansız memurlarının uyguladıkları keyfi zulümleri hatırlayalım… Tehditler, takipler, tacizler, sürgünler, hapisler, işkenceler dolu yılları teessüfle analım…

Kin, gayz, adavet duymadan; bütün haksızlıkların bir Âdil-i Mutlâk’ın mahkeme-i kübrasında cezalandırılacağını unutmadan; milletimize ve devletimize medeniyet yarışında kaybettirilen zamanı nasıl telâfi edeceğimizi düşünelim… Muhtaç olan ehl-i imana ulaşmak için neler yapabileceğimizi müzakere edelim… Omuzumuzdaki emaneti gelecek nesillere salimen teslim edebilmenin yollarını arayalım…

Bütün bunları yapmanın en kestirme çaresi: okumak! İmani mevzularda kemale ermek için okumak! İslâmi konularda bilgimizi tazelemek ve tamamlamak için okumak! İçtimai hususlarda ihtiyacımızı karşılamak için okumak! İnsanlara faydalı olmak için okumak!

Okunacak kitapları da, en ehemminden başlamak suretiyle seçmek gerektiğini unutmayalım. İki cihanı aydınlatmaya hizmet etmek üzere, başta Allahu Teâlâ’nın kelâmı, Resulullah’ın (sas) hadisleri, fıkıh bilgileri evveliyeti haizdir. Bütün bunları yeterince anlamaya ve anlatmaya yarayacak olan; ilm-i kelâm ile dirayet tefsiri niteliğini bünyesinde toplayan, Risale-i Nur külliyatı birinci sırada yer almalıdır. Bu husus hemen herkes için lüzumludur. Siyer, adap, tarih, edebiyat ufkumuzu açacak bilgileri bize temin eder.

Sonra dünya meşgalemizin medarı olan mesleğimizle ilgili eserleri; mümkünse ve zamanı geçmemişse yabancı bir dil öğretecek, bildiğimizi muhafaza ve inkişaf ettirecek kitapları; maddi ve manevi sahada lüzum duyduğumuz neşriyatı okumak tercih edilmelidir.

Hayatın devamı süresince okumak nerede ise zaruri hâle gelmiştir. Tabii, okumanın manileri de bir o kadar çoğalmıştır. Siyaset, spor, televizyon, gazete, internet gibi çene çalınan, vakit kaybedilen, seyredilen, bakılan, içinde kaybolunan bir sürü engel…

Bunca muzır maniden fırsat bulabilirsek; daha ibadetlere, çalışmaya, aile ve dostlarımıza tahsis edilecek vakitleri, yemeye ve dinlenmeye ayrılacak zamanları da hesap edersek; okumak için ne derece az bir süreye sahip olduğumuz anlaşılır. O az zamanı değerlendirerek bile, yeterli ilme ve kemalata erişebileceğimizi akıldan çıkarmamak gerektir!

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )