Nurdan Haber

Molla Sadrettin Yüksel

Molla Sadrettin Yüksel
14 Mart 2017 - 12:17

BİNLERCE ALİM YETİŞTİREN, MOLLA SADREDDİN YÜKSEL, KADER MESELESİNDE BOĞULMAKTAN ANCAK RİSALE-İ NURLA KURTULDUĞUNU SÖYLEDİ

Sanal alemde dolaşan bir rivayet nurdanhaber.com editörlerinin ilgisini çekti. Bana ilettiler bende rivayetin peşine düştüm.

Halen Dicle üniversitesi ilahiyat fakültesinden emekli olan prof. Dr. Abdulbaki Turan hoca’nın izini diyarbakırda buldum. 1937 doğumlu olan Abdulbaki Turan hocanın, Türkçe ve Kürtçe yayınlanmış bir hayli kitabı var. Kendisini arayıp sordum:

-Esselamun aleyküm hocam hürmetlerimi arz ederim. Ben Risale-i Nur endeksli yayın yapan Nurdanhaber sitesinden Abdurrahman İraz’ım. Hocam internette dolaşan ve kaynak olarak size isnad edilen bir rivayete açıklık getirmek için rahatsız ettim.

-Estağfurullah buyurun nasıl bir rivayet?

-Hocam sizin Sadreddin Yüksel hoca efendiyi ziyaretiniz de hoca efendi imanını Risale-i Nurların kurtardığını söylemiş. Bunu hatırlıyorsanız anlatırmısınız?

-Tabi hatırlıyorum 1966 yılı idi ve ben yüksek islam enstitüsü birinci sınıfında idim. Bir çok talebe arkadışımla Sadreddin Yüksel hoca efendiyi ziyarete gitmiştik, tabi Sadreddin hoca o zaman ve her zamanda çok ünlü büyük bir alim, alleme bir zat idi. Sohbet esnasında risale-i nurdan bahsedince bende ona sordum:

“-Muhterem hocam Siz seyda idiniz, hoca idiniz, şarkta söz sahibi bir kimse idiniz, neden Risale-i Nur’u gördükten ve bu eserleri okuduktan sonra o tarz-ı hizmeti esas alıp, buna kuvvet verdiniz ve bu hizmete dahil oldunuz?

Cevaben şöyle dediler:

“-ben böyle bir soruya çoktan beri muntazırdım. Bunu anlatmak istiyordum. Siz buna vesile oldunuz. Benim İmanımı kurtaran bir esere hayatımı versem azdır”

Dedim ki:

“-Hocam nasıl olur, sizin imanınızı nasıl kurtarır? Siz o kadar talebe yetiştirmişsiniz. Bu kadar bilginiz var?”

Sadreddin Hoca dedi ki:

“-Benim kader mevzuunda tereddütlerim oldu, ya intihar edecektim veya cinnet geçirecektim. İkisi de ebedi hayatımı mahveden dünyamı karartan musibetler olacaktı. O tereddütlerimi Risale-i Nur eserlerindeki “Kader” bahsi halletti. Benim imanımı tahkiki hale getirdi. Ben de böyle bir esere canımı versem ucuzdur…

İşte Sadreddin Yüksel Hocaefendi ile aramızda geçen muhavere bu şekildedir.

Hocam çok teşekkür ederim. Hürmetlerimi arz eder dualarınızı beklerim.

 

 

SADREDDİN YÜKSEL KİMDİR?

Âlimler bıraktıkları eserler ile bilinir ve değerlendirilirler. Mevlana, Mesnevi’siyle; Molla Cezeri, Divan’ıyla; Bediüzzaman, Risaleleri ile anılırlar. Molla Sadreddin Yüksel hocamız ise hem eserleri ile hem de İslami davaya kurban verdiği evladı ve tevhidi bilince hizmet eden ailesiyle yâd ediliyor.

SIKINTILARLA DOLU BİR HAYAT

Konya’nın Sarayönü ilçesinde dünyaya gelen Molla Sadreddin Yüksel, Aslen Bitlis’in Adilcevaz İlçesi’nin Koçeri köyündendir. Yukarıdaki başlıkta belirttiğimiz sıkıntılar aslında daha hocamız dünyaya gelmeden önce başlamış. Çünkü dedesi Ali Ağa Kafkas cephesinde şehid olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı esnasında Doğu Anadolu Bölgesi, Rus ve Ermenilerin saldırısına uğrayınca babası Tahir Efendi, Konya’nın Sarayönü kasabasına göç etmek zorunda kalmıştır. Burada 1919 yılında Sadreddin dünyaya gelmiş. İsmini ünlü sufi Muhyiddin-i Arabî’nin üvey oğlu Sadreddin Konevi’nden almış. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Rus ve Ermeniler çekilince aile, Koçeri köyüne geri döner. Sadreddin Yüksel yedi yaşında babasını kaybeder. Ailenin hicreti sonucu gidiş-gelişi ve sonradan baba Tahir Efendi’nin kaybedilmesi Sadreddin’i yalnızlığa iter. On yaşındaki Sadreddin artık okumaya başlayacaktır. İlk etapta Muş’un Bulanık ilçesine bağlı Hırkaşin köyüne gider. Burada Molla Zübeyr’den ders aldıktan bir süre sonra Norşin’e gider. Burada da bir yıl gibi bir süre kalır ve Ohin köyüne geçer.

MİLLİ ŞEF’İN  BASKILARINA ALDIRMADAN TALEBE YETİŞTİRDİ

1945 yılında Bediüzzaman ile tanışır. Kendisiyle mektuplaşır. 1972 yılında evinde Risale-i Nur bulundurduğu için takibata uğrar. Uzun süre Şeyh Mazhar ve Molla Muhiddin’den ders alır. Sonra Norşin’de ders vermeye başlar. 1951 yılında Şeyh Masum’un kızı ile evlenir. Milli Şef(İsmet İnönü) döneminde İslam’a çok şiddetli baskılar uygulanır. Müslümanlar ağır imtihanlardan geçerler. Buna rağmen Molla Sadreddin, talebe yetiştirmekten vazgeçmez. 1958 yılında Türkiye geneli yapılan müftülük sınavını birincilikle kazanır. Siirt’in Baykan ilçesine müftü olarak atanır. Fakat bu resmi görevi yapmak istemez ve istifa ederek tekrar ilim yuvalarına döner.

İSLAM DAVASINA SAHİP BİR AİLE

Kişiler bu dünyada bıraktıkları eserler ile değerlendirilir ve değer görürler. Sadreddin Yüksel Hocamız, bıraktığı pek çok eserle insanları imanın hakikatlerine çağırmış birisidir. Ayrıca yetiştirdiği talebeler ile de bu hizmetin devamını temin etmiştir. Bir de çocuklarını çok iyi yetiştirir. Oğlu Metin Yüksel’i İslam yolunda şehit veren Molla Sadreddin Hocanın kızı Süreyya da, ömrünü İslam’a vakfeder ve arkasından nice talebeler bırakır.

ONUN DERDİ    DÜNYA DEĞİL AHRET İDİ

Sadreddin Hoca usul, kelam, siyer, fıkıh, sarf ve nahiv derslerinde üstad olarak anılırdı. Ayrıca şiire de önem verir ve Gülistan, Molla Camii Divanı, İbn-i Farız Divanı, Hafız Divanı, Halid-i Bağdadi Divanı gibi eserleri okuturdu. Çağdaş âlimlerden de istifade eden merhum hocamız özellikle Hasan el-Benna ve Seyyid Kutub’un eserlerini okur ve ders verirdi. Üstad Bediüzzaman’ın İşaratü’l-İcaz adlı eserini yayına hazırlamış ve Arapça takriz yazmıştı.

Türkiye’deki aykırı düşüncelere karşı reddiyeler yazıp onlara karşı ilmi makaleler kaleme aldı. Dört mezhebe de vakıftı ve fetvalarını bunlara dayandırdı. Şunu çok açık şekilde diyebiliriz ki onun derdi dünya değil, ahiret idi. Molla Sadreddin Yüksel, derslerini genellikle Nakşî üstatlardan aldı.

Dolayısıyla kendisinin yetiştiği medreseler aynı zamanda birer Nakşibendî tekkesiydi.

SİSTEM İLE PROBLEMLİYDİ

Sadreddin Hocamız sistemle barışık değildi. Belki de bu nedenle tam olarak tanınmadı. Basın kendisine layıkıyla ilgi göstermedi. Sadreddin Hoca, Şeriatın uygulanması düşüncesindeydi. Bu nedenle sistemle ters düşüyordu. İslami düzenin hayatın her safhasına hâkim olması gerektiğine inanıyor ve bu uğurda çalışıyordu.

METİN’İN ŞEHİT OLDUĞU  YERDEN UĞURLANDI

Bütün ömrünü İslam’a adayan bu ilim deryası hocamız, 84 yaşında 25 Aralık 2004 yılında aramızdan ayrıldı. Sadreddin Yüksel, 26 Aralık 2004 oğlu Metin Yüksel’in şehit olduğu Fatih Camii’nde, cami avlusunu dolduran on binlerce sevenin cenaze namazını kıldırmasının ardından ebediyete uğurlandı.

Allah cümle müminleri şefaatinden eksik etmesin! Allah rahmet eylesin.

 

Kaynak:doğruhaber

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )