Nurdan Haber

1.Bölüm – BATINİLİK

1.Bölüm – BATINİLİK
16 Mart 2017 - 18:45

BİLGE BİR ADAM

1.Bölüm

Her fırsatta evine gidiyordum artık. Beni daima güleryüzle karşılıyordu.

‘Bilge’ diyordum ona. İlkin “Ne haddime” diyerek itiraz etmiş, fakat ısrarım üzerine kabullenmişti.

Merhamet damarı kabaran annem, yaptığı yemeklerden bir tabak da Bilge için ayırıyor, benimle gönderiyordu.

Bilge de ufak tefek hediyeler veriyordu bize. ‘Karşılıksız hediye kabul etmemek’ gibi bir ilkesi vardı. Minnet altında kalmak istemiyordu sanırım.

Bir gün bana, “Kütüphanem sana açık. Hangi kitabı arzu edersen alabilirsin. Okuduktan sonra getirir yerine koyarsın” dedi.

Kitapları konusunda son derece titiz olmasına karşın bana bu imkânı tanıması büyük bir lütuftu doğrusu. Teşekkür ettim.

Okudukça bilgim artıyor, bilgim arttıkça sorularım çoğalıyordu. Bilmediklerimi bilmeye başlamıştım çünkü.

Benim için bir ilim ve hikmet yuvası olmuştu onun evi. Bilge, mükemmel bir terbiyeci, harika bir ruh mimarıydı.

İçinden çıkamadığım konuları ona soruyordum. Büyük bir sabırla beni dinliyor, sorularıma cevap veriyordu.

Bazı kitapları birlikte okuyorduk ve ben anlamadığım yerlerde açıklama istiyordum. Sohbetlerimiz gayet samimi bir havada geçiyordu.

“Benimle sizli bizli konuşmana gerek yok. Rahat olmalısın” demiş, aradaki resmiyeti kaldırmıştı. Yakın bir arkadaşımla konuşur gibi konuşabiliyordum onunla.

Bir ziyaretim esnasında “Bilge” dedim, “Batınilik diye bir akımdan söz ediliyor. Nedir bu?”

“Nasların, yani ayet ve hadislerin herkese hitap eden zahiri manalarını kabul etmeyen, hakiki manalarını ancak Allah ile doğrudan iletişim kurabilen ‘masum imam’ların bilebileceğini savunan sapkın fırkaların ortak adıdır Batınilik. Ayet ve hadisleri, ya manasını saptırarak ya da ebced hesabı yoluyla tevil ediyor, istedikleri manayı veriyorlardı. Batıniler farklı yerlerde başka isimlerle adlandırıldılar. İsmailiyye, Seb’iyye, Talimiyye, İbahiyye, Mazdekiyye, Babekiyye, Zenadıka, Melahide, Karamita, Nasıriyye, Nusayriyye, Dürziyye, Muhammire, Hürremiyye, Keysaniyye, Galiyye, Sabbahiye gibi. Daha sonra gelişen ve yayılan Hurufilik de Batıni bir ekoldü.”

“İlkin nerede ortaya çıktı bu Batınilik? Kim, ne zaman kurdu?”

“Irak, İran, Suriye, Mısır, Hindistan başta olmak üzere pek çok İslam memleketinde görüldü. Kesin olmamakla birlikte Meymun ibn Deysan isimli bir adam tarafından kurulduğu söyleniyor.”

“Nelerden ya da kimlerden etkilenmişler bu yorum biçimini başlatanlar?”

“Bu konuda yorumlar farklı. Kimi alimlere göre, temelinde Mecusilik, Sabiilik ve özellikle Yahudilik gibi eski din ve kültürler var. Kimi alimler ise, bu anlayışın Yeni Platoncu ve Yeni Pisagorcu felsefelerden etkilendiğini söylüyorlar. Bu felsefeler Yahudi filozof Phılon tarafından Tevrat ayetlerine uygulanmış, sonra da İslam aleminde taklit edilmiş. İkisi de mümkün. Hak gibi batılın da tarihi kökleri vardır.”

“Tam bir sapıklık! İslam adı altında kendi dinlerini oluşturmuş adamlar.”

“Bunlara İslam literatüründe ‘fırak-ı dalle’ denir. ‘Sapkın gruplar’ manasında. Uluhiyet, ahiret, peygamberlik, imamet, ibaha, takiyye gibi alanlarda ciddi sapmaları var. Batınilere göre, Allah ile görüşebilen ‘mutlak imam’ her sözün gerçek anlamını bilir. Peygamber vahyin zahirini getirmiştir. Hakiki manasını ortaya çıkarmak ‘imam’ın işidir. Tam mümin olmak için, bu imama teslim olmak, ne derse onu yapmak lazımdır. Onun emirlerini dinlemek namazdan da, oruçtan da, zekâttan da önemlidir.”

“İbaha nedir?”

“İbaha, haram olanı mubah kılma, yasak sınırlarını kaldırıp serbest bırakma demek. İmam bu yetkiye sahiptir. Mezhepte ilerleme kaydedenlerin artık zahirdeki bilgilere, yani fıkıh kitaplarında anlatılan emirlere ve yasaklara uyması gerekmez. Bunları yapmak sıradan insanların görevidir. Vesaire.”

“Takiyye diye bir terim kullandın, o ne?”

“Ayet ve hadislerde saklı olup mutlak ve masum imam tarafından açıklanan manaları herkes anlayamaz ve hazmedemez. Birer sır olan bu manalar, mezhebe katılmayan ve ehil olmayanlara söylenmemeli. Bu bilgileri titizlikle saklamak, başkalarına başka şeyler söylemek gerekir. İşte buna takiyye denir. Riya, yalan, hile ve desisenin bir karışımı. Bir bakıma çift şahsiyetlilik.”

NASIL ÖRGÜTLENDİLER?

“Bu Batıniler nasıl örgütleniyorlardı? Bir örgüt şeması var mıydı?”

“Evet, sistemli bir örgütlenme biçimleri vardı. Başlarında bir ‘mutlak imam’ bulunur. Tam yetkiyle örgütü yöneten adamdır bu. Hemen ardından ‘hüccet’ denilen on iki kişi gelir. Bunların dördü imamın yanında, sekizi başka yerlerdedir. İmam adına faaliyette bulunurlar. Hüccetlerden sonra ‘dailer’ gelir. Bunlar, imam adına insanları örgüte davet ederler. ‘Mükelleb’ ve ‘mezun’ olmak üzere iki kısımdırlar. Mükelleb, adayları belirler. Mezun, esasları öğretir. Dördüncü kısım ‘müstecibler’ grubudur. Bunlar davete icabet edip örgüte giren kişilerdir.”

“Bilge, şunu da merak ediyorum… Bunlar nasıl adam kazanıyorlardı? Yoldan bir adam çevirip şu anlattıklarını anlatsan, kabul etmez. Bunca adamı örgüte katmanın başka yolları olmalı.”

“Haklısın… Titizlik ve sabır gerektiren bir yöntemleri vardı. Daha doğrusu, yöntemler silsilesi… İlkin, adam seçerken dikkatli davranıyorlar. Dini bilgisi kıt olan, kendini adam yerine koydurmak isteyen, makam, mevki, servet, şöhret gibi tutkuları bulunan, suça meyilli tiplere öncelik tanıyorlardı. Bu tiplerle ilgileniyor, dokuz aşamada bir fanatik hâline getiriyorlardı.”

“Hangi aşamalar?”

“Teferrüs, te’nis, teşkik, talik, rabt, tedlis, tesis, hal’, insilah. Kısaca tarif edeyim bu terimleri… İlginçtir…

‘Teferrüs’ aşamasında aday seçilir, nitelikleri öğrenilir ve ona karşı uygulanacak yöntem belirlenir.

‘Te’nis’ aşamasında yakınlık kurulur, tam bir dindarlık sergilenerek güveni kazanılır.

‘Teşkik’ aşamasında adayın zihnine şüphe tohumları ekmek için sorular sorulur.

’Talik’ aşamasında aday bir süreliğine soruları ve şüpheleriyle baş başa bırakılır.

‘Rabt’ safhasında adaya ‘İmama sonuna kadar sadık kalacağım, kalmazsam eşim boş olsun’ diye yemin ettirilir.

‘Tedlis’ safhasında, bazı büyük âlimlerin de Batıni olduğu söylenerek aday kandırılır.

‘Tesis’ safhası gelince, adaya ayet ve hadislerin saklı manaları bulunduğu fikri telkin edilir.

‘Hal’ safhasında “Sen artık saklı manalara vakıf oldun, dinin zahiri emirlerini yapman gerekmez” denir.

‘İnsilah’ safhasında adaya Batıni inancı anlatılır, kabul ettirilir, böylece amentü esasları yerini imama mutlak teslimiyete bırakır.”

 

Sonraki Bölüm: Haşhaşiler

 

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )