Gerek seçimlerden sonra gerekse yapılan referandumlardan sonra en çok konuşulan;

Bu seçimin galibi kim?

Mağlubu kim?

Alınması gereken dersler nelerdir?

Genel olarak bunlar konuşulur. Şimdi de öyle oluyor. Bütün siyasiler ve ilgili kurum ve kuruluşlar, bu meseleleri konuşuyor.

Genel Kanaat, bu referandumun galibi millettir.

Çünkü bundan sonra milletvekillerini, Cumhurbaşkanını ve dolayısıyla Bakanlar Kurulunu da artık kendisi seçecek…

Bu durum millet için bir kazanımdır. Hem de Milletin seçmiş olduğu Cumhurbaşkanını  ve onun oluşturacağı hükümeti milletten başka hiç kimse iktidardan indiremeyecektir.

Bundan sonra koalisyon da olmayacak gensoru da olmayacak. Güçlü bir iktidar ve güçlü bir muhalefet olacak…

Haliyle sistem gereği partiler birleşmiş olacak veya en kötü ihtimalle “Güç Birliği” yapmak zorunda kalacaklar.

Birçok kişinin sormak durumunda kaldığı bir husus var O da; bu sistem Avrupa’dan bize gelmiş acaba İslamiyet bu sistemi kabul eder mi?

Risale-i Nur açısından baktığımda acizane şunu görüyorum:

Üstad’ın bu konuyu izah eden eserleri pek çoktur. Bunların başında Münazarat gelmektedir.

Daha önceki bir yazımda bu meseleyi söyle izah etmeye çalışmıştım:

“Risale-i Nur’un tarif ettiği sistemin adı, bilenlerce malum olduğu üzere Meşrutiyet-i Meşrua’dır.”

“Bâzı memurların ef’ali, adem-i ülfetten dolayı size yanlış ders gösterdiği ve şiddetten neş’et eden müşevveşiyetle hâl-i hazırdan fehmettiğiniz meşrutiyeti tefsir etmeyeceğim. Belki hükûmetin hedef-i maksadı olan meşrutiyet-i meşrûâyı beyân edeceğim” (RNK-İlk Dönem Eserleri/443)

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

Meşrutiyet’in tarifini şöyle yapmaktadır:

“Zira meşrutiyet, hâkimiyet-i millettir. Hükûmet hizmetkârdır.” (Münazarat – 39)

“Meşru” kelimesinin manası ise; “İslam dinince helal olan doğru olan” demektir.

Birleştirirsek; “İslam dininin kabul ettiği ve halkın iradesiyle şekillendirilen sistem” olduğu anlaşılır.

Bunun illetine bakmak lazım. Yani bu konuda ayet veya hadis var mıdır? Ona bakmak lazım…

Buna dair iki ayet-i kerime olduğu,     Bediüzzaman Said Nursi tarafından dile getirilmektedir.

Meşrutiyet:
وَشَاوِرْهُمْ فِى اْلاَمْرِ 1* وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ * 2
âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir. (RNK-İlk Dönem Eserleri/443)

“Bugünkü sistemimiz bu tariflere (nispeten) uymaktadır diyebiliriz.” Demiş bu şekilde kısaca izah etmeye çalışmışım.

Bu açıklamanın üzerine söz söylemek benim açımdan fazlalık olacaktır. Çünkü halihazırda kabul edilen 18 maddenin Bu çerçevede değerlendirilmesi halinde İslamiyet’e ters düşecek bir tarafının olmadığı görülmektedir.

Özetle: bu 18 madde önce komisyonda konuşulmuş tartışılmış istişare edilmiş daha sonra Meclise getirilmiş orada da günlerce konuşulmuş tartışılmış 349 gibi yüksek bir oyla kabul edilmiş… Daha sonra da milletin iradesine sunulmuş ve hür iradesiyle milletimiz bu maddeleri  %51,4 ile kabul etmiştir.

Cenab-ı Allah yapılacak işler de istişareyi göstermiştir, milletimiz de bunu ihtiyar etmiş ve işini istişare ederek yapmıştır.

Dolayısıyla İslamiyet’e ters düşecek bir tarafı bulunmamaktadır. Meşrutiyet-i Meşrua’nın açık bir uygulamasıdır.

Bu manada milleti tebrik ediyorum. Öncelikle milletimize daha sonra İslam alemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.

İnşallah çok daha güzel günler bizi bekliyor