Nurdan Haber

Ramazan’ı Uğurlarken

Ramazan’ı Uğurlarken
15 Haziran 2017 - 4:09
Ramazan ayı geldi, geçiyor. Şöyle bir geriye baktığımızda bize bıraktıkları neler oluyor?

İslamiyet’in 5 esasından biri olan oruç en parlak ve muhteşem bir şekilde Ramazan ayında yaşanıyor.

Cenab-ı Hakkın yeryüzüne sofra olarak serdiği nimetlerin kıymeti en iyi oruçla anlaşılıyor. Bir bardak su,  bir kuru ekmek ne büyük nimetmiş en iyi oruç tutan şahıs anlayabiliyor.

İnsan bu sene olduğu gibi 17 saat süresince elini suya, ekmeğe uzatamıyor ve iftar saatideki “Buyrunuz” emrini bekliyor.

Oruç bize verilen küllî nimetlere karşı bir şükür oluyor. Fakirlerin acınacak acı hallerini bizzat tecrübe ettiği için, oruç tutan kişi daha iyi anlıyor. Ne demişler “Damda düşün halden bilir.”

Gündüz yemekten yasaklanması noktasından o nimetleri çar-çur etmeye yetkim yok.

O nimetleri veren, iktisat ve kanaat etmemizi istiyor. O maddi nimetler şükürle devam ediyor. diye hatırlıyor.

İnsanlar geçim olarak  farklı surette yaratılmışlar. Yani fakiri var,  zengini var. Oruç sayesinde zengin fakire yardım etmesi gerektiğini daha fazla, daha iyi hisseder.

Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir; ona karşı şefkate mükelleftir. Merhamete ve şefkate muhtaç olan fakirlere maddeten zekat ve sadakaların verilmesi ile gerçekleşir.

Nefsin hür olmadığı,  Allah’a kul olduğu, hadsiz nimetlerle terbiye olduğu (maddi ve manevi) oruçla daha iyi anlaşılır. Buradan şükre girer.

Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin ahlakının ıslahına, terbiye edilmesine vesiledir. Yani insan vücudunu demirden çelikten, parçalanmaz sağlam maddelerden zannediyor. Hâlbuki vücudumuz parçalanmaya müsait etten ve kemikten yapılmıştır.

Gururu bırakıp, yaratanı düşünüp, dünyaya ne için geldiğimizi hatırlayıp,  boş hallerden kurtulmalıyız.

Ramazan Kur’an ayı olduğu için çok istifade etmelidir. Bilenler Kur’an’ı o semavi hitabı okuyarak; bilmeyenler, mukabelelerde olduğu gibi dinleyerek istifade etmeli, akıl, kalp ve ruhumuzu Kur’an’la doldurmalıyız.

Ramazanda insan yemeyi ve içmeyi  geçici olarak bırakarak bir nevi meleklik hali kazanır.

Ramazan ayında bütün İslam âlemi bir cami-mescit hükmüne geçer. O mescidin köşelerinde hafızlar Kur’an’ı bütün yeryüzündekilere işittiriyorlar. Yani hem internette, hem televizyonlara, radyolarda, bütün camilerde, evlerde semavi hitap işitiliyor, ders alınıyor. Bu şekilde Ramazanın Kur’an ayı olduğu ispat ediliyor.

İnsanlar dünyaya ahiretin ziraatını  ve ticaretini yapmak için gönderilmişlerdir. Bu manada Ramazan çok karlı bir aydır. Nereden biliyoruz?

Çünkü Ramazan-ı Şerifte hasenenin, iyiliğin sevabı bire bindir. Kur’ân’ın, hadiste geçtiği gibi, her bir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte her bir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi âyetlerin her bir harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadirde otuz bin sevap sayılır.

İşte, Ramazan-ı Şerif adeta bir ahiret ticareti için gayet kârlı bir pazardır.

Ve ahirete ait kazanç için gayet verimli bir zemindir.

Ve sevapların büyümesi, gelişmesi için, bahardaki Nisan ayıdır.

İnsan yemek içmek ile meşgul olmayıp âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî ihtiyaçlarını geçici olarak bırakmakla, uhrevî bir adam olur.

Evet, birtek Ramazan, seksen sene bir ömür meyvelerini kazandırabilir. Kadir gecesi ise, Kur’ân’ın hükmü ile bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir kesin delildir.

Ve o orucun en mükemmeli ise; mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi insani cihazları da bir nevi oruç tutturmaktır.

Yani haramlardan, boş işlerden çekmek ve her birisine mahsus kulluğa sevk etmektir.
Meselâ, dilini yalandan, gıybetten ve kötü tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak ve o lisanı, Kur’ân okumak ve zikir ve tesbih ve salâvat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek; meselâ gözünü harama bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten sakındırıp, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’ân dinlemeye sarf etmek gibi, sair cihazlara da bir nevi oruç tutturmaktır. Zaten mide en büyük bir fabrika olduğu için, oruçla ona işleri bıraktırılsa, başka küçük tezgâhlar kolayca ona uyabilirler.
Ramazan-ı Şerif, insana en mühim bir ilâç nev’inden maddî ve mânevî bir perhizdir.

İnsan Ramazan-ı Şerifte, oruç vasıtasıyla bir nevi perhize alışır, riyazete çalışır. Ve emir dinlemeyi öğrenir.

Biçare zayıf mideye de, hazımdan evvel yemek yemek üzerine doldurmakla hastalıkları davet etmez.

Ve emir vasıtasıyla helâli terk ettiği için, haramdan çekinmek için akıl ve İslam’dan gelen emri dinlemeye kabiliyet kazanır.

Ramazan-ı Şerifteki oruç, on beş saat, sahursuz ise yirmi dört saat devam eden bir açlık süresine sabır ve tahammül ve bir riyazettir ve bir idmandır.

Demek, beşerin musibetini ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilâcı da oruçtur.

Ramazan-ı Şerifte mü’minler derecâtına göre ayrı ayrı nurlara, feyizlere, mânevî sürurlara mazhar oluyorlar. Kalb ve ruh, akıl, sır gibi latifelerin o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkileri ve feyizleri vardır. Midenin ağlamasına rağmen, onlar masumane gülüyorlar.

(Bu yazının hazırlanmasında Bediüzzaman’ın Ramazan Risalesinden faydalanılmıştır.)

Prof. Dr. Sıtkı Göksu

 

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )