Nurdan Haber

Denizli Hapishane Müdürü: Kandil gecesi Bediüzzaman hapisten çıkıp camide görünüyor ben mahvoldum…

Denizli Hapishane Müdürü: Kandil gecesi Bediüzzaman hapisten çıkıp camide görünüyor ben mahvoldum…
21 Aralık 2015 - 8:38

İbrahim Fakazlı anlatıyor:

“Sene 1943. Denizli Hapishanesi’nde Ahmed Nazif Çelebi ve Gönenli Mehmed Efendi ile beraber aynı koğuşta kalıyordum. Hapishanede ağır cezalılar, idamlıklar, prangalı zincirliler de vardı. Gezemesinler, yürüyemesinler diye ayaklarına, boyunlarına zincirler takılmıştı onların. Gardiyanlar dışarıda sivrisinek uçsa alakadar oluyorlardı.

“Denizli’de Delikliçınar diye bir yer… Orada bir cami vardır. Üstad’ı o camide görürlermiş. Savcı da hapishane müdürünü sıkıştırırmış; ‘Sen niye müsaade ediyorsun?’ diye. O da, ‘böyle bir şey yok’ dermiş. Bu hadise bir, iki, üç… Çok olmuş.”

İbrahim Fakazlı

KANDİL GÜNÜ BİZZAT ŞAHİD OLDUĞUM HADİSE:

“Bir gün sabah namazımızı cemaatle kıldık. Gönenli Mehmed Efendi kıldırırdı bize. Hapishanede koğuşu dolduruyorduk. Na­maz­dan sonra kimisi yatağında yatıyor, kimisi bir şeyler dikiyor, bazıları temizlik yapıyor, kimisi de çorba pişirmek için man­gal yakıyordu. Biz böyle meşgulken birden kapıların zilleri çal­maya başladı. ‘Ne oluyor?’ falan derken, bu zangırtı ile bütün mahpuslar, herkes kapılara doğru koştu, koridora bakmaya başladık.

“Birden, ‘Tahtakurusu geliyor!’ dediler. Müdürün lakabı tahta­­ku­rusuydu. O çok mayasıllı bir adamdı, yüzüne baksan hasta olur­du insan. ‘Allah Allah bu saatte Tahtakurusu niye geliyor acaba?’ dedik.

“Neyse, biz başka koğuşa girer diye beklerken; geldi… geldi… Tam bizim koğuşun önüne… Ve içeri girdi. Namaz yeni bitmişti. Hoca Efendiler virdlerini okuyacaklardı. Gönenli Meh­med Efendi, Ahmed Nazif Ağabeyler falan yani… Neyse biz hep beraber ayağa kalktık. Tahtakurusu bize bakmıyordu bile, doğru hocaların yanına gitti. Onlar da hemen yatağı falan düzelttiler, ‘Buyrun… Buyrun…’ dediler. Hemen oturdu. Oradan birisi sigara ikram etti. ‘Sigarayı bırak şimdi!’ dedi. ‘Kahve getirelim efendim’ dediler. ‘Bırak onu yahu!’ dedi. ‘Benim bir derdim var. Benim halim ne olacak, bana anlatın, ben ne yapmam lazım şimdi?’ diye konuşmaya başladı. ‘Hayrola ne var?’ dediler, hoca efendiler.”

1943 yılında Denizli Kapalı Ceza ve Tevkif Evi

BAK BU GECE MÜBAREK KANDİL GECESİ

“Dedi ki: ‘Bu hoca (Bediüzzaman) geldi geleli benim huzurum kaçtı. Bu hoca bazı namaz vakitlerinde camide görülüyor… Bir değil, iki değil, üç değil, bana telefonlar geliyor. Bak bu gece mübarek kandil gecesi… Bütün karakolları akşamdan dolaştım, tembih ettim. Kapıları, kilitleri kontrol ettim. Hatta Hoca Efendinin penceresinin altına iki tane jandarma koydum. Ben bunu yakalayıp göreyim diye tedbir aldım. Nihayet sabahleyin yorgun argın eve gitt­im.’

“Müdür hapishaneye yakın lojmanda oturuyordu. Anlatmaya devam etti: ‘Hanıma; bugün ben dondum, çok yoruldum, sobayı yak, biraz ısınayım, bir çorba içeyim’ dedim. Şöyle bir uzanmıştım ki, ‘Zırrrr’ diye telefon çaldı. Telefona baktım. Bizim savcı, pür hid­det bana bağırıyor; ‘Seni astıracağım herif, mahvettin… Beni de perişan ettin…’ diyordu. ‘Ne oldu efendim?’ dedim. ‘Yine hocayı salmışsın. Bak burada üç tane şahit var, hocayı yine camide görmüşler’ dedi savcı. ‘Ben bittim… Ben bunca yıldır memurum… Benim çoluk çocuğum var… Ne olacak benim halim… Bana bir çare bulun!’ diye ağlamaya başladı tahtakurusu. Hoca Efendiler: ‘Geçmiş olsun, bir şey olmaz inşallah, merak etme…’ dediler.”

ÜSTAD’A, HAPİSHANEDE İKEN CAMİDE NASIL BULUNDUĞUNU SORDUK

“Onlar konuşurlarken, bizim Nazif (Çelebi) Efendi hemen yatağın kenarından şöylece geriye çekildi, sırtını duvara verdi. Geriye aldı kendini, o görmüyordu. Ben de yaklaştım yanına. Cebinden bir pusula çıkardı ve müdür ne dediyse aynısını yazdı. Bizim bir kibrit kutumuz vardı, pusulayı içine koydu. Üstad Hazretleri çocuk koğuşunda kalıyordu. Koğuşun birini boşaltmışlardı Üstad için, tecrit olsun diye. Kapısı o koridora açılırdı.

“Âdem diye bir meydancı vardı, o bizim bakkal ihtiyaçlarımızı görür, peynir, zeytin alırdı bize. Fakat asıl Üstad’la haberleşme vasıtamız bu meydancı Âdem Ağa idi. Biz ona yirmi beş, elli kuruş veriyor veya bir sigara alıveriyorduk. O da götürüyor kibrit kutusunu çocuklara veriyordu. Çocuklar da Üstad’a veriyordu. Velhasıl yine kibrit kutusunu ona verdik. Ben koridorun başında beklemeye başladım. Onbeş dakika geçmedi, çıktı geldi Âdem Ağa. Üstad’tan cevap geliyordu. Kibrit kutusunu verdi, aldım cebime koydum. Usul usul koğuşa döndüm. Bizim müdür hala konuşuyordu. Ben kibrit kutusunu kenardan Nazif Efendi’ye verdim. Açtık beraber okuduk.”

DİYOR Kİ ÜSTAD: ‘KARDEŞİM NAZİF, PUSULANI ALDIM, GÜLDÜM’

“Diyor ki Üstad: ‘Kardeşim Nazif, pusulanı aldım, güldüm. Ben on beş yirmi gündür hastayım… -Üstad o zaman hakikaten son derece hastaydı, ateşi vardı- Namazı zor kılıyorum… Ayağa kalkamıyorum… Bir şey yiyemiyorum… Hem hastayım, hem de çok güçsüzüm… Bu kadar demir parmaklıklar arasından ben nasıl geçeceğim, nereden atlayacağım. O cami bir saatlik bir mesafede, ben oraya nasıl gider gelirim?’

BU OLSA OLSA ŞUDUR:

“Pusulanın devamında Üstad: ‘Cenâb-ı Hak ehl-i imana üç yüz müekkel melaike tayin etmiştir. Bu melaikeler o mü’min kul için müteaddit yerlerde, aynı zamanda, aynı kıyafette; mesela Mekke’de, Medine’de görünür. Aynı saatte müteaddit yerlerde ibadet yapar, o mü’mine sevabını bağışlarlar. Bunun böyle olmak ihtimali vardır. Bu benim şahsıma aid değildir. Her mümin için olur…’ şeklinde bize ders mahiyetinde bir pusula yazmış Üstad. Risalelerde bunlar yazılıdır zaten.

“Netice olarak, bir ders mahiyeti vardı burada; Her müminin 300 müekkel melaikesi olabilir… Onlar mübarek yerlerde dua ederler, ibadet ederler, o mü’mine hediye ederler… Bu müjdeyi anlamış olduk.”

Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-2

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )