Nurdan Haber

İmtihan sırrı: Tuba meyvesi mi zakkum dikeni mi?

İmtihan sırrı: Tuba meyvesi mi zakkum dikeni mi?
27 Ekim 2017 - 8:21

Bu dünyaya imtihan için gönderildiğimizi ve yaşadığımız her anın, başımıza gelen her olayın birer imtihan vesilesi olduğunu bilir ve buna iman ederiz. Bu imtihanın, yüzeysel olarak bakıldığında insanların cennet ve cehenneme ayrılmalarına sebep olduğu, fakat daha derinlemesine düşünüldüğünde ise kişinin cennet ve cehennemdeki derecesinin belirlenmesinde etkili olduğu anlaşılır. Yani cehennemde tadacağı azabın şiddeti veya cennette alacağı lezzetin miktarı bu imtihan sayesinde belli olur. Şu ayet, bahsettiğimiz bu meseleye ışık tutmaktadır:“Herkesin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır.”

Konumuzu bir misalle aydınlatmaya çalışalım. Mesela bir öğrenci okuldaki öğrenim hayatı boyunca birçok imtihandan geçer. Tabi bu imtihanlardan geçmek için gayret ve çalışmaya ihtiyaç vardır. Gayret ve çalışma ise onun aklî melekelerini ve zihnî yetilerini geliştirir, sonunda en karmaşık problemleri çözebilecek, en zor işlerin üstesinden gelebilecek bir seviyeye gelir. Böylece o öğrenci bir doktor veya mühendis olmak istese o mesleğin ilmini kolayca kazanabileceği gibi mesleğini de hakkıyla yapabilir. Eğer okuldaki imtihanlar olmasa, insanlara rastgele; “sen doktor ol, sen mühendis ol” denilse, kimse kendi mesleğinin gerekliliklerini yerine getiremez.

Evet; imtihan sebebiyle ortaya çıkan bu çalışma, gayret ve mücadele kuralı her şeyde geçerlidir. Bir sporcu, halter kaldırabilmek için senelerce çalışır, zorluk çeker ve sonuçta vücudunu geliştirerek en ağır halteri kaldırıp şampiyon olur. Yoksa hiç çalışmadan ve egzersiz yapmadan ondan bu ağır halterin kaldırılması istenilse vücudu gelişmediği için elbette başarısız olacaktır.

İşte aynen öyle de; insan bu hayat imtihanında; iman, ibadet ve güzel ahlak konularındaki soruları davranışları ile çözmeye çalışırken yanlış şıklar olan inkâr, isyan ve günaha yönelmemek için şeytanla ve nefsiyle bir mücadeleye girişecektir. Bunun sonucunda ruhu gelişecek ve olgunlaşacak, cennetten de o seviyede lezzet alacaktır. Konumuzla ilgili şu: “ Allah’ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarf edenler ……” ayetinde, ruhlardaki cömertlik duygusunu güçlendirmenin yolunun, malların hayır işlerine sarf edilmesinden geçtiği ifade edilerek; ruhlardaki cömertlik duygusunun gelişebilmesi için; ancak zekat veya sadaka gibi ibadetleri yerine getirmenin ve buna engel olmak isteyen şeytan ve nefisle mücadeleye girişmenin gerekliliği üzerinde durulmuştur. İşte böylece kişi iman edip namaz, oruç gibi ibadetleri yerine getirmesi, haramlardan kaçması ve günahlardan uzak durması, nefsi istemese de, şeytan onu yoldan çıkarmaya çalışsa da, tıpkı o halterci gibi onlarla mücadele edip ruhunu geliştirmesi derecesinde cennetten istifade edebilecektir. Eğer dünyada böyle bir imtihandan geçmese ve bu mücadelelere girişmese tıpkı aklı ve zihni gelişmemiş bir öğrencinin doktorluk mesleğini yerine getiremeyeceği gibi o kişi de cennetten yeterince istifade edemeyecektir. Kur’an bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Allah malları ve canları ile cihad edenleri (düşmanla, şeytanla ve nefsi ile mücadele edenleri) derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vaat etmiştir ama cihad edenleri oturanlardan çok büyük bir ecirle (mükâfatla ) üstün kılmıştır.”

Çünkü ahirette görecek göz ve tadacak dil, şeklen bu dünyadakine benzese de lezzet alma noktasında kişiye göre yaratılacaktır. İnsan, bu dünyada gözüyle ne kadar Kuran okumuş, ne kadar Allah’ın sanatlarına bakıp tefekkür etmiş yani Allah’ın yüceliğini ve merhametini düşünmüş ayrıca o gözü günahlardan da ne kadar sakındırmışsa o derecede cennette en ince güzellikleri ve en uzak mesafeleri görebilecektir. Hem diliyle ne kadar fazla ibadet etmiş, zikir etmiş, güzel sözler söylemiş ve o dili gıybet, iftira ve haram yiyeceklerden kaçındırmış ise cennet bağlarından, meyvelerinden ve sofralarından da o derecede istifade edebilecektir.

Tabi imtihanın diğer yüzünde; çalışmayarak, gayret göstermeyerek, nefis ve şeytana karşı mücadele etmeyerek hatta onların peşinden giderek kaybetmek de vardır. Nasıl ki yukarıda, parasını ve malını Allah yolunda harcayanın ruhundaki cömertlik duygusunun gelişeceğinden bahsetmişsek öyle de hayatını cinayet, hırsızlık, iftira gibi şeylerle geçiren bir kişinin ruhunda da vicdan ve merhametin azalacağı hatta insanlara zarar vermekten zevk duyar bir hale geleceği, çevremizdeki örnekleri ile yaşanan bir gerçektir. Bundan dolayı kişi; Allah’ı inkâr etmiş, gözüyle, diliyle ve tüm organları ile günah işlemiş ise, ona göre de cehennemdeki azabının şekli ve derecesi belli olacaktır. Mesela bazı ayetlerde ve hadislerde; bu dünyada Allah’ın varlığını gösteren çevrelerindeki sanat ve intizam delillerini görmeyen kâfirlerin, mahşer meydanında kör olarak diriltileceği hem yetim malı yiyenin karnına ateş doldurulacağı ya da zekâtı verilmeyen malın yılan şekline girip sahibinin boynuna dolanacağından bahsedilmektedir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; Cennetteki “Tûba” ağacının ve Cehennemdeki “Zakkum” ağacının tohumları ruhuna ekilen insan, bu dünya toprağında davranışları ile hangisini yeşertirse ahirette de onu tadacaktır; ya Tûba meyvesi ya da Zakkum dikeni. Kur’an bu sırra şu ayetleri ile işaret etmektedir: “Nefse ve onu biçimlendirene, sonra da ona kötülük ve takva ( Allah’tan korkma ) kabiliyeti verene yemin olsun ki; elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.”

Mehmet BİLEN

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )