ARİF NİHAT ASYA’NIN ÖĞRENCİSİ OLAN NUR TALEBESİ ANLATIYOR
“BAYRAK”, “DUA” ve “FETİH MARŞI” şiirlerinin yazarı Arif Nihat Asya’dır…
Şair Arif Nihad Asya’nın Talebesi Nuri Karakaya
Şair Arif Nihat Asya’nın Adana Lisesi’nde Öğrencisi Olan Emekli Harp Uçağı Pilotu Nuri Karakaya, Adana’da Risale- Nur Hizmetlerini Başlatan İlk Nur Talebesidir…
Şimdilerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sıkça okuduğu “BAYRAK”, “DUA” ve “FETİH MARŞI” şiirlerinin yazarı Arif Nihat Asya’dır.
Emekli Harp Uçağı Pilotu Nuri Karakaya Anlatıyor
Adım nüfus kaydımda Nureddin Karakaya olarak geçiyor, ama halk ve cemaatimiz Nuri olarak biliyor beni. Adana’nın Karahisar kazasının Kuzgun köyünde 12 Mayıs 1340 (1924) tarihinde doğdum. Şimdi 92 yaşındayım. Mesleğim; Harp Uçağı Pilotluğu.
1952 yılında Eskişehir’de Yıldız Oteli’nde Üstad’ımız Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret ettim.
ARİF NİHAD ASYA ÖĞRETMENİMDİ
Adana Erkek Lisesi’nin son sınıfında okurken, 2. Cihan Harbinde memlekete pilot ihtiyacı vardı. Bundan dolayı lise mezunlarını da pilotluk eğitimi için kabul ettiler. 1941 senesinin Mayıs ayında Hava Kuvvetleri’nde Harp Pilotu olmak üzere üç seneyi aşkın pilotluk eğitimi aldım ve mezun oldum. 2. Cihan Harbinde Almanlara harp ilan ettiğimiz sırada ben, İzmir 3. Bombardıman Alayı’nda pilot olarak vazifeye başladım. 1966 senesinde emekli oldum. Adana’da ikamet ediyorum.
Şair Arif Nihad Asya (1904-1975)
Adana Erkek Lisesi’nde benim öğretmenim Arif Nihad Asya idi. O muhteremin bize büyük katkıları oldu. Kendisi kalender, gençlere ve çocuklara karşı çok müşfikti. Gerçekten öğretici birisiydi. O muhteremin teşvikiyle okumaya karşı biraz iştiyak hissetmeye başlamışız biz. Yoksa köylü çocuğu olmamızdan, şehirlerden uzak kalmamızdan ve dine karşı yapılan tazyikatlardan dolayı okumaya karşı soğuk kalmıştık.
Hizmet hatıralarımı anlatayım size…
Adana’nın ilk Nur Talebesi Nuri Karakaya ve hizmet hatıralarını kaydeden Ömer Özcan
İNCİRLİK NATO HAVA ÜSSÜ’NE TAYİNİM ÇIKTI
1952 yılında Eskişehir’de Yıldız Oteli’nde Üstad’ımız Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret ettim. 1956 senesinde Eskişehir’den Adana’ya, İncirlik NATO Hava Üssü’ne tayinim çıktı. Hizmet durumlarını düşündüm, araştırdım. O zamana kadar Adana’da hiç bir Risale-i Nur faaliyetinin olmadığını öğrendim. Sadece Muzaffer Arslan kardeşimizin bir kız kardeşi vardı, orada evliydi. O sebeple Muzaffer Arslan kardeşimiz de Adana’ya sık gelirdi. Risale-i Nur, Adana’ya ilk defa bizim tarafımızdan girmiş oldu.
MAŞALLAH, İNŞALLAH YOK BUNDAN SONRA, TAMAM MI?
Siz de bilirsiniz ki bizim çocukluk ve gençlik devirlerimizde dine karşı dehşetli bir tazyikat vardı. Bir-iki hadise anlatayım:
İlkokulda okurken bir “Maşallah” dediğim için tahrir vazifesinde –kompozisyon diyorsunuz şimdi- başmuallim geldi sağ kulağımdan çekti, sol tarafıma bir tokat attı; “Maşallah, İnşallah yok bundan sonra, tamam mı?” dedi. Ben de “Tamam hocam” dedim. Tabi çocuk olduğumdan ne dediğini de anlayamıyordum. O tamam mı dediği için ben tamam diyorum. Biz bu ortamda büyüdük.
KUR’AN HOCAMIZI ALIP GÖTÜRDÜLER
Köyümüz ufak bir köy olduğu halde köyde Şıh Abdil diye bilinen –aslında şeyh değil lakabı öyleydi- bir adamcağız Kur’an dersi verirdi. O adamcağızı Kur’an öğrettiği için aldılar, götürdüler. Bilahare ezanı da Türkçeye çevirdiler. Bize, ilkokul talebesi iken o ezanı ezberlettiler. İşte ben böyle devirleri geçirmiş birisiyim.
RAMAZAN’DA ORUÇ TUTMAYALIM DİYE
Pilotluk eğitiminin ilk yılında Türk Hava Kurumu’nda planör uçuş ve paraşüt atlama eğitimi aldık biz. Oranın bir doktoru vardı, Ramazan ayında elinde bir sürahi ile gelirdi, herkese birer bardak su içirirdi. Oruçlu olmayalım diye. Öyle namaz kılmak, oruç tutmak mümkün olmayan bir devride yetiştik biz.
Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-6