Nurdan Haber

Bizim Dünya Cihetinden Bir Gayemiz Yoktur Kardaşım.

Bizim Dünya Cihetinden Bir Gayemiz Yoktur Kardaşım.
08 Ekim 2016 - 14:22

“BEN VARIM YA!”

Risale-i NUR eserlerinin müellifi Bediüzzaman SAİD NURSİ ve O’nun manevi varis, vekil ve neşir hizmeti ile vazifelendirdiği talebeleri hiç bir zaman siyasetle meşgul olmamışlar, siyasetçilerden ve hükumetlerden cemaatleri ve şahısları için bir talepte bulunma ve beklenti içerisine girmemişlerdir. Aynı şekilde Nur cemaatinin kahir ekseriyetini teşkil eden ana gruplar da Üstadlarının prensiplerine tabi olarak siyasetten uzak ve siyasetçiye mesafeli durmuşlardır.

Bediüzzaman’ın “EÛZÜBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİ VESSİYASETİ” (Şeytandan ve siyasetten ALLAH’a sığınırım) düsturuna uymayarak siyaset ile meşgul olan, siyasi tarafgirlik pozisyonuna giren Nur cemaati grupları zaman içerisinde fonksiyonlarını kaybederek marjinalleşmiş, Nur mesleğinden ayrılmış ve sonuçta buharlaşıp yok olmuşlardır.

Bu durumun en net ve açık örneklerinden birisi; Herkesin adını bildiği (gazeteci) gurubudur.

Bu gazete ve camiasının, siyaset, ticaret (neşriyat), emval, müesseseleşme, sistemleşme, cemiyet ve sosyal olaylarla meşguliyeti o boyuta gelmişti ki, Risale-i Nur davasının uhrevi ve ebedi hayatımızın kurtuluşuna vesile olmak için ortaya çıkmış bir İMAN ve KUR’AN hizmeti olduğu gerçeği unutulmuş, bir kenara itilmiş, “maneviyat” üvey evlat muamelesi görür hale gelmiştir.

Siyaset, parti ve tarafgirlik bu gazete camiasında öyle aşırı bir noktaya ulaştı ki, “AHRAR” (hürriyetçi) ve “KİTLE” partisi zannıyla ve inadla destekledikleri parti son yıllarda genel seçimler de %02 (binde iki) oy alır hale geldiği zaman bile peşinden sürüklenmeye devam ettiler.

Sonuçta bu savruluş, istikameti kaybediş ve hedeften sapış o hale geldi ki, gazetelerini, kurumlarını, maddi imkan ve maaşlarını, makam ve mevkilerini kaybetmemek uğruna, 40 yıldır mücadele ettikleri, hak yoldan çıktı ve “ihanet etti” ilan ettikleri, NURCU kabul etmedikleri FETÖ ve HAŞHAŞİLERİNİN kuyruğuna takılıp, tetikçiliğini yapar derekeye düştüler. Bir çoğu son genel ve mahalli seçimlerde Deccalizmin temsilcisi CHP’ye oy vermekten bile çekinmedi.

Maalesef ve maatteessüf muazzez Üstadımızın, “EÛZÜBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİ VESSİYASETİ” düsturunun bu zamanda, özellikle de Risale-i Nur cemaati için ne kadar hayati ve önemli olduğunun çok acı, üzüntü verici, kötü bir örneği oldular.

Risale-i Nur’un meslek ve meşrebine en uygun tavır ve tutum’a misal olarak şu hatırayı hatırlatmak isterim;

1969 Genel seçimleri öncesi, (27 Mayıs ihtilalinden sonra Demokrat Parti‘nin devamı niyeti ile kurulan ve İktidar partisi olan) Adalet Partisi’nin genel başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, Risale-i NUR ve Nur talebelerinin efsanevi Avukatı merhum BEKİR BERK‘i Ankara’ya davet eder. Biraz, hal hatır ve sohbet’ten sonra Demirel, Bekir Bey’e genel seçimlerin yaklaştığını, Milletvekli listelerini oluşturmaya başladıklarını, sağcı ve muhafazakar kitleyi Adalet Partisinde toplamak istediklerini bu nedenle Nur Cemaati içinde 15 kişilik milletvekili kontenjanı ayırdıklarını (O tarihde Millet Meclisi vekil sayısı 400 kişi) kendilerine isim listesi vermesini talep eder.

Merhum Bekir Berk bu teklif karşısında S. Demirel’e; “Ben kafama göre hareket edemem, İstanbul’a döneyim bu konuyu Ağabeylerle istişare edip size cevap vereyim.”der.

İstanbul’a dönen Bekir Bey, merhum Zübeyir GÜNDÜZALP ağabeye S. Demirel’in teklifini iletir.

Bediüzzaman SAİD NURSİ hazretlerinin mümtaz talebesi ZÜBEYİR ağabey, Av. Bekir Berk’e;

KARDAŞIM ! BİZİM NUR CEMAATİ OLARAK bir TAKIM MAKAM ve MEVKİLERİ ELE GEÇİRİP, DÜNYA CİHETİNDE TAHAKKUK ETTİRMEK (gerçekleştirmek) İSTEDİĞİMİZ bir GAYEMİZ (amacımız) YOKTUR. Aziz Üstadımız, merhum Menderes’ten (Demokratlardan) ne talep etmişse biz de onu Adalet Parti’sinden isteriz:

1-) Komünizme, komünistlere karşı sağlam dursunlar.
2-) Kur’an’a ve İman’a hizmet eden Nur Talebelerine ilişmesinler.
3-) Ayasofya’yı cami olarak ibadete açsınlar.

diye cevap veriyor.

Merhum Zübeyir ağabey’in Demirel’in talebine verdiği cevaptan da anlaşıldığı gibi, Nur Talebelerinin cemaatleri ve şahısları adına, Devletten, hükümetlerden, siyaset kurumundan istediği hiç bir şey olmamıştır. Ne bir makam, ne bir mevki, ne bir kadro, memuriyet, tayin, terfi, atama, mal-mülk, para-pul v.s. gibi maddi ve dünyevi imkan, varlık, ücret beklentileri yoktur. Hatta Nur talebeleri en masum ve zararsız bir arzu gibi gözüken MANEVİ makamlara bile talip olmazlar.

Kur’an-ı Kerim’in, yüzyılımızdaki en mükemmel ve harika bir tefsiri olan Risale-i Nur’un ve Cemaatinin tesiri, gücü, itibarı, başarısı ve başta Türkiye olmak üzere İslam toplumlarında gördüğü fevkalade güzel teveccüh ve takdirkar kabul, bahsettiğimiz bu “siyasetten, devlet imkanlarından ve maddiyattan” istiğnakârane (uzak duran) tavır ve tutumlarından meydana gelmektedir.

Ne zaman ki, bazı küçük ve marjinal Nur cemaati grupları, Bediüzzaman hazretlerinin “Şeytandan ve siyasetten ALLAH’a sığınırım” ile maddi konularda istiğna düsturundan uzaklaşmış veya terk etmişler çok ciddi bela ve helakete düçar olmuş, maksatlarının aksiyle tokat yemişlerdir.

Yine bu duruma güzel bir örnek Süleyman Demirel’in sözleridir. 1960’lı yıllarda, kemiyeten zayıf, belki de cemaatin oy potansiyeli %1 bile değilken Nur talebelerine 15 milletvekilliği teklif eden Demirel, 1980’li yılların sonuna doğru tekrar siyasete dönünce kendisinden Nur cemaatinin TBMM’de temsili için Milletvekilliği kontenjanı isteyen o marjinal grubunun temsilcilerine; “BEN VARIM YA!” diyerek bir nevi alay eder, dalga geçercesine cevap vermiştir. İşte, siyasete bulaşmanın, ölçüyü kaybetmenin, tarafgir ve partizan hale gelmenin acınacak ve utanılacak feci akıbeti.!

Risale-i Nur talebeleri ile diğer dini cemaat, tarikat, topluluk, vakıf, dernek ve oluşumlar, verdiğim örnekteki gibi kötü, üzücü, aşağılayıcı ve istiskal edici bir duruma düşmek istemiyorlarsa devletten, hükümetlerden, siyasetçilerden ve siyasi kurumlardan; maddi ve dünyevi bir talepte bulunmasınlar. Ta ki hürriyetleri, itibarları, bağımsızlıkları, şeref ve vakarlarını muhafaza edip, hizmetlerini devam ettirebilsinler. DEVLET; islami, imani ve Kur’ani hizmetlere gölge etmesin, mani olmasın, engel çıkartmasın, kısacası düşmanlık yapmasın O duruşu bile yeterlidir, VESSELAM!

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )