Nurdan Haber

“SENİN CANIN SAĞ OLSUN AĞABEY”

“SENİN CANIN SAĞ OLSUN AĞABEY”
21 Kasım 2016 - 19:50

Bundan yaklaşık 10 sene kadar önce, Samsun’un namlı kabadayılarından birisiyken, 1950’li yılları ikinci yarısında Risale-i Nurlarla tanışıp, 1958 senesinde Isparta’da Bediüzzamanı ziyaret etme ve tanıma bahtiyarlığına erişen Hamdi Sağlamer’in Hizmet hayatının, merhum Zübeyir Gündüzalp ile ilgili kısımlarını (1960-1971) dinleyip, yazıya dökerek bir kitapçık haline getirerek yayınladık.

Rahmetli dava arkadaşım, ortağım, merhum kardeşim Seyfullah Bahar ile bu çalışmayı ve kitabın editörlüğünü birlikte yapmıştık.

Zübeyir ağabey, özellikle 1962 senesinde İstanbul’a gelip yerleştikten sonra, Hamdi Sağlamer’i bazen İstanbul’da neşir hizmetlerinde, bazen Anadolu’da özellikle problemli meselelerin çözümlenme hizmetlerinde istihdam eder. O Karadeniz Nur hizmetlerinin temel direklerinden birisidir. Bir çok olaylar yaşamış, badireler atlatmış, tarihi vak’alara şahitlik etmiştir.

Hamdi Sağlamer’den dinlediğim hatıralardan çıkardığım derslerden ilginizi çekeceğini ümit ettiğim bir kaçına temas edeceğim.

Zübeyir Ağabey bir gün yanında bulunanlara; “Kardeşim, bizim Halil* hizmete öyle bir sarılır ki surlara tırmanan Ulubatlı Hasan’ın şevki ve aşkıyla kolileri bağlarken ellerini ipler keser, haberi olmaz. Bir veya iki saat sonra yapacağı iş bitince, o zaman ellerinin kanadığını anlar.“diye söylüyor. Şimdilerde ‘motivasyon’ tabir edilen insana muazzam bir şevk, heyecan, azim ve cesaret vasıfıları kazandıran sözler.

Bir gün Koca Halil, Fatih’te ki gizli depoda teksir yaparken açlıktan bayılıyor. Risaleleri teksir makinasında çoğaltırken kendini unutuyor Koca Halil. Bütün amacı, hedeflediği sayıyı çıkarabilmek ve o görevi yapabilmek. Öyle bir yapıyor ki aç, susuz kalıp sonunda bayılıyor. Böyle bir metanet, böyle bir iman, böyle bir ihlas, böyle bir bağlılık sahibi.

Hiçbir eğitimi, alt yapısı da yok Koca Halil’in. Medrese de yetişmiş bir adam da değil. Ama Allah yolunda, Allah rızası için, din-iman yolunda ne fedakar hale geliyor bu insan. İşte Zübeyir Ağabey gibi mümtaz bir liderden kendisi hakkında, “Ulubatlı Hasan” benzetmesini duyan Koca Halil, davası uğrunda ölümü de göze alıyor.

Zübeyir Gündüzalp’in, Koca Halil ile ilgili bir diğer hatırası da şudur; 

Teksir yapılan depoda çorba ve çay pişirdikleri bir gaz ocakları var. Bu ocakta da o gün patates pişiriyorlar. Zaten başka bir şey yok. Ya çorba pişirecek ya patates haşlayacaklar (varsa tabii). O gün de patates pişirip püre yapmışlar. Ancak ellerindeki mürekkep lekesi çıkmamış olacak ki patatese bulaşmış, püre de mürekkepli. Ağabeyi Kamil ile birlikte yemeklerini yerlerken depoya Zübeyir Ağabey geliyor. O da sofraya oturup yemeye başlıyor.

Püre mürekkepli olduğu için öyle bir utanıyorlar ki, “Ağabey, kusura bakmayın. Siz yemeyin bundan, mürekkep bulaşmış, biz size yeniden haşlayalım” diye ısrar etmelerine rağmen Zübeyir Ağabey de “Olur mu kardeşim. O mürekkep bunun lezzetidir. O teksir çeviren ellerden bulaşmıştır, mübarektir.” diyerek yemeye devam ediyor. İşte Üstad’ın ‘Kâinata değişmem’ dediği hizmetkarı Zübeyir Gündüzalp, Koca Halil’in yer sofrasında mürekkepli yemeği yiyor.

Şimdi NUR talebeleri böyle; ihlas, tevazu ve mahviyet sahibi bir lidere, ağabeye bağlanmasınlar da ne yapsınlar?

Peki Bediüzzaman ne yapıyor?

Hazret-i Üstad da 80’li yaşlarında olduğu zamanda Isparta’da Risale tashihi yapan talebelerine çay getiriyor. Yanılmıyorsam Ahmet Feyzi ile Hüsrev Altınbaşak’e çay pişirmiş, tepsi ile odalarına getiriyor, asrın imamı. Onlar çalışıyorlar ya, o da “Ben boş duramam. Ben de size çay getirdim”diyor.

Hiç kimsenin mücedditliğini inkâr edemediği Said Nursi talebelerine çay yapmış, çay getiriyor. Böyle bir mürşidin talebeleri, mensupları ile dünyayı feth edersin. Aynı Mute Savaşı’nda ki gibi, İslam ordusunun üç-dört bin sahabeyle, yüz bin kişilik Bizans ordusuyla çarpışıp yenilmeden Medine’ye döndükleri harp gibi.

Bu duygu, bu samimiyet, kardeşlik, bağlılık olunca, ALLAH o zaferi ya kazandırıyor, ya da en azından kaybetmiyorsun.

* * *

Zübeyir Ağabey, çok şefkatli ve merhametli bir insandır. Bir gece Ankara’da Hamdi Sağlamer ile dersten çıkmış Hacı Bayram’a doğru yürürken yanlarına yıkıla yıkıla bir sarhoş gelir bir sigara ister. Zübeyir Ağabey çok üzülür. “Kardeşim olsa verirdik” sözünü öyle bir şefkat ve acıma duygusu ile söyler ki, tarif edilemez.

Onun orada sarhoş olmasına bakmıyor. Tamam, bu insan sarhoş. Dine aykırı bir iş yapmış, büyük bir günah işlemiş. Ama neticede bu bir insan. İstediği şey de meşru bir şey değil sigara istiyor, mekruh bir şey istiyor. Ama o isteyişe cevap verememe hadisesi var ya. Engin şefkat ve merhameti dayanamıyor, müteessir oluyor.

Edepsiz adam, kalkıp benden sigara istiyor” deyip kovalamıyor, ötekileştirmiyor, şefkat bu işte. Düşkün, günahkar, sarhoş bir insan’a bile merhamet ile bakabilmek. Peygamberin (sav) şefkati, büyük asfiya, aktap, evliyanın da şefkati kademe kademe böyle.

O yıkıla yıkıla giden sarhoş bile toparlanıp, Zübeyir abinin karşısında ceketinin önünü ilikliyor ve hürmetle; ‘Senin canın sağ olsun ağabey’ diyerek yoluna devam ediyor. O sarhoşluğuyla dahi, samimi söylenen o bir cümlede adeta eriyor. İşte, “BAŞKASININ GÜNAHINA AĞLAYAN ADAM” Bediüzzaman’ın varisi Zübeyir Gündüzalp!

* * *

Yine 60’lı yılların, kahraman, cesur, gayretli Nur fedailerinden ‘Kargılı Rıdvan‘ diye tanınan bir zat vardır. Risale-i Nur okuduğu için hapse düşmüş. Hapishanede mahkûmlara Risale-i Nur anlatırken farkında olmadan o da onların bazı halleriyle aşılanmış. Bir gece Rıdvan ağzında sigara Ankara sokaklarında gezerken birden Zübeyir Ağabey karşısına çıkmış. Rıdvan kaçmak ve görünmemek istemiş. Ama Zübeyir Ağabey çevik ve ataklığıyla yakalayıp kucaklayıp ‘Rıdvan kardeşim!‘ diyerek sarılmış.

Bu samimiyet, muhabbet ve yakınlıktan Rıdvan gözyaşlarını tutamamış. Bu olayı anlatırken; ‘Sigaramın dumanı yüzüne gittiği, Zübeyir Ağabey’i rahatsız ettiği halde bir şey olmamış gibi beni kucaklıyor ve bırakmıyordu.” diyerek duygulanır ve gözleri yaşarırmış. İşte, “BİZ MUHABBET FEDAİLERİYİZ!” diyen Said Nursi’nin vekili.

Büyük zatların durumu bu. Peki, Nasıl büyük olunuyor?

Avukat Bekir Berk’in bir makalesi vardır, ‘Büyük Adam Kimdir?’ diye. Zübeyir Ağabey’in vefatından sonra Bekir Berk’in yazıp İttihat gazetesinde yayınlanan bir makale. Öyle bir anlatıyor ki Zübeyir Gündüzalp’i. O fedakarlık, o hamiyet, gayret, o kahramanlık, samimiyet timsali, her şeyde, her bakımdan çok farklı ve yüksek seciyeli. Muhabbet fedaisi, şefkat kahramanı, fazilet abidesi bir şahsiyet.

Zübeyir Gündüzalp’ten gördüğümüz gibi, insanın günahkâr olmasından, günah işlediğinden dolayı ona beddua etmeyeceksin, kahretmeyeceksin. Ona husumet de beslemeyeceksin. Onu kucaklayacaksın. Cehenneme gideceğinden dolayı üzüleceksin, dertleneceksin. İşte insanlık, seciye ve mertebe bu, ama şimdilerde hangimiz bunu yapabiliyoruz?

Büyük insanları, mürşidleri, evliyaullah, ulema, din büyüklerini bizlerden ayıran bu. Orada kendini zorlamıyor, davranışında sunilik yok. O sarhoşa acırken bunu düşünerek yapmıyor Zübeyir Abi. Zaten fıtratı, yaşantısı, hayat tarzı, davranış şekli, âhlakı, tavrı o. Ama biz kendimizi zorlayarak, düşünerek yapıyoruz belki. Tabii olmuyor derken, yapmakta yine fayda var ama onlarda ki fıtri halde, karakterle bütünleşmiş bu tip davranışlar.

O Kargılı Rıdvan’ı kucaklarken, “Rıdvan’a bir jest yapayım” gibi bir sunilik yok. Onun kusuruna acıyarak, üzülerek ve bir yandan da muhabbetle, şefkatle muamele ediyor. Çünkü Rıdvan’ın İman ve Kur’an yolunda ki hizmetini biliyor ve onu ALLAH rızası için çok seviyor Zübeyir Ağabey.

* * *

*HALİL: “Koca Halil” ismiyle maruf, 60’lı ve 70’li yıllarda İstanbul’da Risale-i Nurların dağıtım, depolanma saklanma, taşınma ve teksir hizmetlerinde ağabeyi Kamil Yürür ile birlikte çalışmış kahraman bir Nur fedaisi.

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )