Nurdan Haber

7.Bölüm: Bir Parça Umut ve Teslimiyet

7.Bölüm: Bir Parça Umut ve Teslimiyet
02 Nisan 2017 - 7:19

Önceki Bölümler: 1.Bölüm; 2.Bölüm; 3.Bölüm; 4.Bölüm; 5. Bölüm; 6.Bölüm

BİR AVUÇ UMUT

7.Bölüm

Uzun süredir gizli örgütleri konuşuyorduk. Her yerde onlardan izler görmeye başlamıştım. Bazen rüyama giriyor, kâbusum oluyorlardı.

Bir umutsuzluk çökmüştü üzerime. Her tarafı saran, her taşın altından çıkan, dünyayı yöneten ezoterik örgütlere karşı kendimi güçsüz hissediyordum.

Nihayet derdimi Bilge’ye açtım. “İş işten geçmiş Bilge” dedim. “İslam âlemi büyük bir karmaşa yaşıyor. Müslümanlar ayaklar altında eziliyor. İslam düşmanları her aracı, her yolu kullanarak bizi eziyorlar. Güvendiğimiz dağlara karlar yağıyor. Kime güveneceğimi bilemez oldum. Ufukta bir çare de göremiyorum.”

Bana dikkatle uzun uzun baktı ve tatlı bir sesle “Sen bir müminsin. Rahmetten umudunu kesmemelisin. Müslümana umutsuzluk yakışmaz” dedi.

“Bana bir teselli ver öyleyse. Bir şeyler anlat. Umuda, aşka, şevke ihtiyacım var” dedim.

“Madem öyle, evvela şu sorularıma cevap ver… Bu kâinatı kim yarattı?”

“Allah!”

“Kim idare ediyor?”

“Allah!”

“İlmi, iradesi, kudreti sonsuz olan kim?”

“Allah!”

“Öyleyse onu razı etmeye çalış. O bizden razı oldu mu bizi aziz ve galip, hasımlarımızı zelil ve mağlup eder. Münafıklar, kâfirler, zalimler, riyakârlar, hilekârlar kendilerine yakışanı yaptılar, yapıyorlar ve yapacaklar. Biz ne yapıyoruz, ona bakalım.”

“Ne yapmamız gerekiyor peki?”

“Bunun cevabı uzun. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim… Bilgisizlik, fakirlik, ihtilaf gibi düşmanlarımız var. Bunlarla cihad edeceğiz. İlmimizi, irfanımızı artıracak, sanatımızı geliştirecek, mümin kardeşlerimizle bir araya geleceğiz. Kurán’ı kendimize rehber yapacak, emirlerine göre yaşayacak, yanı sıra kâinat kitabını okuyup bilimde, teknikte, sanayide ileri gideceğiz.”

“Büyük planlar yapmış, akıl almaz tuzaklar kurmuş adamlar, bize fırsat vermezler ki.”

“Kurán ‘mekir’ diyor onların planlarına. Bak ne buyuruyor ayette: ‘Bir mekir kurdular. Kendileri farkına varmadan biz de bir mekir kurduk. Şimdi bak nasıl oldu mekirlerinin sonu! Kendilerini ve kavimlerini toptan yerle bir ettik.’ Budur!”

“Yani biz üstümüze düşeni yapacağız. Allah bizden razı olursa düşmanlarımızı kahredecek.”

“Evet, güzel özetledin. Bunun adına ihlas kuvveti derler. Bir de… Her ne yaparsak onu en güzel şekilde yapacağız. Buna din dilinde ‘ihsan’ denir. Bir ayette Rabbimiz ‘Muhakkak ki Allah muhsinleri sever’ buyurmuş. Muhsin, ihsan eden, her ne yaparsa onu güzel yapan demek. Bu ayet bile Müslümanları cehalet, fakirlik, zillet cehenneminden kurtarmaya yeter… Kurán devalarla dolu bir eczahanedir. En hakiki mürşittir. Hep hakka, hakikate götüren şaşmaz bir rehberdir. Bize düşen, ona tabi olmak. Tarih gösteriyor ki, biz ne zaman Kurán’dan ayrı düşmüşsek gerilemişiz, fakat ne zaman Kurán’ı kendimize mürşit yapmış, emirlerini yerine getirmişsek ilerlemiş, gelişmişiz. Sözün kısası, bizi kurtaracak olan münci, Kurán.”

 

TESLİMİYET

“Tamam Bilge, anladım. Biraz ferahladım. Fakat ileride yine konuşalım bu meseleyi. Sorunları anlatan çok, çözümlerden söz eden pek az. Sürekli düşmanların güçleri, yetenekleri, yapıp ettikleri anlatılınca insanın kolu kanadı kırılıyor. Hasımlarımızın yapıp ettiklerinden kısaca söz edip çareye, çözüme odaklanmamız gerekiyor.”

“Dikkat etmemiz gereken bir nokta da, kişilere teslim olmamak. Dikkat edersen tarihteki ve günümüzdeki pek çok sapmalar bir şahsa kayıtsız şartsız bağlanmaktan çıkıyor. Halbuki Kurán bireyi sorumlu tutar. Düşünmesini, aklını kullanmasını, kendi iradesiyle karar vermesini ister. Kişiye mutlak teslimiyet insanı saptırıp şirke kadar götürebilir.”

“Gerçekten öyle. Gerek tarihteki, gerekse günümüzdeki sapmaların çoğu bir şahsa körü körüne bağlanmaktan çıkmış. Keşke herkes bunun farkına varsa da kitaba yönelse!”

“Bediüzzaman Hazretleri insanları uyarmıştı aslında. ‘Baki davalar fani şahıslar üzerine bina edilmez’ diyerek insanları şahsa bağlanmaktan menetmiş. Kendini bir kuru üzüm çubuğuna benzetmiş, ‘Lezzetli üzüm salkımlarının hasiyetleri kuru çubuğunda aranmaz’ demişti.”

“Güzel sözler.”

“Evet… En önemli yeniliklerinden biri de, kişi eksenli oluşum yerine kitap eksenli bir oluşumu gerçekleştirmesi. Taklit yerine tahkiki tavsiye eder. Muhataplarına şunu söylemiş mesela: ‘Hiçbir müfsit ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut batılı hak görür. Evet kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de, ben söylediğim için hüsnüzan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim veya bilmediğim hâlde ifsad ediyorum. Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altun çıktı ise kalbde saklayınız. Bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.’”

Sonraki Bölüm: Hurûfîlik

Alem-i İslamBediüzzaman'danDr. Mehmet Rıza DerindağDünyaGenelGünün Hadisiİslam ve HayatMisafir YazarlarNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Leyle-i Regaib Özel 5.000 Hatim Programı
Alem-i İslamBediüzzaman'danDünyaGenelGündemGünün DersiGünün Hadisiİslam ve HayatNur TalebeleriTürkiyeYazarlarımız
Genç Hafızlardan Şehitlerimiz İçin Dualar ve Kur-an’ı Kerim Tilavetleri
Alem-i İslamDerslerDünyaEkonomiFıkıh & HadisGenelGündemGünün DersiGünün DuasıGünün HadisiHayatHizmetİslamİslam ve HayatKartpostal - VecizeNur TalebeleriRisale-i NurRisale-i Nur DünyasıSorularla RisaleSual-CevapTürkiyeYazarlarımız
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri ile Risale-i Nur Dersi” ŞUALAR’DAN 9.DERS ( 9. ŞUA )