Esefle belirtmek istediğim bir başka husus, annelerin kendileri için istediği tesettürü kız çocukları için istemediği gerçeğidir.
Esefle belirtmek istediğim bir başka husus, annelerin kendileri için istediği tesettürü kız çocukları için istemediği gerçeğidir.
Tesettür, Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın kadın ve erkek tüm mü’min kullarına emridir. Bu insanlık için gereklidir. Zira insanoğlundan başka varlıkların tesettüre bürünmesi istenmediği gibi, bu emre uyulmadığında ise herhangi bir ceza da söz konusu değildir. Lakin vahyin inmesiyle beraber gelen tesettür emri, zamanla ve bilhassa çağımızda olması gerektiğinden çok daha farklı mecralara çekilmiştir.
Allah Teâlâ’nın emrinin aksine bir hal alan günümüz tesettürüne baktığımızda bazılarının uyanıklığını, bazılarımızın da ne kadar yanıldığını görmek mümkün. Tesettürü Allah’ın emri olmaktan çıkarıp, modanın ürünü haline getirenlerin uyanıklığı, modayı takip ederek içine düştüğümüz yanılgılar…
Kısa bir süre önce yaşları 6 ila 15 arasında değişen bazı kız çocuklarının pikniklerine davetli olarak katıldım. Henüz çok şeyin farkında olmadıklarını, hayatı tozpembe gördüklerini her hal ve hareketlerinden anlamak mümkündü. Kendilerine sorsaydınız hepsi de ‘kapalıyım’ diyecekti; ama başları kapatmanın kapanmak olmadığını izah etmekte zorlanırdınız. Bu kızlarımızın tesettür bilincinden yoksun büyüyor olmalarında bir parça ailenin rolü varsa da toplum olarak hepimiz yeterince suçluyuz sanırım.
Tesettür konusunun tam manasıyla yaşanmaması ve bu konuda özen gösterilmemesi bu tabloyla bizi karşı karşıya bırakmaktadır. Tesettürü sadece “başı kapatmak” olarak algılarsak ve bu konuda yaşantımızla böyle bir mesaj veriyorsak tesettürün şu an yozlaşmasında emeğimiz(!) var demektir.
Mesela bir anne, kız çocuğu küçük diye vücudunu açmakta sakınca görmüyor. Bebeklik döneminde vücudun yarısını dışarıda bırakarak giydirdiğimiz kız çocuklarımızın, çocukluk –ki bu çocukluk dönemi ergenlik dönemine kadar sürmektedir- döneminde de aynı serbestlik içerisinde yaşamalarına müsamaha gösteriyoruz. Kız çocuklarına giydirilen elbiselerin açıklık adına serbestçe olması ileride kız çocuklarına tesettür bilinci vermenin zorlaşması anlamına gelir. Hatta bazıları için imkânsız olmaktadır. Kendisiyle yozlaşan tesettürü konuştuğum bir abla, kendi kızına sözüm ona (zamanın ince belli süslü dış kıyafeti) başörtü taktırmasını büyük bir başarı olarak gördüğünü, söylediğinde hiç de şaşırmadığımı itiraf etmeliyim. İşte tam da bu konuda ebeveynlerin şikâyetlerini haklı bulmamakla beraber, kız çocuklarının bilincine yerleşen ve yozlaştırılmış bir tesettür konusunda ne kadar da rol sahibi olduklarını söylemekle de haksız olmadığımı eklemek isterim.
Tesettürün yozlaşması bazı kız çocuklarımız için farklı bir afet olmuş durumda. Şöyle ki, anne uzun uğraşlar (geç atılan adımlar sonucu) sonunda kızını, tesettüre razı edebilir belki ama bu defa da başka bir tehlike kızın karşısına çıkmaktadır. O da “başkaları ne der, benimle alay ederler, arkadaşlarım arasında sadece ben bu halde olacağım” diye baş gösteren korkular. Saydıklarımız tesettür bilincini yeterince alamamış bir genç kızı yozlaşan tesettüre kolaylıkla itmektedir.
Annesi pantolon giyen yedi yaşındaki bir erkek çocuğunun “ben pantolon giyen bir kızla evleneceğim, çünkü annem giyince daha güzel oluyor” demesinde suçlu çocuk değildir.
İnsanı bir binaya benzetirsek, bebeklik ve çocukluk dönemi onun temelini oluştur. Binanın duvarının ardından çatısının yapılması esnasında temelinde mevcut bir eksikliği, bozukluğu gidermek için uğraşırsanız o binayı yıkarsınız. İşte insan da aynen öyledir. İnsanın temelinin atıldığı o çocukluk döneminde anne-baba özen göstermez, Allah’ın emir ve yasaklarına karşın çocuğu bilinçlendirmezse; ergenlik dönemi dediğimiz o gençliğe geçişten sonra istenilse bile istenilen şekil verilemez çocuğa… Bu temeli bozuk bir binayı ayakta durdurmaya, onu düzeltmeye çalışmaya benzer ki; bu da hiçbir zaman iyi sonuç vermeyecektir.
Bugün sokaklarda sıklıkla karşılaştığımız bir tablo, gözlerimizi fazlasıyla doldurduğu gibi içimizi de acıtmaktadır. TV, gazete, internet ve dergilerle beraber başlatılan kadının tesettürünü yozlaştırma operasyonları okullarda da son hızıyla devam etmektedir. Çocuğun ilk eğitim aldığı kurumlar olan aile ortamında çocuğa gerekli eğitim, bilinç ve kabiliyet verilmez ise bunlar çocuklarımız üzerinde istediği kadar hüküm sürer, onlara istediği şekli verirler.
Evet, esefle söylüyoruz ki; tesettüre İslami bir görümünden uzak bir görüntü vermek isteyenleri, lisan-ı hal ile destekleyerek, onların güzel gösterdiği, hoş görünen nahoş vitrinlere olan hayranlığımız ve rağbetimizle ne kadar da rol sahibi olduğumuz anlaşılmaktadır. Tesettürün mukaddesatını unutup en aza indirgemekle yanlışlığa, yozlaşmaya sürüklüyoruz. Oysa unutulan bir hakikat vardır ki; o da tesettürün bir tek parçadan oluşmadığı hakikatidir. Kur’an, buna gerekli izahatı yapmıştır:
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlıgayıcı ve çok esirgeyicidir.” (Ahzâb / 59)
Ve yine Kur’an’ın tabiriyle tesettür “takva elbisesi” olarak bilinir. Biz gerçek bir tesettür için, “bu takva sahiplerinin yapması gerekenlerdir” diyerek kendimize bir yol çizebilir, böylelikle takva sahibi olmadığımızı kabullenmiş olabiliriz. Ancak unutmamamız gereken bir hakikat de Kaf Suresi’nin 31.nci ayetinde belirtildiği gibi cennetin takva sahipleri için yakınlaştırılmış olduğudur. Allah Teâlâ tesettür emriyle beraber bunun boyutunu, nasıllığını da bildirmiştir.
Yine esefle belirtmek istediğim bir başka husus, annelerin kendileri için istediği tesettürü kız çocukları için istemediği gerçeğidir.
Anne, kızının tesettürü konusunda biraz daha ılımlı davranmak isteyebilir, ama Allah’ın emrinin yarısını yaşatmak için mücadele ederken diğer yarısını hiç dile getirmemesi bu konuda yaptığı en büyük yanlışlardan biridir. Emir tam olarak neyi ifade eder, kapsama alanı ne kadar geniştir, tüm bunlar detaylı ve üstü örtülmeden çocuklara anlatılmalı…
Bir ev nasıl ki tek bir odadan oluşmuyorsa (ki buna ev değil genelde kulübe denir) ve bir evin ev olabilmesi için odalarla beraber mutfak, banyo gibi bölümler de gerekiyorsa, tesettürün de tesettür olabilmesi için sadece başın değil vücudun tümünün örtülmesi şarttır. Günümüz kadın ve genç kızlarının sadece başörtüsü ya da şal bağlayarak, vücudun geri kalanını dar ve dikkat çekici kıyafetler giyerek kendini tesettürlü zannetmesi; işin ne kadar da vehim bir noktaya vardığını göstermektedir.
Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Resulallah (sav) “Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (Birisi) yanlarında bulunan sığırkuyruklarına benzer kamçılarla insanları döven (işkence yapan) bir kavimdir. Diğeri giyinik, çıplak birtakım kadınlardır”buyurdu.
Allah’a emanet olunuz…
Reyhan Çelebi / Nisanur Dergisi – Haziran 2014 (31. Sayı)